Kayyumu birlikte devirebiliriz

Dosya Haberleri —

Colemêrg kayyum prostesto

Colemêrg kayyum prostesto

DEM Parti Eşbaşkan Yardımcısı ve Êlih Milletvekilli Mehmet Rüştü Tiryaki, Colemêrg'de süren direnişi ve kayyum politikasını gazetemize değerlendirdi

  • Çok açık söyleyeyim bizler sonuna kadar direneceğiz. Kayyum siyasetini kabul etmeyeceğiz. Öyle üç gün ya da bir hafta direnip ondan sonra geri çekilmeyeceğiz, sonuna kadar direneceğiz. Bütün belediyelerimizle ve merkezi yapımızla beraber kayyum siyasetine direneceğiz. Bu kayyum siyasetini devirip tekrardan halkın seçme ve seçilme hakkını kendilerine geri vereceğiz.
  • Halkın gücünden daha büyük bir güç yok. Halkımızla buluşmamızı kendilerince engellediklerini düşünüyorlar. Bizi kuşatma altına aldıklarını düşünüyorlar. Ama unutmasınlar ki biz halkımızla iç içeyiz. Biz halkla beraber siyaset yapan bir partiyiz. Yalnız değiliz, çığ gibi büyüyerek mücadelemize devam edeceğiz. Sadece burada değil her alanda eylemde olacağız. Başaracağız...
  • Sadece belediye eşbaşkanlarımız için değil, bu ülkenin demokrasisi için mücadele ediyoruz. Bunun herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. Hukuka aykırı davranan onlar, anayasayı yok sayan onlar seçme ve seçilme hakkını yok sayanlar onlar. Temel hak ve özgürlükleri ve anayasayı savunan bizleriz. Anayasayı ihlal eden İçişleri Bakanı ve vali.
  •  

ASMÎN BARAN/COLEMÊRG

Kayyum işgalinin ardından hareketlenen Colemêrg’de halk direnişi sürüyor. Kadınların ve gençlerin öncülük ettiği mücadele günlerdir devam ederken, halk belediyelerini kayyumlardan almakta kararlı. "Kayyumu istemiyoruz" “Direne direne kazanacağız”, “Baskılar bizi yıldıramaz” ve “Bijî berxwedana zindanan” sloganları ile dört gündür kent merkezine akın eden yurttaşlar buradaki yürüyüşlerde iradelerine sahip çıkacaklarını sık sık yineliyor. Akşam saatlerinde gençlerin de eylemlerini sürdürdüğü kent merkezinde her gün eylem etkinlik kararı alınırken, müdahalelere rağmen alandan ayrılmayan anneler ise direnişin sembolü oldular. Aynı zamanda Kurdistan'ın birçok yerinde ve DEM Parti'nin tüm belediyelerinde nöbet eylemleri başladı. Halk iradesine sahip çıkarken, "Kayyuma geçit yok" diyor.

Geçtiğimiz Pazartesi günü belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınması ile beraber başlayan süreç aynı gün içinde halkın başlattığı “Demokrasi Nöbeti” ile devam etti. İkinci gün halkın yürüyüşü ile devam eden direniş, Çarşamba günü Mehmet Sıddık Akış’a verilen 19 yıl 6 ay hapis cezası sonrası devam etti. Sloganlar ve zılgıtlar eşliğinde yürüyen halk, polisin müdahalelerine rağmen dağılmadı. DEM Parti'li vekiller valilik önünde oturma eylemi başlatırken halk ise sokaklara dağılarak eylemine devam etti. Yaşanan bu süreçte polislerin bütün engelleme ve baskısına rağmen sokakları terk etmeyen Colemêrg halkının tek talebi ise iradelerinin tanınması.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün yaptığı konuşmasında, “Hakkari ilk adımdı” sözlerini kullandı ve kayyum politikasının devam edeceğine işaret ederek tehditlerini sürdürdü. Yaşanan süreçte halkla beraber mücadele eden ve yaşananları yerinde gözlemleyen DEM Êlih Milletvekilli Mehmet Rüştü Tiryaki süreci gazetemize değerlendirdi.

