Kadınlar çözümü biliyor

Kadın Haberleri —

Sebahat Tuncel, Esengül Demir ve Gültan Kışanak

Sebahat Tuncel, Esengül Demir ve Gültan Kışanak

  • Gültan Kışanak: Gezi ve Kobanî direnişlerinde kadınlar şahsında toplumsal muhalefeti susturmak istediler. Bu iki davayı sembol olarak kabul edip Türkiye’deki hukuksuzluklara karşı ortak mücadeleyi, demokratik mücadeleyi güçlendirmemiz gereken bir zemindeyiz.
  • Sebahat Tuncel: AKP, Kobanî’nin özgürleşmesini kendi başarısızlığı, Gezi Direnişi’ni ise bir kalkışma olarak gördü. Her ikisini de bu süreç içerisinde cezalandırmak istedi. Kadınlar ise bu direnişlerde yaşamı yeniden kurarak fark yarattı.

Kobanî ve Gezi direnişlerinde halklar, AKP rejiminin içeri ve dışarıda yürüttüğü baskı, şiddet, işgal ve cinsiyetçi politikalarına karşı isyan etmiş, günlerce sokakları terk etmemişti. Bu direnişler kadınların öncülüğünde gelişerek örgütlü bir güce dönüşmüştü. Ancak rejim direnişte yer alan kadınlara dava açtı, tutukladı ve sürgün etti.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin eski Eş Başkanı Gültan Kışanak, Kobanî direnişinden yıllar sonra açılan dava kapsamında 2016’da tutuklandı ve 16 Mayıs 2024’te tahliye oldu. Hala 12 yıl hapis cezasıyla da yargılanıyor.

Güçlü bir mücadele zemini oluşturulmalı

Gezi ve Kobanî direnişlerinin iktidar açısından toplumsal muhalefeti bastırmanın sembol davaları haline getirildiğini ifade eden Kışanak, “Her ikisinde de toplumun, iktidarın uygulamalarına karşı bir tepkisi vardı” dedi.

Pirha’ya konuşan Kışanak, “Asıl bizim şahsımızda bunu cezalandırmak istediler, toplumsal muhalefeti susturmak istediler” dedi ve ekledi: “Bundan sonraki süreçte yürüteceğimiz demokrasi mücadelesi açısından da bizlerin bu iki davayı sembol olarak kabul edip bunun ekseninde Türkiye’deki tüm hukuksuzluklara karşı ortak mücadeleyi, demokratik mücadeleyi güçlendirmemiz gereken bir zemindeyiz diye düşünüyorum.”

Sorunlar özgürlüğümüzde düğümleniyor

Kadınların toplumda yaratılan tüm kutuplaşmaları aşmayı başardığına ve ortak paydada buluşabildiğine işaret eden Kışanak, şöyle devam etti: “Kadınların özgürlüğü aslında toplumdaki bütün sorunların çözümüyle bağlantılı. Kadınlar bunu biliyor; savaşı da militarizmi de cinsiyetçiliği de demokratik haklara yönelik tüm müdahaleyi de. Kadın haklarıyla ilgili bir sorun olduğunun farkındayız. O nedenle kadınlar, çok farklı kimliklerine rağmen ortak payda da buluşup ortak bir mücadele yürütebiliyorlar. Bu da bize Türkiye’de demokratik muhalefetin ortak payda da buluşması konusunda kadınlara bir öncülük misyonu yüklüyor. Ben eminim ki kadınlar bu misyonu da güçlü bir şekilde yerine getirecekler.”

Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel de Kobanî Davası kapsamında 7,5 yıl tutuklandı ve Gültan Kışanak’la aynı gün tahliye oldu; 12 yıl hapis cezasıyla da yargılanıyor.

Direnişleri tehdit olarak gördü

Her iki direnişte iktidarın halklara ve kadınlara yaklaşımını anlattı: “2013 bir yandan Sayın Abdullah Öcalan’la müzakere süreci var. Bir yandan Türkiye’de demokrasi konusunda güçlü bir şey yaşanıyor ama bir yandan İŞİD’in Kobanî’ye saldırısı var. O dönem hatırlarsanız Kobanî sınırında Türkiye’deki bütün özgürlük, demokrasi güçleri ve Kürtler Kobanî halkıyla dayanışmak için oradaydı. Bu çok önemli ve anlamlı. Kobanî’nin özgürleşmesini AKP kendi başarısızlığı olarak gördü. Gezi direnişini de kendine yönelik bir kalkışma olarak gördü. Her ikisini de bu süreç içerisinde cezalandırmak istedi. O açıdan Gezi’den Kobanî’ye dönemi doğru değerlendirmek lazım. Gezi ve Kobanî’ye, Türkiye’de özgürlük, demokrasi, adalet, barış mücadelesi bağlamında, Kürt halkının eşitlik, özgürlük sorunu bağlamında bakmak anlamlı olacaktır. Gezi ile Kobanî’yi birleştirmek ancak mücadeleyi birleştirmekle mümkün olur diye düşünüyorum.”

Tuncel, ayrıca kadınların sadece bu direnişlerde değil her yerde fark yarattığını ve yaşamı yeniden kurduğunu da kaydetti.

Direnişlerde ne oldu?

“Gezi Direnişi, iktidar açısından korkulu bir rüyaydı. Kobanî Direnişi ise ağırlıklı olarak Kürt özgürlük mücadelesi, Kobanî’de direnen Kürt halkının statü mücadelesi ve tabii İŞİD’e karşı verilen bir mücadeleydi” diyen Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir ise AKP’nin Gezi ve Kobanî’ye yaklaşımında çok fazla fark olmadığını söyledi.

“Gezi Direnişi, Türkiye’de toplumun hemen hemen her kesiminin sokağa çıktığı, iktidara karşı tepkiyi, özgürlük talebini dile getirdiği bir direnişti. Dolayısıyla Türkiye tarihinde ilk defa örgütlü olmayan kitlelerin sokağa çıkışıydı. Kobanî Direnişi ise İŞİD dünya ve Ortadoğu için son derece tehlikeli, geleceği karartacak bir örgüt olması sebebiyle onun karşısında direnen halklar, direnen savaşçılar vardı. Kobanî sürecinde de İŞİD’in bu politikalarına karşı çıkan Kürtlerin yanında, onlarla dayanışma mücadelesi yürütenlerin sergilediği bir direnişti. Buna da tabi iktidar çok ağır tepkiler gösterdi.”

Her iki mücadelede de baş aktörün kadınlar olduğunu ifade eden Demir, “Kadın mücadelesi, Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin önünü açan bir mücadeledir. Çünkü kadın sorununda ortak çözüm hattını ören bir bakış açısıyla yaklaştıkları için demokrasi mücadelesine de kadın mücadelesi örnek olmuştur” dedi. İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.