Şehit Yado!
Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —
- Şeyh Sait döneminde bölgede adı yiğitlikle anılan isimlerden biri de Yadin, namı diğer Yado’dur. Onun adını alıp aynı topraklarda büyüyen, Palu’nun Xeylan köyünden Deza Yadin de Kurdistan dağlarında şehitler kervanına katıldı…
Tarihsiz yaşam köksüz ağaca benzer!
Her toplumun bir tarihi olduğu gibi coğrafyaların, bölgelerin, aile ve fertlerinin de isimleri, anıları, tarihleri vardır ve hepsi birbirine bağlıdır.
Şeyh Sait döneminde bölgede adı yiğitlikle anılan isimlerden biri de Yadin, namı diğer Yado’dur ve onun adını alıp aynı topraklarda büyüyen, Palu’nun Xeylan köyünden Deza Yadin de Kurdistan dağlarında şehitler kervanına katıldı…
“Bin yıllık kardeşlik” denilen olayı bozan ne varsa hepsinin fitili Yadin’in büyüdüğü bölgede ateşlenmişti.
Oranın tarihini ve özellikle de soykırımın hangi köyleri kırıp geçirdiğini iyi bilirdi. Onun bir milis olarak karış karış gezdiği yerleri tanıtmamız bize bıraktığı bir vasiyetti:
Bingöl’ün Genç ilçesinden Murat nehri kıyısı boyunca Kelaxsi, Suveren gibi köyler vardır. Ardından Koyê Spi’nin hemen karşısında, yurtseverliğin sembolü Ziver köyüne gelinir. Kelaxsi ve Ziver köylerinin arası devlet resmiyetiyle Elazığ-Bingöl sınırı sayılmış ama halkta böyle bir algı yoktur. Yadin’in köyü aynı vadiden biraz daha içeridedir.
Vadi içinde sırasıyla Xeylan ve hemen karşısında Hatyek, onun ardından Xeydmem köyleri dizilidir. Oradan evlerin olmadığı Mazrê’ye geçilir, ki armudu ve cevizi bol bir yerdir. Orayı geçince de Siver yaylası ve meşhur soğuk pınar kaynağı olan Çımê Tahir’e ulaşılır. Yolu yoktur; her yer patikadır, her yer dağdır, her yer yayladır. Her yer Yado kokar, her yerde Yado’nun ayak izleri vardır.
Xeydmem’in yaylası Kulaberz’dir ve çeşmesine Ramazan’ın Çeşmesi anlamında kısaca “Yeni Rem” denilir. Siver ile Vare Mergon arasında bir yerdir. Pınardan sonra, tepenin üstünde Gerendal gölü, tepenin arkasında ise Bingöl’e bağlı Şaban köyü vardır.
Buralar gerillanın üstlenme yeri değildir. Sadece Amed-Dersim arasında geçiş alanı olduğu halde Yadin ilk kez gerillayı burada tanımıştır.
Murad kıyısının en güzel köylerinden olan Ekrek köyü, Koyê Spi yamacından Palu’ya doğru giderken solda kalır, sağda ise Ardurek vardır. Ekrek’in üst tarafına çıkılınca Sêraçur köyüne varılır. Daha yukarı tarafları ise Ayı Ormanları’dır.
Yadin hem kendi köylerinin üst tarafındaki Haydaran yaylasının hem de diğer yaylaların tüm bengi sularını içmiş, bu toprakları alın teriyle yoğurmuş, çocukken çobanlık yaptığından her yeri iyice tanımıştır. Bir gün oraya dönüp çok iyi tanıdığı o dağlarda, özellikle Koyê Spi’de gerillacılık yapmak istiyordu.
Onun anısına her bir dağından, köyünden ve yaylasından bahsederken Yadin’in nasıl da buralara benzediğini görüyoruz: Ko Spi ve Murad kıyısındaki tüm köyler ve insanları güzeldir. Bu köylerden hep iyi insanlar çıktığı halde maalesef bazı kötülerin adı da duyuldu. Bunlar yöre insanına terstir, ihaneti yüreğine sindirecek kimse yoktur. Ölümler, işkenceler, hapishaneler ile tanışmayan aile bulunmaz.