 

 

 

Son seçimlerin ardından 2024’te üçündü defa belediyeye kayyum atandı. İlk olarak sistematik hale getirilmek istenen bu politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Burada sistemin hem toplumsal hem de politik noktada hedeflediği şey nedir?

Öyle anlaşılıyor ki halkın iradesini gasp etmek AKP açısından bir siyaset biçimi olmuş. Seçimde başaramadığını, sandıkla başaramadığını seçim dışı ve hukuk dışı yöntemlerle elde etmeye çalışıyor. Bu kabul edilemez bir durum. Hem burada hem de diğer kentlerde 3’ncü kez yenildiler. Eğer bu süreçte biz başarısız onlar başarılı olsaydı 2019 yılında atanan kayyumların bu süreçte devam etmesi gerekirdi. 2014 yılında kayyuma ihtiyaç duymadan belediyeleri kazanması gerekirdi. Ama öyle olmadı halk son seçimlerin hepsinde onlara çok ciddi yanıt verdi. AKP’nin üçüncü kez yenilmesi demek halkın kayyum siyasetini de AKP’nin kayyum rejimini de kabul etmediği anlamına geliyor. Kaldı ki bunun sadece bizim kitlemiz açısından değil, bizim dışımızdaki siyasi partiler ve seçmenler de aslında kayyum rejiminin hukuka aykırı olduğunu biliyor. Emin olun bu ülkede sadece bir avuç ırkçı ve faşist rejim kayyumu destekliyor. AKP adına söz kuran insanların önemli bir bölümü kayyumu savunamıyor. Bunun nedeni hem hukuksuz olması hem de gayri meşru olması. Buna rağmen AKP’nin ısrarla kayyum siyasetine devam etmesinin nedeni seçimle elde edemediğini gasp etmektir.

Diğer önemli nedeni de Kürt halkının bir hafıza biriktirmesine izin vermek istemiyorlar. Biz 1999 yılından 2016 yılına kadar kazandığımız belediyeler emsalsiz işler yaptı. Borç batağında yüzen belediyeleri bütün borçlarını kapatmış ve kadın çalışmalarından kültür sanata yepyeni kentlerin kurulmasına kadar çok iş yaptık. Amed gibi iki milyonluk bir şehre musluktan su verecek hale getirdik belediyeleri. Hem halkın kimliğine sahip çıkan hem de gerçek anlamda o kentte yaşayan herkese hizmet sunan bir belediyecilik yapmıştık. İşte AKP bunlara tahammül edemedi, Kürt halkının bir birikim elde etmesine izin vermedi. Bir hafıza oluşturmasına izin vermedi. Biz bu kayyum rejimini böyle okuyoruz.

 

 

Mehmet Sıddık Akış

 

Atanan kayyumlara karşı demokratik kesimlerin üzerine nasıl bir sorumluluk düşüyor. Burada atılacak ya da atılmayacak adımlar nasıl sonuçlar doğurabilir?

Bizim dışımızdaki kesimlerin kayyum atanmayacak izlenimine sahip olmasının birkaç nedeni var. Bunlardan bir tanesi AKP’nin bir süredir normalleşmeden bahsediyor olması. Gerginlik siyasetinden uzaklaşacağı, Avrupa Birliği’ne yanaşacağı ve darbe anayasasından uzaklaşacağı söylemleri vardı. Bu söylemler AKP’nin kayyum rejimine tenezzül etmeyeceği şeklinde yorumlandı. Ama gördük ki AKP bu gasp siyaseti ve hırsızlıktan vazgeçmek istemiyor. Bu koşullar altında emin olun AKP’nin yürüteceği Anayasa tartışması da, AKP’ye yakın çevrelerin normalleşme beklentisi de bir biçimde heba olacak. Sadece biz değil, bir bütün olarak bütün ülke kaybetmiş olacak. Umarım hala AKP içerisinde aklıselim insanlar vardır. Umarım hala AKP içerisinde bu politikanın yanlışlığını hatırlatacak bu konuda geri adım atılması gerektiğini söyleyecek insanlar vardır.

