Kamber Ateş nasılsın?

Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —

  • “Kamber Ateş nasılsın?” diyen ananın duygusu şimdi tüm halkımıza ve ilerici insanlığa yaşatılıyor. Fakat o duygunun tarihin en görkemli direnişlerine yol açtığını unutmuş görünüyorlar! Üstelik Önder Apo çoktan herkese nasıl olduğunu savunmalarıyla gösterdi.

Gerilla şiirlerinin rengi en çok mavidir. Bunlardan birinde “içimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy var. Kalbimin en doğusunda… Ülkemin gamzelerinde kuşlar su içemez olmuş” deniliyor.

Özgürlük olmadan ne doyasıya gülmek mümkün olabiliyor ne de gamzelerin güzelliğine benzer güzellikler yeterince açığa çıkabiliyor. Özgürlük olmadan birbirimizin gözlerine bile bakamayız. Özgürlük olmadan “nasılsın?” sorusuna nasıl cevap verebiliriz ki? Önder Apo, kendisinin sağlığı sorulduğunda her seferinde önemli olan halkımızın sağlığıdır diyordu…

Heval Muzaffer Ayata zindan direniş tarihini anlattığı kitabında Kamber Ateş olayından bahseder: Türkçe bilmeyen Kürt ana Mamak zindanındaki oğlunu görmeye gider. Başında jandarma beklemektedir. Türkçe sadece “Nasılsın?” demeyi ezberlemiştir. Her seferinde oğlunun karşısına geçip “Kamber Ateş nasılsın?” diye sorar. Görüş süresi tamamlanana dek bu cümleyi -her seferinde bakışlarına ayrı bir anlam yükleyerek- tekrarlayıp durur. Nasıl bir ıstıraptır bu ancak yaşayan bilir.

Kürtçe konuşmak, ziyaretin bitirilmesiyle ve dayakla sonuçlanır. Bu nedenle ana oğluna bakıp yaşlı gözlerle sadece “Kamber Ateş nasılsın?” deyip durur…

Olay Mamak zindanında yaşanmış, Amed’de daha katmerlisine tanık olunmuş. O günden bugüne devlete hâkim olan ırkçı-faşist zihniyet değişmemiş olsa da mücadele sayesinde Kürt varlığını dil ucuyla da olsa kabul etmek zorunda kalmışlar ama sadece bireysel düzeyde; yani, “Kürt var ama Kürt toplumu yok!” Bu nedenle Kürt halkını ve haklarını herhangi bir yasada anmak yine mümkün olmamıştır.

Kürt ve Kürt dili halen suçludur, teröristtir, yok edilmelidir! "Eskiden öldürüyorduk şimdi tutukluyoruz" diyen aptallar da kendilerini inandırdıkları yalanın farkına varmışlardır herhalde: Eskiden köyleri yakıyorlardı şimdi şehirleri! Eskiden bu kadar çok kadın ve çocuk katledilmiyordu. AKP bu konuda da rekor kırdı. Daha nice rekor katliamlara imza attı.

Halen Kürt olarak kabul ettikleri sadece KDP gibi uşaklıkta sınır tanımayan kesimlerdir; Kürtçe ise sadece TRT Şeş ortamında serbesttir. Bir de telsiz ve radyo kanallarında “teslim ol!” çağrıları Kürtçe yapılıyor. Bunun dışında Kürt’e, Kürtçeye ve Kürt isimlerine tahammül yoktur.

Kürt’ün kültürünü, tarihini, şarkılarını çal-hırsızla, istediğin gibi kullan ama kendisine tahammül etme! Bu kadar iğrenç bir ırkçılık Hitler’de bile yoktu.

Güneş kadar reddedilemez gerçeklikler ortadayken ırkçılıkla zehirlenmiş ve açlıkla terbiye edilmiş zihniyetler halen Kürt’e saldırıyor. Öldürmeyi kolay sanırken, gerillanın kartal gibi hâkim olduğu dağlarda ölmeye gönderildiklerini anlayana dek iş işten geçiyor. Cesetleri uçurumlardan atılıyor, yakılıyor, yok ediliyor ya da onda bir oranla da olsa bir mezar tahsis edilenler, propaganda aracı olarak açıklanıyor.

Her şey kanlı saltanatlarını sürdürmek içindir!

Kürtçe gülmek, Kürtçe ağlamak bile yasaklanmışken, anaların çektiği zılgıt-tilili, yöresel elbiseleri, yemekleri, Kürtlük adına hemen her şey “barbarlık” ve “terörizm” olarak yaftalanıp imhasına karar verilmişken ve betonlara gömülen Kürdistan hayalinin bir daha canlanmaması için soykırımın her türlüsü devreye konulmuşken Önder Apo ortaya çıktı ve Kürt’ün direniş ve diriliş tarihini yazdı.

Kürt’ü yok etmek isteyenler Türk ırkçılığını kullanıyorlardı. Sonuç alamayınca uluslararası komployu gerçekleştirdiler.

Kürt analarını “Kamber Ateş nasılsın?” bile diyemeyecek hale getirmek için İmralı işkence sistemini geliştirdiler.

Komploya karşı Önder Apo’nun duruşu onları daha büyük bir korkuya yöneltti.

Önder Apo: “Benim yaşam tarzım onları korkuttu” dedi. Mutlak tecridi de bunun için geliştirdiler.

Bu yaşam ve düşünüş tarzı her şeyden önce kapitalizmin binlerce yılda inşa ettiği yalanları yerle bir etti.

Bu yüzden 12 Eylül darbesini aşan bir karar verdiler: Hiç kimse Önder Apo’ya “nasılsın?” bile diyememeliydi!

“Kamber Ateş nasılsın?” diyen ananın duygusu şimdi tüm halkımıza ve ilerici insanlığa yaşatılıyor. Fakat o duygunun tarihin en görkemli direnişlerine yol açtığını unutmuş görünüyorlar!

Üstelik Önder Apo çoktan herkese nasıl olduğunu savunmalarıyla gösterdi.

Şimdi herkes Önder Apo’nun fiziki olarak nasıl olduğunu merak ettiği gibi bir an önce özgürlüğüne kavuşması için çalışıyor, mücadele ediyor.

“Kamber Ateş nasılsın?” diyen ananın duygusuyla başaracağız!

Üstelik o sadece oğlu için bu duyguyu yaşamıştı. Bir halkın ve insanlığın Önderi söz konusuyken gerisini Türk devleti düşünsün!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.