Savaştaki çekişmeler: Rusya, Almanya, ABD…
Aykan SEVER yazdı —
- Rusya'da yaşananların özeti: Oligarkların alenen gaspa dayalı kapitalizmi, Rusya'nın aleyhine uzayan savaştaki başarısızlıklar, yozlaşmış bir bürokrasi, çıkar çatışmaları, gelecek hayalinden yoksun, yolunu kaybetmiş bir toplum, bir dikta ve çok yönlü çürüme diye özetlenebilir.
3. Dünya Savaşı'nın Kuzey cephesinde geçtiğimiz hafta sonu "ilginç" gelişmeler yaşandı. Bir süredir ordu bünyesine dahil edilmeye çalışılan Wagner grubunun patronu Prigojin isyan etti. İş kapsamlı bir çatışma boyutuna varmadan karşılıklı geri adımlarla sonuçlandı. Putin, Wagner'in savaşçılarına orduyla sözleşme imzalama ya da patronları gibi Belarus'a gitme seçeneği sundu. Ancak olayın burada kalacağı söylenemez muhtemelen Putin Prigojin'i rahat bırakmayacağı gibi askeri bürokrasi içinde de operasyona yönelecektir.
Rusya'da yaşananların özeti: Oligarkların alenen gaspa dayalı kapitalizmi, Rusya'nın aleyhine uzayan savaştaki başarısızlıklar, yozlaşmış bir bürokrasi, çıkar çatışmaları, gelecek hayalinden yoksun, yolunu kaybetmiş bir toplum, bir dikta ve çok yönlü çürüme diye özetlenebilir. Bu süreçte Putin yönetimi kendi ordusuna hakim olamadığı görüntüsüyle özellikle uluslararası planda yıprandı. Bunun ister istemez Rusya'nın nüfuz alanındaki coğrafyalarda Rusya aleyhine yansımaları olacaktır.
Şimdi 3. Dünya Savaşı'nın seyrini etkileyebilecek diğer gelişmeleri kısaca aktarmaya çalışayım. Geçtiğimiz hafta "Astana görüşmelerinin ömrü doldu" diyen Kazakistan yönetimi, Azerbaycan ve TC üzerinden Avrupa'ya ihraç edilecek petrolün miktarını artırmak için yeni bir anlaşma imzaladı. Kazakistan'ın Novorossiysk'teki Rus petrol terminaline olan bağımlılığını azaltmaya çalıştığı yorumları yapılıyor. Böylelikle Kazakistan, Rusya aracılığıyla yürüttüğü işleri seyreltecek ve Rusya'ya enerji alanında alternatif olmayı önüne koyup Putin'in gölgesinden çıkmaya çalışıyor.
Geçen hafta Almanya ise, "ülke tarihinde şimdiye kadar var olan en büyük doğrudan yabancı yatırımlardan" biri diye övdüğü Amerikan şirketi İntel'le yapılan 30 milyar dolarlık çip fabrikasıyla ilgili anlaşmayı açıkladı. Bu yatırım Almanya'nın Çin'e bu alandaki bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Bu hedef gerçekleşir mi, Almanya Çin'e bağımlılıktan kurtulayım derken ABD'nin hepten kölesine mi dönüşür göreceğiz. Nitekim Scholz yönetimi bir süredir ayak sürüdüğü Litvanya'ya kalıcı asker kaydırma işine yakın zamanda razı oldu ve 4 bin asker konuşlandırma kararı aldı.
Bir diğer önemli gelişme ise Hindistan Başbakanı Modi'nin ABD ziyaretiydi. Neo-faşist Modi İnsan hakları kuruluşlarınca tepkiyle karşılansa, protesto gösterileri düzenlese de Biden yönetiminde buna aldıracak ne etik vardı vardı ne de zihniyet. Modi'nin ırkçılığı ve ülkede Müslümanlara dönük şiddeti teşviki açıkça Amerikan kurumları tarafından belgelense de bunun bir önemi yoktu. Zira Biden hükümetinin acelesi vardı, 3. Dünya Savaşı'nda Hindistan'ı Çin'e karşı yanına çekmek, Rusya'nın yerine silah satmak istiyordu. Çip üretiminde Hindistan’ın Çin’e bağımlılığı azaltabilecek bir alternatif olduğu fikri gözlerini kamaştırmıştı. ABD amacına belli ölçülerde ulaştı. Daha Modi'nin ziyareti başlamadan rüşvet babında ABD’den Hindistan’a 3 milyar dolara 31 adet İHA satışı yapılacağı açıklandı. Sonra teknoloji, uzay, savunma ve enerji alanlarında anlaşmalar yapıldı. Hindistan yönetimi özerk pozisyonunu korusa da bu ziyaret sonrası biraz daha Amerika'ya yakınlaştığından söz etmek mümkün. Hint yönetimi bunun açık işaretini Modi'nin ABD dönüşünde Çin'e karşı pozisyon alan Vietnam'a bir savaş gemisi vereceğini açıklamasıyla gösterdi.
ABD son dönemlerde Orta Doğu'da irtifa kaybetse de özellikle Ukrayna savaşını alabildiğine uzatarak dolaylı da olsa Çin'e karşı da yoğunlaşmayı artırıyor. Savaşın daha fazla yayılma olasılığı her gün artıyor.
Savaşa son vermek ise ancak bir 3. Yol inşa etmekle, başka bir dünya yaratmakla mümkün...