Rejime giden plan
Forum Haberleri —
- Çete gruplarının nasıl Suriye yönetiminin bir parçası yapılacağı formülleri üzerinde çalışılıyor. Söz konusu planı Esad yönetimine sunan Türk devleti. Durum bu kez Dera'nın Suriye yönetimine teslim edildiği dönemden çok farklı.
ALİ GÜNDEM
Türk devleti ile Şam hükümeti arasındaki yakınlaşma halen gündemde. Devlet başkanları görüşür mü, bu halen muamma.
Gözlemciler Rusya lideri Putin'in görüşmelerdeki rolüne dikkat çekmekle birlikte esas nedenin Ankara ve Şam hükümetlerinin ortak ekonomik ve siyasal sorunları olduğunun altını çiziyor.
Türk devleti bu görüşmelerde El Nusra başta olmak üzere çoğu El- Kaide türevi çete gruplarının Suriye hükümeti ile anlaşmalarını sağlayarak ilerleme kaydetme amacında. Bunun için Suriye hükümetine MİT üzerinden bir plan sunulduğu da belirtiliyor.
Türk devleti Dera'da olduğu gibi İdlib ve işgal altında tutuğu Efrîn çevresindeki çeteleri silahsızlandırmaksızın idari yönetimin Suriye hükümetine devredilmesinden yana. Devamında ise, çete gruplarının nasıl Suriye yönetiminin bir parçası yapılacağı formülleri üzerinde çalışılıyor. Söz konusu planı Esad yönetimine sunan Türk devleti, bir yandan da Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin varlığına son verilmesi için Şam hükümeti ile ortak saldırı planlarını masaya koyuyorlar. Rusya, Dera'daki durumu gözlemek ve iki devlet arasında ilerleme kaydetmek için geçtiğimiz günlerde bir heyetle Dera'da incelemeler yaptı. Ancak durum bu kez Dera'nın Suriye yönetimine teslim edildiği dönemden çok farklı.
İdlib’in Dera’dan farkı
En önemlisi Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê başta olmak üzere Türk devletinin işgali altındaki bölgelerdeki çete yapılanmaları ile İdlib'de El Nusra çatısı altında bir araya gelen cihatçı grupların varlığı. Bu grupların tamamı Dera'daki gruplardan ciddi anlamda farklılıklar barındırıyor. Dera'daki gruplar sadece dinci örgütlenmeleri içermiyordu. Birçok sol, demokrat ve liberal grup da bu bölgede silahlı güç oluşturmuştu.
Bunların Türkiye ile işbirliği nisbiydi ve yalnızca Esad yönetimine karşıtlıktan kaynaklanıyordu. Zaten Suriye yönetimi bu bölgelerde kontrolü tam olarak sağlayabilmiş değil. Türk devletinin kontrolü altındaki çeteler ile El Nusra ise, içinde çok sayıda yabancının da yer aldığı aşırılık yanlısı cihatçılardan oluşuyor. Raporlara göre El Nusra içinde en az 2 bin 500, Huras el Din içinde ise en az 400 yabancı bulunuyor. Türk devletinin kontrolündeki bölgelerde yabancı çete elemanı sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte 3 bin ile 5 bin arasında olduğu belirtiliyor. Bu durum, iki devletin bir anlaşması önündeki en büyük engel.
İşgale son verme şartı
Şam hükümeti tam da bu nedenlerle, anlaşma için Türk devletinin Suriye'deki tüm askerlerini geri çekmesini ve çetelere destek vermekten vazgeçmesini istiyor. Konuyla ilgili konuşan Şam hükümetinin Dışişleri Bakanı Faysal Miqdad, Türk devleti ile ilişkilerinin normale dönmesi için Erdoğan yönetiminin Suriye topraklarından tamamen çıkmasının şart olduğunu söyledi. İran Dışişleri Bakanı Hisên Emir Ebdullahiyan'la yaptığı görüşmede bu şartlarını açıklayan Faysal Miqdad, ilişkilerin devam edebilmesi için Türkiye'nin teröre verdiği desteğin son bulmasını da istedi. Faysal Miqdad İranlı mevkidaşıyla yaptığı görüşmede Türkiye'nin Suriye'den çekilmemesi halinde ilişkilerin sürmesinin imkansız olduğunu da sözlerine ekledi.
Moskova-Washington arasında git-gel
İki ülke arasındaki yakınlaşmada ortaya çıkan önemli bir sorun da ABD'nin bölgedeki rolüdür. Rusya, İran ve Türk devletinin Astana görüşmeleri üzerinden yakınlaşması, hiç kuşku yok, ABD'nin Kuzey-Doğu Suriye'deki varlığı için bir tehdit olarak değerlendiriliyor. Daha bu durumun ABD yönetiminde yarattığı tedirginlik ortadan kalkmamışken Rusya'nın Ankara ve Şam yönetimlerine kendi çıkarları doğrultusunda yeni adımlar attırması, ABD yönetiminin tedirginliğini artırmış durumda. ABD bu ilişkilere, Ankara'nın ABD ve NATO'dan uzaklaştırması hedefini de içermesi nedeniyle karşı çıkıyor.
Körüklenen Arap milliyetçiliği
Türk devletinin Şam yönetimi ile yakınlaşma girişimlerinin ABD'de rahatsızlık yaratması, Rusya ve İran devletlerini de hareketlendirmiş durumda. Söz konusu iki devlet, Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin zayıflaması ve bölgedeki ABD varlığının son bulması için Özerk Yönetim ile Arap aşiretleri arasında çatışma yaşanmasına dönük bazı provokatif adımlar atıyor. Özel savaş yöntemleri kullanılarak yürütülen çalışmalarda Arap milliyetçiliği kullanılıyor gibi görülse de esasen Türk devleti ile işbirliği içinde olan çetelerin varlığı kullanılıyor. Rusya ve İran ise bu gelişmeleri hem kendi lehlerine, hem de ABD'nin bölgedeki varlığını zayıflatacak bir etken olarak gördüklerinden destekliyor.
Türk devleti mi, bu planların içinde tek bir noktaya kilitlenmiş durumda. Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin kazanımlarını ortadan kaldırmak. Özü itibariyle Kürt düşmanlığına devam.