Kürtler artık bir faktör değil aktör!

Dosya Haberleri —

Ahmed Karamus

Ahmed Karamus

KNK Eşbaşkanı Ahmed Karamus, Lozan’da düzenlenen konferans ardından yayınlanan deklarasyonu, alınan kararları ve izleyecekleri yol haritasını gazetemize değerlendirdi.

  • Kürtler yüzyıllık tarihte verdikleri mücadele ile uluslararası alanda sempati kazanmış ve önemli kazanımlar elde etmiştir. Kürtler Ortadoğu’da büyük faktör olarak görülüyordu. Gelinen aşamada Kürtler Ortadoğu’da bir aktör. Ortadoğu’da Kürt sorunu çözülmediği sürece barış gelmeyecektir.
  • Kürt tarihine baktığımızda Kürt siyasi çevrelerinin birbirlerine karşı trajik yaklaşımları olmuştur. Kürtler arası çatışmalar yaşanmış. İç ve dış müdahaleler sonucu sağlıklı bir ulusal birlik sağlanamamıştır. Bütün bu sorunları çözmek için KNK’nin önerdiği ulusal birlik stratejisini hazırlamaya çalışıyoruz.
  • En yakın zamanda Serêkaniyê, Efrîn, Şengal ve birçok yerde katliamlar yapıldı. Şu anda dört parça Kurdistan’da hem fiziki hem de siyasi katliamlar gerçekleşiyor. Buraya BM Barış Gücü'nün yerleştirilmesi gerekiyor. Özellikle Güney Kurdistan ve Rojava ile Türkiye arasında bir Barış Gücü’nün yerleştirilmesini istiyoruz.

ARJÎN NÛJÎN

İsviçre’nin Lozan kentinde, 1923 yılında İngiltere, İtalya ve Fransa’nın öncülüğünde Birinci Dünya Savaşı galip devletleri ile Türk devleti arasında yapılan ve Kurdistan’ı 4 parçaya bölen Lozan Antlaşması'nın 100. yıl dönümünde KNK’nin öncülüğünde Beaulieu Kongre Salonu’nda tarihi bir konferans gerçekleşti. “Lozan Antlaşması’nın 100. yılında Kurdistan halklarının tutumu” konferansı iki gün sürdü. Konferansa dört parça Kurdistan’daki siyasi parti ve kurum temsilcileriyle dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan Kürt aydınlar, Kurdistan coğrafyasında yaşayan farklı inanç ve halkların temsilcileri sanatçılar, akademisyenlerle tanınmış siyasiler katıldı. Gerçekleşen panellerde yürütülen tartışmalar ardından konferansta dört parça Kurdistan’ı ilgilendiren tarihi bir deklarasyon yayınlandı. Konferansı organize eden Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmed Karamus, yayınlanan deklarasyon, alınan kararların Kürt sorununa etkisi ve bundan sonra izleyecekleri yolları gazetemize değerlendirdi.

Lozan Antlaşması’nın üzerinden 100 yıl geçti ve bu süre içerisinde Kürtler defalarca katliamdan geçirildi. Bu süre zarfında Kürtlerin verdiği mücadele hangi aşamaya ulaştı?

Kasr-ı Şirin Antlaşması’yla Rojhilat ayırıldı ve Kurdistan ikiye bölündü. Lozan Antlaşması’yla Güney Kurdistan, Kuzey Kurdistan ve Rojava Kurdistan’ını parçalayarak dörde böldüler. Ancak İran’da Lozan Antlaşması’nı destekliyor. Bu anlamda Kurdistan’ı işgal eden dört devlet Lozan’ın devam etmesi için elinden gelen gayreti gösteriyor. Bu anlaşmayı Kürtler hiçbir zaman kabul etmedi. 1924’ten itibaren bu anlaşmanın bozulması için mücadele verdi. Şeyh Sait ile başlayan reddetme ve mücadele etme günümüze kadar sürdü. Şu ana kadar Lozan Antlaşması’nı Kürtler hiçbir şekilde kabul etmedi ve etmeyecek. 100 yıllık antlaşmaya baktığımızda Kürtler bugün farklı konumda, koşullar farklı, statü farklı. Güney Kurdistan’da Irak içerisinde tüm dünyanın kabul gördüğü bir federatif yapı var.

