Yasak, ikiyüzlülük ve direniş çemberinde Kürtçe yasağı
İlham BAKIR yazdı —
- Yapılması gereken şey yaşamın her alanında anadilini sahiplenerek, kullanarak, yaygınlaştırarak bunların ikiyüzlülüklerini teşhir etmek ve “sizin resmi kabulünüzün canı cehenneme, Kürtçe sizden önce de bu coğrafyada vardı, var ve var olmaya devam edecek” demektir.
21 Şubat Dünya Anadil Günü vasıtasıyla Kürtler, asimilasyon, beyaz soykırım, baskı, yasaklama ve Kürtçenin kullanımı üzerindeki her türlü engellemeye karşı ülkede ve dünyanın dört bir yanında mücadele iradesini çeşitli etkinliklerle gösterirken Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde de Kürtçeye karşı sistematik saldırılar artarak devam ediyor. Türkiye meclisinde meclis kürsüsünden birkaç kelime Kürtçe konuşulması bile kafası betonlaşmış ırkçı, kafatasçı zihniyetin saldırısına uğruyor. Kürtçe konuşan hatibin mikrofonu kapatılıyor, söz alan ırkçı milletvekilleri Kürtçe anadilde konuşma hakkını savunan milletvekillerine ağır sözlü saldırılarda bulunup tehdit ederken bir yandan da devletin bir diğer baskı aparatı olan yargıyı, Kürtçe konuşanları susturmak için göreve çağırıyorlar. Tiyatro sahnelerinden, konser salonlarına her türlü kültür sanat alanında Kürtçe söz söyleyen her türlü etkinliğe kendi faşist yasalarına bile uyma gereği duymadan her türlü keyfi yasağı getiriyorlar. Sağlık, ulaşım, doğal afet güvenliği, ilkyardım gibi hayati konulardan turizm ve tanıtım gibi kültürel faaliyetlere kadar çok sayıda dilde basılı ve dijital aydınlatma, bilgilendirme metni hazırlanırken ülkede milyonlarca insanın konuştuğu Kürtçe yok sayılıyor, görmezden geliniyor.
İnsanların anadilinde kendini herhangi bir duygusunu dile getirmesinin, yaşamın herhangi bir alanında kendini bu dille ifade etmesinin yasaklanmasının hiçbir durumda hiçbir kimseye izah edilemeyecek utanç verici bir uygulama, bir baskı olduğu için zinhar Kürtçeye baskı uygulamadıklarını sık sık dile getiren, Kürtçenin ülkenin bir zenginliği olduğunu ifade eden açıklamalar yapıyorlar. Mecliste Kürtçe konuşan hatibin mikrofonunu kapatırken de bu açıklamayı yapıyorlar, Kürtçe konuştuğu için milletvekiline her türlü saldırıyı geliştirirken de bu açıklamaya sığınıyorlar, tiyatro oyununu, konseri yasaklarken de aynı açıklamayı yapıyorlar. Türlü türlü sebeplere sığınarak gerçekleştirdikleri baskı ve yasaklamalarla Kürtçe ifadenin yaşamın herhangi bir alanında ifade bulmasına izin vermezlerken Kürtçenin bu ülkenin zenginliği olduğu söylemelerinin ne kadar iki yüzlüce, riyakarca sarf edilmiş bir açıklama olduğu da kendiliğinden teşhir oluyor. Madem zenginliktir, bırakın yaşamın her alanında insanlar bu zenginliği sergilesinler, paylaşsınlar. Madem zenginliktir öyleyse Türkçenin gelişmesi için verdiğiniz desteğin yüzde birini de bu zenginliğin çoğaltılmasına ayırın.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıcından itibaren çok uzun yıllar boyunca açık bir şekilde ifade edilerek, yasa ve yönetmeliklere yazılarak Kürtçe yasaklanmıştı. Kürtlerin verdikleri büyük mücadele ve ödedikleri ağır bedeller neticesinde Kürtçe üzerindeki resmi yasak kaldırılmak zorunda kalınmış, zaman zaman Kürtçenin pek çok alanda kullanılmasına zimni olarak göz yumulmuştur. Mevcut iktidar bu zimni izin verme durumunu da “Kürtçe üzerindeki bütün yasakları ve devletin bu ayıbını ortadan kaldırdık” diye propaganda etmiş ve etmeye devam etmektedir. Liselerde Kürtçe seçmeli dersi “Kürtçe” diye ifade etmek yerine resmiyette bunu “yaşayan diller ve lehçeler dersi olarak geçiren, üniversitelerde kurulan Kürtçe bölümlerinin adını “yaşayan diller ve lehçeler enstitüsü olarak” isimlendiren bu zihniyet, Kürtçenin resmiyette sözcük olarak telaffuz edilmesini dahi bir tehdit olarak görmekte, Kürtçeyi görünmez kılmaya çabalamaktadır. Meclis tutanaklarında “Kürtçe” sözcüğü geçmesin diye burunlarının dibinde milyonlarca insanın kullandığı dili utanmazca “bilinmeyen dil” diye tutanaklara geçirmektedirler.
Kendilerinin bile açıktan savunamadıkları, türlü türlü hile ve pespaye hokkabazlıklarla gizlemeye çalıştıkları Kürtçe üzerindeki baskı ve yasaklamaları Kürt halkı verdiği büyük mücadele ve ödediği büyük bedellerle fiili olarak boşa çıkarmıştır. Yapılması gereken şey yaşamın her alanında anadilini sahiplenerek, kullanarak, yaygınlaştırarak bunların ikiyüzlülüklerini teşhir etmek ve “sizin resmi kabulünüzün canı cehenneme, Kürtçe sizden önce de bu coğrafyada vardı, var ve var olmaya devam edecek” demektir.