Semîre ve Şadiye, vahşetten özgürlüğe
Kadın Haberleri —
- Semîre ve Şadiye Sebrî, iki kız kardeş. Semîre 11, Şadiye 14 yaşındayken DAİŞ vahşetiyle tanıştılar. Zaxo, Xanekê, Sinun ve Xanesor’da kamplarda yaşadılar. Zorla evlendirildiler, çocuk yaşta anne oldular ve boşanınca çocukları onlardan alındı. Şengal’e taşınınca yolları mücadeleyle kesişti.
- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fikirleriyle tanışan Semîre, Şengal Özerk Yönetimi çalışmalarına katıldı, okulunu bitirdi ve kadın örgütlemesi için mücadele ediyor. YJŞ güçlerine katılan Şadiye ise, “Başkan Apo'yu okuyunca ülke sevgim doğdu. Şengal'i bu kadar sevdiğini bilmiyordum” diyor.
“Gökyüzüne baktığımda silah ve bombaların patlamasıyla yeşil, kırmızı ve sarıya dönüyordu. Küçüktük, ne olduğunu bilmiyorduk. Çatışma birkaç saat sürdü. Çocukken bunları görmek zordu” diyor Semîre Sebrî. DAİŞ, Şengal’e saldırdığında henüz 11 yaşında ve Sîba'daydı.
Semîre ve ablası Şadiya’nın hikayesini fermandan önce ve sonra şeklinde okuduğumuzda; öncesi annesizliğin, çocuk yaşta evliliğin, aile içi şiddetin ve baskının, sonrası ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın düşüncelerini tanımakla kadın kimliğinin yeniden farkında olmanın hikayesini görüyoruz.
Annelerini kaybettiler, okuldan alındılar
Babaları, annelerini ataerkil zihniyetin sonucu olan ‘erkek çocuk doğurmadığı’ gerekçesiyle terk etti ve başka bir kadınla evlendi. Anneleri ise bir süre sonra geçirdiği hastalık sonucu yaşamını yitirdi. İki kız kardeş üvey anne baskısıyla zorluklar içinde büyüdü. Okula devam etmelerine izin verilmedi. 3 Ağustos 2014’te fermanla başka bir hayatın zorluklarıyla karşı karşıyla kaldılar.
Bombalar patlıyordu, bilmiyorduk
Semîre Sebrî, ferman gecesini Jinha’dan Rohanî Zerdeşt’e şöyle anlatıyor: “Bir gün önce DAİŞ'in geldiğini duyduk ama hiçbir şey yoktu. Gece saat 2 civarında silah sesleri geldi. Ablamla çatıda uyuyorduk, babam ve üvey annem gelip kalkmamızı söyledi. Gökyüzüne baktığımda silah ve bombaların patlamasıyla yeşil, kırmızı ve sarıya dönüyordu. Küçüktük, ne olduğunu bilmiyorduk. Çatışma birkaç saat sürdü. Çocukken bunları görmek zordu. Önce Sikînî’ye daha sonra Zaxo'ya gittik. Bir yıl Zaxo'da kaldıktan sonra Xanêkê’ye geçtik. Burada da yaklaşık bir yıl kampta kaldık. Çadırlarda yaşam, yaşam değildi, zordu.”
Büyümeden anne olduk
Babalarının Sinun’da iş bulması üzerine bu kez oraya taşındılar. Semîra, tekrar okula gitmek istedi ve babasının desteğiyle 6’ncı sınıftan sonra bıraktığı okuluna devam etti. Ancak burada da KDP peşmergelerinin Xanesor’da YBŞ güçlerine saldırmasıyla bir kez daha Xanêkê’ye gittiler.
Xanêkê’de Şadiya kaçırıldı ve evlendirildi. Olayın üzerinden henüz bir yıl geçmemişken Semîre de 15 yaşında evlendirildi. Semîre, şöyle devam ediyor: "İyi bir evlilik değildi, özel savaşın yürütüldüğü kamplardaydık. Evlenir evlenmez bir çocuğum oldu. Ancak çocuğum sağlıklı değildi. İki yıl sonra eşimle sorun yaşadım, babamın evine geldim ve çocuğum benden alındı. O sırada kız kardeşim de eşinden ayrıldı ve çocuğu ondan alındı. Ablamla henüz büyümemiştik anne olduk.”
Yeni bir hayat gibiydi
Semîre, ailesiyle Şengal’e taşınma kararı aldıktan sonra bu kez yeni bir hayatın kapısını araladı. Çünkü özgürleştirilen ve özerk sistemin kurulduğu Şengal’de hayat kamplardan ve diğer yerlerden çok daha farklıydı.
“Şengal'de farklı bir sistem var. Yani Başkan Apo’nun fikirleri vardı. Şengal'e yakın olmayanlar da sistemi yakından takip ediyorlardı” diyen Semîre, hikayesini yeniden yazdığı süreci özetliyor: “Aslında babam tekrar evlenmemi istiyordu ama ben istemedim. Komşularım özgürlük savaşçılarının yanına gidiyordu. Onların kim olduklarını sordum. Onların adını duymuştuk ama yeterince tanımıyorduk. Bizim bulunduğumuz yerlerde çok fazla yoklardı bu nedenle tanıyamadık. Komşularımız ‘kendi yaşamımızı yönetiyoruz’ dediler.”
Burada herkes özgürdü
Şengal’deki sistemden etkilenen Semîre, henüz resmi olarak boşanmadığı eşini arayıp aradı ve Özerk Yönetim çalışmalarında yer alması için çağırdı. Eşi Şengal'e geldikten sonra ikisi birlikte çalıştı. Eşi 2015-16 ve 2017 yıllarında DAİŞ'e karşı savaşmış, ancak ailevi sorunlar nedeniyle Başûr’a taşınmak zorunda kalmıştı.
Öcalan’la doğan ülke sevgisi
Semîre, çalışmalara başladıktan sonra hem mahallenin hem de eşinin desteğiyle okulunu bitirdi. Öcalan'ın fikirlerini öğrenerek yeni bir hayat kurmaya çalışsa da babasının evinde zorlanan ablası hep aklındaydı. Çünkü Şadiye’ye de yeniden evlenmesi için baskı yapılıyordu.
“Kardeşimin ancak Başkan Apo'nun fikirlerini bilerek ayağa kalkabileceğini söyledim” diyen Semîre, ablasına YJŞ güçlerine katılmasını önerdiğini şöyle anlatıyor: “Bir yıl önce ablamın katılımına destek oldum. Onu bu yıl sadece iki kez gördüm. Gerçekten çok değişti. ‘Keşke evlenmeden önce bu düşünceleri bilseydim, bu fikri bildiğim için çok mutluyum. Şengal'i bu kadar sevdiğini bilmiyordum. Başkan Apo'nun düşüncelerini tanıdıktan sonra ülke sevgim doğdu. Korktum, pişman olabileceğimi düşündüm ama hiç pişman olmadım’ dedi.”
Köle yaşamdan mücadele yoluna
İki kız kardeş, Şengal’e gelince baskının ardından mücadele ve özgürlük yolunu seçmiş oldu. Semîre, hikayelerinin tüm kadınlara örnek olmasını istiyor: “Önceleri köleliği, köle hayatını kabullenmiştik. Ancak artık mücadele yolunu öğrendik. Önder Apo'nun fikirleriyle tanıştık.” ŞENGAL