Savaşın tuzakları

Aykan SEVER yazdı —

  • Şu anki verilere göre İran'a karşı savaş açılması olasılığı yüksek. Netanyahu'nun gerilimi tırmandırarak Trump lehine seçim sonuçlarına etkide bulunmak istediği ise görünür bir gerçek.
  • İran ve "Direniş Ekseni" unsurları da İsrail'e dönük tehdit dozunu çoğaltıyor. Hizbullah  füze saldırılarını yoğunlaştırdı. Ancak özellikle İran yönetiminin doğrudan dahil olacağı bir savaşı kabullenmesi halen düşük bir olasılık.

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD ziyaretinden aldığı destek ve cesaretle 3. Dünya Savaşı'nın Orta Doğu cephesinde harbi büyütmek için "yeni" taktik adımlar atmaya başladı. İsrail devleti "Direniş Ekseni" unsurlarına Lübnan, Suriye, ve Irak'ta yapılan saldırılara ilaveten İran'da Hamas lideri Haniye'ye karşı suikast düzenledi. Aslında saldırı kampanyası politikasında öldürülenlerin sembolize ettikleri dışında bir yenilik yok ancak Netanyahu yönetiminin artık her tür riski göze alarak el artırması söz konusu. İsrail'deki neo-faşist koalisyondan savaşı tırmandıracak yeni provokatif adımların gelmesi ise kaçınılmaz gözüküyor. Masaya sürdükleri ise sadece kendi siyasal gelecekleri değil, İsrail'in varlığı ve yokluğuna dönüşmeye başladı. 

Netanyahu yönetimindeki koalisyonun 2022'de iktidara gelmesinden bu yana devam eden soykırımcı-saldırgan politikalarla Doğu'yu hedefledikleri sürece yavaş yavaş taşıdıkları görülüyor. Bundan kasıt ABD'nin doğrudan dahil olduğu İran'a karşı bir savaş açılarak İsrail'in Filistin, Lübnan ve Suriye'nin güneyini işgal etmesi, ayrıca Tahran'da yönetim değişikliğinin de bu süreçte kotarılması. Elbette İsrail'in olanları bütünüyle kendi kontrolünde tuttuğu, belli bir başarıya ulaştırdığı söylenemez. Ancak özellikle Haniye suikastiyle İran yönetimini taraftarları gözünde epeyce yıprattığı açık. Aynı zamanda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin sessizliğini sağlaması da "başarı" sayılmalı.

Netanyahu açısından belirleyici önemde olan bir diğer süreç ise, ABD seçimleri çerçevesinde işliyor. Amerika'da kimin yönetime geleceği Biden iktidarının şimdiye kadar İsrail'i desteklemekte yüksünmemesine rağmen önemli zira Trump'ın başkanlığında pekala Ukrayna cephesi kapanabilir, ancak şu anki verilere göre İran'a karşı savaş açılması olasılığı yüksek. Netanyahu'nun gerilimi tırmandırarak Trump lehine seçim sonuçlarına etkide bulunmak istediği ise görünür bir gerçek. Son günlerde ABD yine Ortadoğu'ya İsrail'i korumak için silah ve asker sevkiyatını artırdı.

İran ve "Direniş Ekseni" unsurları da İsrail'e dönük tehdit dozunu çoğaltıyor. Hizbullah Lübnan'dan son dönem füze saldırılarını yoğunlaştırdı. Ancak özellikle İran yönetiminin doğrudan dahil olacağı bir savaşı kabullenmesi halen düşük bir olasılık. İran her ne kadar Rusya ve Çin'in desteğinden yoksun olmasa da mevcut zayıf ekonomik ve sosyal yapısıyla büyük çaplı bir savaşı kaldırabilir mi, belirsiz. Özellikle iktidar elitlerinin pozisyonlarını kaybetmesi ve tasfiyesi bu zeminde çok daha kolay hale gelebilir. O yüzden temkinli olacaklardır. Ayrıca savaşın büyümesi halinde İsrail'in nükleer bombalar dahil çok daha yıkıcı silahlara başvurması mümkün.

Post-modern karakterli yeniden paylaşım savaşının aklı hepimize kendisine teslim olmamızı buyuruyor. (Nitekim Türkiye'deki rejim tam bir ihanet içinde olduğu Filistin meselesini de kullanarak ülkenin faşistleştirilmesi sürecini son dönem hızlandırdı. Hizbulkontra unsurlarının Kuzey Kurdistan'daki faaliyetleri de bu kapsamdadır.) Ütopya yoksunu zihniyetler de savaşın tarafı olarak bu emri yerine getiriyor. Zira mantıkları çoğu zaman egemen sınıflar/devletlerle halkları karıştırıyor. Halkların kendini savunması meşrudur. Fakat mevcut kapitalizmin şiddet-iktidar aracının sergilediği pratiklerin kabullenilebilir bir yanı yoktur.  ABD-TC-İran-Rusya gibi devletlerin ve onlara egemen olan kesimlerin milyonlarca insanın kanlı ceset gübrelikleri üzerinden göveren zihniyetiyle Netanyahu'nun aklı çakışıyor. Yalandan da olsa hepsi kutsal kitaplara başvuruyor ve yaptıkları zulmü aklayacak karşılıklarını o "uhrevi" metinlerde buluyorlar. Neticede bu çatışmadan, ölüme ait zihniyetlerden "başka bir dünya" çıkmaz ve öyle bir vaatleri de yok!

Dünyada yaşananlarla ilgili çözüm yani eşitlik, özgürlük ve bir arada yaşam odaklı düşünmediğimiz sürece şu ya da bu bu şovenist anlayışın tutsağı haline gelip başkalarını ortadan kaldırmayı düstur saymak çok kolay bir şey. Bunun örneklerini her gün her yerde görüyoruz. Bugün savaş goygoyculuğu yapanların başkalarını köleleştirmek ve elbette kendi hegemonyalarını tesisten başka bir dertleri yok. Ortadoğu'daki devletlerin Orta Çağ hanedanlığından farkı nedir? Egemen politikacıların herkes için "mutlu" herhangi bir gelecek projeleri var mı?

Savaşa karşı dünya çapında BARIŞ CEPHESİ örmek ve bunu yeni bir dünya yaratma mücadelesiyle bütünleştirmek bir "gelecek" olsun isteyenlerin öncelikli ödevi olmayı sürdürüyor…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.