Rojava’da 2012 yılından beri DAİŞ ve DAİŞ’e benzer radikal İslami güçlere karşı verilen mücadelede Kürtler uluslararası alanda kabul görecek büyük kazanımlar elde etti. Her ne kadar siyasi olarak uluslararası alanda statüsü resmileşmemiş olsa da defacto bir statüye sahip. Suriye toprağının %20’sini kontrol ediyor. Kendi öz yönetimini oluşturmuş ve kendisini yönetiyor. Bakur’da 50 yıldır verilen mücadele sonrasında büyük kazanımlar elde edildi. Kürt halkında muazzam bir uyanış ve politize olmuş bir güç var. Statüye kavuşma talebi var.

Rojhilat Kurdistan’ında korunamasa da Kurdistan Cumhuriyeti ilan edildi. Herhangi bir statü elde edilmese de son yıllarda verilen mücadele ile halk yeniden tarih sahnesine çıktı. Jîna Amînî şahsında “Jin jiyan azadî” sloganıyla Kürt kadınları devrime öncülük yapıyor. Kürtler yüzyıllık tarihte verdikleri mücadele ile uluslararası alanda sempati kazanmış ve önemli kazanımlar elde etmiştir. Kürtler Ortadoğu’da büyük faktör olarak görülüyordu. Gelinen aşamada Kürtler Ortadoğu’da bir aktör. Ortadoğu’da Kürt sorunu çözülmediği sürece barış gelmeyecektir. Bütün dünya Filistin İsrail sorununun yanında Kürt sorununun olduğunu biliyor ve çözülmesi gerektiğini tartışıyor.

Konferansta, “Alternatif uluslararası antlaşmanın yapılması için aktif çalışma yürütülecek” maddesini biraz açar mısınız? Bu bağlamda neler yapılacak?

100 yıl önce yapılan antlaşmada Kürtler yoktu. Çok kısır tartışmalar olsa da Kürtler hiçbir şekilde dile getirilmedi. Kürt sorunu çözülmediği gibi, Kurdistan dörde bölündü ve Kurdistan’daki sömürgecilik meşrulaştırıldı. Bu temelde bu anlaşmanın iptal edilmesi ve Kürtlerin dahil olduğu, Kürt halkının kabul gördüğü bir anlaşmanın BM ve dengi kurumların katılımıyla yapılması için mücadele vereceğiz. Bahsettiğimiz alternatif anlaşmayı kuracağımız komisyonlarla uluslararası arenaya taşıyıp tartıştıracağız. Böyle bir anlaşmanın yapılması bütün Kurdistan’i güçlerin katılımıyla mümkün olacağını ve bu temelde çalışmalarımızı yürüttüğümüzü belirtmek istiyorum. Buradan birliği sağlarsak bu sorunu daha kolay çözebiliriz. Konjonktürün gereklerini yerine getirerek farklı yol ve yöntemlerle, gerek parça düzeyinde ve gerekse tamamında nasıl bir çözümün geleceği konusunda çalışmalar yapacağız. Alternatif antlaşma derken Kürt halkının geleceğini garanti altına alacağımız bir antlaşmadan bahsediyoruz.

Sonuç bildirgesinde, ‘Tüm ulusal dinamiklerin katılımı ile Kurdistan Ulusal Birliğinin oluşturulması’ kararı var. Bu anlamda KNK’nin Kurdistan birliği için çok ciddi çalışmaları olduğu halde sonuç alıcı bir gelişme yaşanmadı. Sonuç alınabilmesi için bundan sonraki süreçte Kürt birliğinin sağlanması için nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Kurdistan birliği derken kategorik olarak dört parça birleşecek veya farklı bir yöntem izlenecek gibi algılanmasın. Kurdistan dört devlet tarafından parçalanmış durumda. Ortadoğu ve dünyadaki siyasi Konjonktür böyle bir duruma zemin hazırlayabilir mi? Her parça kendi mevcut devlet sınırları içerisinde bir çözüm arayışı ve yöntemi bulma koşullarını mı arayacak? Kürtler bu konuda değişik alternatifleri gündeme getiriyor, tartışıyor ve müzakere ediyor. Güney Kurdistan’da federal bir yapı var. Rojava’da özerk bir yapı oluşturuldu. Kuzey Kurdistan ve Rojhilat Kurdistanı’nda farklı bir çözüm geliştirilebilir. Biz ulusal birlik perspektifimizle; Kürtler mevcut olan koşullarda ulusal birliğin çıkarlarını garantileyebilecek, ulusal strateji etrafında birleşme, birbirlerine destek sağlama, birbirlerine güven verme, yani birbiriyle ilişkilenme durumunu kast ediyoruz. Koşullar el verirse tabii ki Kurdistan bir bütündür. Mevcut siyasal koşullarda ve konjonktür farklı çözüm yöntemleri de gündeme getirebilir. Bir parçada federasyon, diğer parçada özerklik ve herhangi bir parçada bağımsızlık da gündeme gelebilir. Biz KNK olarak bu konuda kategorik bir öneriyi, düşünceyi herkesin üzerine farz kılacak bir sistemi veya çözüm yolunu tartışmıyoruz. Durumu parçaların özgülünde ele alıyoruz. Biz ulusal birlik stratejisini birbirlerine destek verme olarak görüyoruz. Kürt tarihine baktığımızda Kürt siyasi çevrelerinin birbirlerine karşı trajik yaklaşımları olmuştur. Kürtler arası çatışmalar yaşanmış. İç ve dış müdahaleler sonucu sağlıklı bir ulusal birlik sağlanamamıştır. Bütün bu sorunları çözmek için KNK’nin önerdiği ulusal birlik stratejisi hazırlamaya çalışıyoruz. KNK olarak ulusal birlik derken bu haliyle anlaşılmasını istiyoruz.

