Tarihsel bakamayanlar sözün sahibi olamaz
Forum Haberleri —

Öcalan'a özgürlük/foto:Bianet
- Mesele şu: Hayata, geleceğe ve siyasete gerçek bir tarihsel perspektiften bakmayanlar, sadece gölge etmeye çalışırlar. Dolayısıyla kendine güvenen, tarihsel rolünü oynamış olanlar ancak değişimin adı ya da motor gücü olurlar. Apocu hareket budur ve bunu yapıyor.
ŞEMSETTİN ÖZER
Uygarlık tarihine hangi açıdan bakarsanız bakın, kan ve gözyaşı dışında bir şey göremezsiniz. Hegel’in tarihi bir mezbahaya benzetmesi, uygarlığın ne kadar gaddar olduğunu ifade eder.
Belki eskiden şöyle bir anlayış vardı: Tarih, tüm momentlerin bir arada bulunması değil, çelişki, çatışma ve zıtların birliği gereği kaçınılmaz bir mücadele olarak insanlığa sunuldu. Bu mücadele, dincilik, sermaye ve pozitivizmin 18. yüzyıldaki bir evliliği olarak insanlığa reçete edildi. Tam da yoksulu, kadını, emekçiyi ve sömürülen herkesi razı etmeye çalışan, sosyal Darwinist bir zihniyetin ürünü olarak dayatıldı. Kürt Özgürlük Hareketi böylesi bir zihniyete karşı çıktı ve tarihsel rolünü böyle üstendi, başarılı oldu.
Liberalizmin temel anlayışı, faşizmi hep yedeğinde tutarak, Darwinizm, dincilik ve eril zihniyetten beslenerek insanlık tarihinin gelişiminin hep ileriye ve yukarıya doğru ilerlediği fikrini topluma kabul ettirmek oldu. En kötüsü de bu reçete ile ezilenlerin en büyük düşmanı hâline getirilmesi ve halinden memnun olan bir kolektif köleler sisteminin inşa edilmesiydi.
Sorun; sosyal Darwinizm, dincilik, pozitivizm ve sermayenin birleşmesiyle kurulan erkek egemen zihniyettir. Bu anlayış, insanlığa tekçi bir ideoloji olarak sunulmuştur. Önderlik felsefesi, toplumu savaş alanından demokratik siyaset alanına çekerek; milliyetçilik, eril zihniyeti de dönüştürmeyi hedefleyerek özgür, eşit ve adil bir geleceği hedeflemiştir. PKK’nin felsefesini okumayanlar ve tarihsel diyalektik siyaset felsefesini anlamayanlar, sanki PKK bu hamlesiyle yeni bir şey yapıyormuş gibi yurtsever Kürt halkının kafasını karıştırıyorlar. Bunların temel amaçları, Kürtlerin özgürlüğü değil, sadece savaş rantından beslenmektir. Halkımız bunu iyi bilir.
Bu tipler hayatında bir gün halkı için bir tokat yememiş, açlık grevi veya hapis nedir bilmeyenlerdir. Dolayısıyla bunlar nesli tükenmiş kelaynaklar ya da aydınlıktan korkan baykuşlar gibi karanlıkta üterler. Bunlar, sözde Kürt aydını olup birer YouTube kanalı kurmuş ve arkalarına da kalın kitaplar dizerek Kürtçü, aydın hatta Marksist kesilip Kürt Özgürlük Hareketi’ne sadece küfretmekten başka bir şey yapmayan kişilerdir. Çünkü sömürge zihniyeti onlarda karakter bırakmamış, sadece küfrü öğretmiştir.
Dolayısıyla uygarlık tarihi iki karakteristik yapıya sahiptir: Egemenlerin iktidarı (Darwinizm, pozitivizm, sermaye ve dincilik) ki bunun zirvesi faşizmdir; diğeri ise ezilenlerin kurtuluş ideolojisi olan demokratik siyaset ve Apocu felsefedir. Reel sosyalizm, pozitivist anlayışı aşamadığı için yıkıldı ya da dağıldı, ancak sosyalizmin kurtuluş ideolojisi her zaman diri kaldı ve insanlığın umudu oldu. Bugün bunu temsil eden; kapitalist moderniteye alternatif plan değişimi, demokratik siyaset felsefesinin diyalektiğini hayatın her alanına uyarlayan Apocu felsefenin ete kemiğe bürünmüş hali, yaratıcı değişim siyaseti ve demokratik gelişim diyalektiğidir. Apocu felsefe, kurtuluşundan günümüze bu minvalde hareket etti ve kendini değiştirdiği gibi, sadece Kürtlerin ataerkil zihniyetini değil, başta Türkiye ve tüm dünyada değişimin öncüsü oldu.