O köylerde herkes kabile adlarıyla tanınır. Genellikle sonları “on” ile biter: Sison, İbon, Fakon, Gasmon, Dılon, Seydon, Şıvlon, Êhmedon, Êrbon, Abason, Haydon, Wısfon, Mêlkon gibi… Yadin bu kabilelerin hepsini tanırdı. Şimdi hepsi üzüntü içindedir ama gururludurlar, başları diktir…
Çevredeki tüm köyler Zaza’dır. Ziver’in karşısındaki tepenin ardında Zoğpa köyü, onun ardında Tonst ve sonra da Pul köyü vardır. Mücadeleyle birlikte köyler şehitlerin adıyla anılmıştır. Pul’dan sonra gelen ve büyük bir köy olan Pakonî, Şehid Egid’in köyüdür. Kelaxsi Sıddık Bilgin’in, Ziver Gurbetelli Ersöz’ün, Doktor Orhan’ın köyüdür. Xeylan ise bundan sonra Yadin’in köyü olarak anılacaktır.
Murad suyu can vermiştir tüm bu köylerin özüne…
Şeyh Sait döneminde katliam görmüşler, köyleri yakılmış, acılar yaşamışlar; din unsuru ulusallık kadar önemli görülmüş, hatta yer yer öne çıkmıştır.
Ermeni soykırımı sırasında, Murat nehri boyunca gezen çeteler tarafından birçok Ermeni’nin katledildiği söyleniyordu. Fakat bu köylerden bu kanlı işe karışan olmamış. Tam tersine elden geldiğince onları korumuşlar. Buralardaki din anlayışında başka inançlara ve halklara düşmanlık olmamıştır.
Toplumsal karakterine bakınca tüm bölge insanlarında olduğu gibi Yadin ya da gerilladaki adıyla Rızgar yoldaşta da çok belirgin olan mert, emekçi, paylaşımcı, koruyucu, yardımsever özellikler öne çıkmaktadır.
Bölgede yüzyılların kültürel-dinsel etkileriyle aşırı dogmatik, şekilci, kaderci, zıtlaşmaya müsait, dar-yerel, bölgeci, aileci bir tipoloji şekillenmiştir. Sert coğrafyanın etkileri yanında ortada ezilmişlik de olunca inatçı, tepkici, gözü kara, isyancı bir yan gelişmiştir. Rızgar yoldaş, insani ve toplumsal gelişime ket vuran tüm özellikleri partileşme mücadelesiyle aşmayı bilmiştir.
Yöre insanında dürüstlüğe, saflığa, dostluğa çok önem veren, toprağına bağlı, dıştan sert görünen ama içten duygusal, sıcakkanlı, esprili, çabuk inanan, çabuk bağlanan, girişken, çalışkan ve cesur bir karakter vardır.
Eskiden Ermeni komşular bu bölgenin insanlarını “Yürek Sahibi!”, yani “düşmanlarıyla yüzleşmekten korkmayanlar” diye tarif etmiştir. Gerilla Rızgar, coğrafyası ve toplumuyla burada sayılan tüm güzel özellikleri almıştı. Cesareti ve emekçiliği kadar kadın gerçeğine gösterdiği duyarlı, içtenlikli, sade ve samimi yaklaşımıyla tanınmıştı.
Anadilini ısrarla koruyanlardandı. Bu onun için çok önemliydi çünkü büyüdüğü bu bölge, Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunda asimilasyon için özel hedef seçildiği gibi günümüzde de oyunlar bitmek bilmiyor: Zazalığı Kürtlükten ayırmak gibi!
Televizyon gelmeden önce, benzer her köydeki toplumsal yaşantı gibi çok sıcak bir ortam vardı. Sonra toplumsal bağlar biraz zayıfladı. Şehir ve Avrupa yolları açılmıştı. Yine de herkes köyüne bağlıydı, birbirini arar sorardı. Bir Zazaca şarkı dinlemek bile onları birbirine bağlardı.
Zazaca orijinal şarkıları vardır yörenin. Ulusal karakteri olan Rızgar yoldaş hem devrimci şarkıları hem de yöresel şarkıları dinlemeyi ve özel günlerde söylemeyi severdi.
Uzun boyu, iri yapısı, güneş vurduğunda sarıya çalan saçlarıyla; sakin ve güven veren duruşuyla tek başına bir ordu gibiydi. Halkla ve dağlarla bütünleşmişti. KDP’nin verdiği istihbarat olmasa kolay ulaşılamaz, vurulamazdı.
Lakin ne olursa olsun düşmanları sevinemez çünkü; Yadin’ler ölmez, devrimler bitmez!
Ölümsüzler kervanına katılan yürek yoldaşlarımız, emek ve kahramanlık abidelerimiz Rızgar, Harun, Tekoşin, Rozerin, Sincar, Şevger ve tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, ailelerine ve tüm halkımıza başsağlığı diliyor, anılarını her daim yaşatma sözünü veriyoruz.