Konferansta alınan kararların bundan sonraki süreçte Kürt sorununun çözümü için nasıl bir etkisi olacak? Kararların uygulanabilmesi için neler yapacaksınız?

Sürece baktığımızda belki bazı kesimler bu konuda hem fikir olmayabilir. Karamsar bir tablo çizebilir. Ancak KNK bünyesinde dört parça Kurdistan’da yer alan partiler ve siyasi çevreler bu konuda bir birlik sağlamış durumdadır. Hiçbir şekilde Kurdistan’ın herhangi bir parçasında çalışma yürüten siyasi hiçbir örgütün bu birliğin dışında kalmasını istemiyoruz. Mevcut konjonktürü biraz değerlendirirsek umutlu olduğumuzu söyleyebilirim. Deklarasyonda da açıkladığımız gibi birliği sadece KNK bünyesinde yer alan çevrelerden ziyade, 4 parça Kurdistan’daki bütün oluşumları bir araya getirerek sağlamak gibi bir hedefimiz var. Açıklanan deklarasyonun Kürtleri etkilemenin yanında uluslararası alanda da etkisi olacaktır. Bu deklarasyonu bütün Kürt parti, kurum ve kuruluşlarına göndereceğiz. Ayrıca birçok dile çevrilerek uluslararası kurumlara, çevrelere ve devletlere Kürtlerin ne istediğini anlatmak için göndereceğiz.

Birleşmiş Milletler’de, Kurdistan ortak diploması çalışması için uzman bir komisyon dışında birkaç konuda daha komisyon kurma kararı alındı. Bu komisyonlar ne zaman kurulacak ve kimlerden oluşacak?

Şu anda ilk işimiz bu komisyonları oluşturmak. Komisyonlar için dört parça Kurdistan’dan, kurum, kuruluş ve şahsiyetlerden görüş alınarak bir konsensüs oluşturup, uzman kişilerden oluşan komisyon üyelerinin belirlenmesi için girişimlere hemen başladık. Komisyonlar kurulduktan sonra açıklanan dekorasyonu önlerine koyarak nasıl bir çalışma yöntemi oluşturacaklarına karar verecekler. Kürt sorunu bir ülkenin iç sorunu değildir. Kürtler dört devlet arasında parçalanmış, dolayısıyla uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Bu BM ve BM dengi kurumları ilgilendiren bir sorundur. BM güvenlik konseyi ve BM’ye üye olan ülkeler düzeyinde girişimlerimiz olacak. Kürt halkı dört parçada büyük saldırı altında ve birtakım imhalarla karşı karşıyadır. En yakın zamanda Serêkaniyê, Efrîn, Şengal ve birçok yerde katliamlar yapıldı. Başta Efrîn olmak üzere Kurdistan’ın birçok bölgesinde demografiyi değiştirdiler. Şu anda dört parça Kurdistan’da hem fiziki hem de siyasi katliamlar gerçekleşiyor. Buraya BM Barış Gücü’nün yerleştirilmesi gerekiyor. Özellikle Güney Kurdistan ve Rojava ile Türkiye arasında bir Barış Gücü’nün yerleştirilmesini istiyoruz. Alınan bu karar çerçevesinde çalışmalarımız olacaktır.

Konferansta alınan kararların uygulanıp uygulanmadığı konusunda nasıl bir denetleme mekanizması olacak?