Dünya egemen sistemlerini en iyi çözümleyen ve klasik işçi-emek-kadın-erkek ve ulus anlayışını reddeden demokratik modernite yaklaşımı, ezilenler için bir umut olmuştur. Bu paradigma, gücünü diyalektiksel düşünceden, sosyolojik, kültürel ve tarihsel perspektiften alarak her an kendini yenileyen özgürlükçü bir bakış açısına dayanır. Önderlik felsefesi, bir hakikat arayışının an’da kazanmasıdır; çünkü bu Önderlik hareketi, değişmeyen değişimin adıdır. Dünyaya ve geleceğe hep kavramsal bakar. Egemenlerin Apocu harekete bu kadar karşı olmalarının nedeni budur. Çünkü liberalizm insanlığı yabancılaştırırken, Apocu felsefe ise öz dönüşümü ifade eder. Bu dönüşüm, aklın özüne inmesi, emeğin bilinciyle uyumlu olması ve özgürlük anlayışının demokratik kültür bilinciyle yoğrulmasıyla gerçekleşir.
Önderlik Hareketi özgürlükten, emekten, ekolojiden ve kadın ile ulusların kendi kaderini tayin etmesinden söz ederken, demokratik ve tarihsel bilinci geliştiremeyenler, liberalizmin sunduğu reçetenin dışına çıkamamıştır.
En büyük ideolojik bakış açısı, bu meseleyi enine boyuna tartışmak ve tarihi sosyolojik bir temele oturtmaktır. Özgürlük anlayışının demokratik bir kültürel dönüşüme dayandırılması, ilk kez Apocu felsefeyle mümkün olmuştur.
Doğa ve insan diyalektiği bir deneyimdir. Denilebilir ki, modern doğa bilimleri bu doğrulama için son derece zengin ve gün geçtikçe gelişen birey ve toplum diyalektiği, böylece tarihsel ve siyasal sürecin, son çözümlemede düz ve modernist kapitalist zihniyetinin demokratik diyalektik siyasal felsefenin sonsuz bir tekdüzelikle sürekli olarak daireler çemberi üstünde gelişerek gerçek bir tarihsel çizgisinden geçtiğini demokratik bilinçle ortaya çıkarır. Bu konuda insana dek, bugünün organik dünyasının tümünün bir gelişme sürecinin ürünü olduğunu ve milyonlarca yıldan bu yana gelişmekte olduğunu ortaya koyarak, doğanın nasıl geliştiğini göstermiştir.
Fransız düşünürü Jean-Jacques Rousseau, Atina Demokrasisi'nin kendi kendini yöneten erdemli ve sorumluluk sahibi insanlarına büyük hayranlık besler. Sadece eşitlik değil, özgürlük meselesi de Rousseau için önemlidir. İdeal toplum, uygarlık öncesi insanların uygarlıkla beraber kaybettiği önemli bir niteliğe sahip olduklarına inanır: Bu anlamda özgürlük ve demokratik siyaset, kendi kendimize yabancılaşmamıza ve özgürlüğümüzü yitirmemize; tutsaklaşmamıza neden olmuştur. Uygarlık, sadece özgürlüğümüzü yitirdiğimiz bir şey değil, doğayı da bir hastalık üretme aracına dönüştürmüştür. Kürt Özgürlük Hareketi, elli yıllık mücadelesiyle bu yabancılaşma zihniyetine karşı amansız bir mücadele verdi ve başta kadın ve Kürt toplumu olmak üzere, nasıl yaşanmalıdır sorusuna özgür bilinçle cevap verdi.
Özgürlük Hareketi’ne yeminli işbirlikçi Kürtler, dincilik ve milliyetçilikle beslenen nesli tükenen kelaynaklar gibi, sanki PKK hareketi amacından vazgeçmiş, sanki yeni bir şey bugün başlamış gibi, mide bulandırıcı işbirlikçi sömürge zihniyetine sahip iradesiz kişilerdir. İşleri güçleri sadece özgürlük hayaletini kovalamaya yemin etmiş gibiler. Bunlar biliyorlar ki, savaş biterse artık çıkar gelirleri de kesilir.
Mesele şu: Hayata, geleceğe ve siyasete gerçek bir tarihsel perspektiften bakmayanlar, sadece gölge etmeye çalışırlar. Dolayısıyla kendine güvenen, tarihsel rolünü oynamış olanlar ancak değişimin adı ya da motor gücü olurlar. Apocu hareket budur ve bunu yapıyor. Söz hakkı sadece direnenlerindir.