Bizim cenahımıza gelince, çok açık söyleyeyim bizler sonuna kadar direneceğiz. Kayyum siyasetini kabul etmeyeceğiz. Öyle üç gün ya da bir hafta direnip ondan sonra geri çekilmeyeceğiz. Bugün kayyum siyasetine sonuna kadar direneceğiz. Bütün belediyelerimizle ve merkezi yapımızla beraber kayyum siyasetine direneceğiz. Biliyoruz ki, eğer AKP kayyum siyasetini devam ettirirse Türkiye’de demokrasi namına varsa bir ışık o da sönmüş olacak. O yüzden bu hepimizin sorumluluğu ancak birlikte devirebiliriz. Bu kayyum siyasetini devirip tekrardan halkın seçme ve seçilme hakkını kendilerine geri vereceğiz.

 

 

 

Yürüttüğünüz eylemlerde halkla buluşmanız yine bir araya gelmeniz engelleniyor. Halkın sesi ve tepkisinden bu kadar korkulmasının en büyük sebebi nedir? Bu tepki devam edecek mi?

Halkın gücünden daha büyük bir güç yok. Emin olun ne zaman halk ayağa kalktıysa, kolektif olarak tepki gösterdiyse siyasi iktidar geri adım atmak zorunda kalmıştır. Türkiye’de bunun çokça örneği yok. Ama az sayıda ki örneklerin tamamında iktidara geri adım attırıldığını söylemek mümkün. Fili, meşru ve demokratik taleplerle biz geri adım attırabileceğimizi düşünüyoruz. Halkımızla buluşmamızı kendilerince engellediklerini düşünüyorlar. Bizi kuşatma altına aldıklarını düşünüyorlar. İl ve ilçe binalarımızı kuşattılar. Ama unutmasınlar ki biz halkımızla iç içeyiz. Biz halkla beraber siyaset yapan bir partiyiz. Sadece bir miting ya da protesto etkinliği için halkla beraber olan bir siyasi parti değiliz. Hakkâri’deki her evi dolaşsınlar. Bir avuç AKP’li dışında tek bir kişi kayyum siyasetine evet demeyecek. Tek bir kişi bu yapılanları doğru bulmayacak. Üstelik herkes olayın bütün ayrıntılarını biliyor. Cesaret lazım, biz cesaretin de bulaşıcı olduğuna inanıyoruz. Cesurca mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece vekiller olarak değil, bizler demokrasi nöbeti başlattık. Yalnız değiliz, çığ gibi büyüyerek mücadelemize devam edeceğiz. Sadece burada değil her alanda eylemde olacağız. Başaracağız, kayyum siyasetine mutlaka geri adım attıracağız. Attırmak zorundayız. Eğer geri adım attıramazsak sadece bir belediyeye kayyum atanmış olmayacak, emin olun bunun arkası gelecek. Türkiye’deki azıcık demokrasi de kaybolup gidecek.

 

 

 

Kayyumlarla mücadelede kararlı mısınız? Bu noktada Kürt halkına bir çağrınız var mı?

Sadece belediye eşbaşkanlarımız için değil, bu ülkenin demokrasisi için mücadele ediyoruz. Bunun herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. Hukuka aykırı davranan onlar, anayasayı yok sayan onlar seçme ve seçilme hakkını yok sayanlar onlar. Ama şimdi bize sanki onların davranışları hukuk içindeymiş de biz hukuk karşıtı işlemler yapıyormuşuz gibi davranıyorlar. Temel hak ve özgürlükleri ve anayasayı savunan biziz. Anayasayı ihlal eden İçişleri Bakanı ve vali. Çok açık ve net bir şekilde söyleyelim. Halkımız demokratik tepkisini göstermedikçe, halkımız kayyum siyasetine topluca hayır demedikçe kayyum siyasetine geri adım attırmak kolay değil. Halk mutlak tepkisini dile getirmeli. Biz barışçıl ve demokratik bir şekilde hayır diyeceğiz. İktidara geri adım attırmadan da durmayacağız. Eğer öyle olursa iktidarın cesaretleneceğini biliyoruz. Biz mücadelemizi her geçen gün büyüteceğiz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.