Elbette bu konuda çalışmalarımız olacak. Komiteler ve komisyonlar oluşturulup her şeyi onların inisiyatifine bırakacak bir tarzda çalışmayacağız. KNK diğer dört parçadaki partilerle nasıl bir çalışma tarzının yürütüleceğine dair görüşmeler yapıyor. Dört parçadaki temsilcilerin oluşturacağı kapsamlı ve geniş denetleme mekanizması oluşturmaya çalışacağız.

Son olarak Lozan Antlaşması'nın 100’üncü yıl dönümünde Kürtler statü kazanmak için bazı kazanımlar elde etti fakat Kurdistan’ı işgal eden güçler de Kürtlerin bu kazanımlarına karşı ikinci Lozan’ı hayata geçirmeye çalışıyor. Buna karşı dört parça Kurdistan’daki Kürtler ve Kürt güçlerine ne tür görevler düşüyor?

Dört parça Kurdistan’ı işgal eden güçler arasında, Kürtlerin imha edilmesi konusunda konsensüs sağlamış durumda. Agresif bir şekilde savaş yürüten sömürgeci güçlerin bertaraf edilmesi için Kürtlerin birlikte hareket etme zorunluluğu var. Kürtleri uluslararası alanda ortak bir çalışma ve strateji etrafında hareket etmelerini sağlamaya çağıracağız. Bunu başaramazsak ikinci Lozan’ın yaşatılması tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olacağız. Bütün uluslararası görüşmelerde herkes sorumluluğu üstenmeli. Özellikle bu konuda Fransa, İngiltere, İtalya ve diğer devletlerin Kurdistan’da katliamların yaşanması, demografinin değiştirilmesi, dillerin yasaklanması, asimilasyon politikasını geniş ölçüde uygulanmasında rolleri vardır. Sömürgeci devletlere meşrutiyet kazandırıp işlediği suçlara karşı bir tavır almıyorsan suça ortaksın demektir. Bugünden sonra Kürt halkına karşı işlenen suçlar da kendilerini affettirmek için Kürt sorununun çözümünde bir tutum içerisine durmalarını istiyoruz. Bu konferansta alınan kararlar daha gerçekçi daha kapsayıcı, ulusal nitelik kazanan Kürtleri temsil eden kararlardır.

Son olarak dört parçadaki Kürt parti, kurum ve şahsiyetlere bir an önce Kürt birliği kurulması çağrısını yapmak istiyorum. Böylesi tarihi bir süreçte herkesin üzerine düşen görevi yerine getirileceği inancıyla İkinci bir Lozan’ı boşa çıkarmanın yegane yolu Kürt birliğinde geçmektedir.

* * * 

Kürtler aldıkları kararı BM, AP ve AK’de tartışmalı

Lozan’daki tarihi konferansın önemine vurgu yapan siyasetçi Mehmet Emin Pencewini, “İki gün boyunca Lozan Antlaşması ve arkasındaki gerçek güçlerin amaçları tartışıldı” dedi. Bu toplantının kapsama alanına bakıldığında bunun Kurdistan tarihinde bir ilk olduğuna vurgu yapan Pençewini, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Konferans bildirgesi, dört parça Kurdistan’ı işgal eden devletlere verilmiş bir cevaptır. Bu kadar başarılı bir konferansta çıkan sonuç Kürt halkının geleceğini olumlu yönde etkiliyor. Bu konferansa katılan örgüt ve şahsiyetler aldıkları kararın uygulayıcısı ve takipçisi olmalıdır. Bu konferansta alınan kararlar Kürt sorununun uluslararası alanda tartışması için önayak olacaktır. Kürtler aldıkları bu kararı, diplomatik alanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’nde tartıştırarak Lozan’ı kabul etmeyeceklerini açıklamalılar.”

***

‘100 yıl önce Kürtlerin haberi dahi yoktu’

KCK Yürütme konseyi üyesi ve Konferansın Hazırlık Komitesi Üyesi Zübeyir Aydar ise Kurdistan’ın kalbi ve vicdanının gerçekleşen konferansta olduğunun altını çizdi. Aydar, şunları söyledi: “Bu konferans Kurdistan’ın dört parçasını içine alan bir konferanstır. Lozan’da 100 yıl önce Kurdistan’ın bölünmesine sebep olan, bugüne kadar bütün sorunların temelinde atılan o imzalar bu yıl Lozan’da reddedildi. 100 yıl önce Kürtlerin hiçbiri burada değildi. Bu anlaşmada haberleri bile yoktu. Kürtler adına hareket ettiğini belirten İsmet İnönü ve heyeti anlaşmada Kürtlerin adının geçmesini dahi kabul etmedi.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.