İhanetle özgürlük çizgisini karıştıranlara
Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —
- Hapishanelere atılan 70-80 yaşındaki analarımızın ahı en çok ihanetle özgürlük çizgisini bir etmeye kalkanların üzerlerindedir. İhaneti ihanet olarak görmemek, iki çizgiyi karıştırmak, normalleştirmek de bir nevi ihanettir!
- KDP gırtlağına dek ihanete batmış ama onunla birlikte olmayı normal görenler var. Demek ki bizde de sorun var, yetersiz yaklaşım var. Oysa bunlarla beraber KDP’ye göz kırpanları, onların elini sıkanları, selam verenleri uyarmak, daha da ısrar ederlerse ihanetçi olarak yargılamak gerekiyor.
- Bilinmelidir ki bu dünyada tek başımıza da kalsak onurumuzdan taviz veremeyiz, ihanetten vazgeçmeyene dek KDP’yi ilişki kurulacak bir Kürt gücü olarak görmeyiz. Soykırım gücüyle bir olup halkımızı yok etmeye çalışan bir güçle herhangi bir ilişki meşru görülemez.
“O da Kürt bu da Kürt, fark etmez” diyerek KDP ihanetine göz yumanlar, Ulusal birlik veya başka bahaneler adına ihaneti görmezden gelenler diyorlar ki: "Sanatçılar ve aydınlar KDP televizyonlarına çıkabilir, onların kültür-sanat adı altında yürüttükleri özel savaş kanallarına konuk olabilir, muhabirlerine röportaj verebilir, festivallerine katılabilir, her platformlarında bulunabilir…"
İhaneti normalleştirmekte ihanettir
Bize de bunları normal görün diye telkinde bulunuyorlar. Böyle yapılırsa insanlık onurundan geriye bir şey kalır mı? Hatta varlığımızdan geriye ne kalır diye düşünmüyorlar.
O halde çok açık belirtelim ve bu çevreler de net olarak bilmeliler ki KDP ile yan yana olan herkesin gerillanın akan her damla kanında payı vardır.
Hapishanelere atılan 70-80 yaşındaki analarımızın ahı en çok ihanetle özgürlük çizgisini bir etmeye kalkanların üzerlerindedir.
İhaneti ihanet olarak görmemek, iki çizgiyi karıştırmak, normalleştirmek de bir nevi ihanettir!
Bu çevreler yine şöyle bir bahane ileri sürüyorlar: “Ama KDP bize bir şey demiyor, dayatmada bulunmuyor…” Diyelim ki öyledir, sana bir şey demiyor ama bana, bize diyor; bu nedenle sen ne biçim dostsun diye sorgulama hakkımız doğmaz mı?
Yollarımızı kesen, bize pusu atan, arkadaşlarımızı gruplar halinde imha eden, kimyasal silahlardan korunmak için temin etmeye çalıştığımız gaz maskelerine bile el koyan, ormanlarımızı kesip faşist şirketlere satan, faşist Türk ordusuna kalkan olan ve operasyonlarda onlara öncülük yapan, Rojava’da Türk sömürgeciliği karşısında tümüyle iradesiz halde Türk MİT’inin emirleriyle hareket eden ama özgürlük güçlerine her fırsatta kafa tutmayı marifet sayan KDP değil midir?
AKP’yi KDP ayakta tutuyor
KDP’nin başındaki ihanet güruhu karşısında halen utangaç duruşlar sergileyenler, onlarla aynı masalarda oturma edepsizliğini gösterenler tarihin kendilerini yargılamayacağını mı düşünüyorlar?
Bu tür durumlar yüzünden bilinçsiz yurtsever kesimleri hedef yapmayalım. Evet, asıl olarak KDP’nin yaptıklarını göz önüne serelim ama bunlarla ilişkiyi normal göstermeye kalkanlara da sessiz kalmamız beklenmemelidir.
"Çarşıları PKK yaktı" diye yaygara koparırken bu yalana ve provokasyona karşı KDP’yi kınamayanlar, tüm Kurdistan’da buna rağmen tavır almayanlar, bugünlerde Kurdistan’a yeni işgal seferlerinin düzenlenmesinden de sorumludurlar. Gerillaya karşı savaşmak adı altında Başûr’e Kurdistan’a, Hewler Kalesi’ne işgal bayrağı diken KDP değil midir?
KDP’nin tüm noktalarında Türk askerleri var, yarın gerilla vurduğunda peşmerge vurulmuş diye yine yalan söyleyecekler.
AKP bitmiş tükenmiş ama KDP onu ayakta tutmaya çalışıyor.
KDP gırtlağına dek ihanete batmış ama onunla birlikte olmayı normal görenler var. Demek ki bizde de sorun var, yetersiz yaklaşım var. Oysa bunlarla beraber KDP’ye göz kırpanları, onların elini sıkanları, selam verenleri uyarmak, daha da ısrar ederlerse ihanetçi olarak yargılamak gerekiyor.
KDP’yi ilişki kurulacak Kürt gücü değildir
Bilinmelidir ki bu dünyada tek başımıza da kalsak onurumuzdan taviz veremeyiz, ihanetten vazgeçmeyene dek KDP’yi ilişki kurulacak bir Kürt gücü olarak görmeyiz. Şu an Türk sömürgeciliğiyle beraber gerillaya ve Kürt halkına karşı savaş halindedirler. Tavırları yumuşatmaya çalışanlar nasıl bir gaflet yaşadıklarını görmelidirler. KDP ihanetten vazgeçsin, Türk sömürgeciliğine ve onun faşist ordusuna sunduğu desteği sonlandırsın ondan sonra KDP ile kim ne yapmak isterse yapsın ama soykırım gücüyle bir olup halkımızı yok etmeye çalışan bir güçle herhangi bir ilişki meşru görülemez.
KDP’nin doğrudan katlettiği şehit Serhatları, şehit Wargeşleri, şehit Tolhıldanları unuturuz sanmasınlar. Yoldaşlarımızı şehit edenlerle aynı sofraya oturanları da hoş göreceğimiz yanılgısına kimse kapılmasın.
Bu savaşın yakıcılığını bir yana bırakıp kendine pembe bir dünya kuranlar bu sahte hayalden uyanmalıdır. Şimdi Kayseri’den Efrîn’e dek her yerde AKP rezaleti gün yüzüne çıkıyor. Erdoğan bir çocuğa tecavüz edildiği için etrafı yakmaya gerek yok diyor. Bu kadar alçalmış, bu kadar insanlıktan çıkmış olanların sarayını yakmak gerekirken tecavüz saldırılarına sessiz kalıp KDP ile yan yana oturanlara bir cevabımız olmayacak mı?
İhanet karşısında savaş kanunları işler
TRT Altı’ya gidenler rezil oldular, insan içine çıkamaz hale geldiler, siz de öyle olursunuz! Dahası vardır. Savaş sırasındaki ihanet karşısında savaş kanunları işler.
Nasıl bir tavrımız olması gerektiğini Ortaçağ Rusya’sından bir örnekle anlatalım:
Rusya’da ihanet eden aşiret reisi, prens veya bey öldürülür ve sonra da topraklarına, malına mülküne el koyarlardı. Kendi aralarında bu anlaşmayı sağlamışlardı. Bu nedenle Rusya toprakları kolay işgal edilemez, girmeye kalkan olursa birlik olup üzerlerine yürürlerdi. Kanun böyleydi.
Bugün Kurdistan’da geçerli olan kanun da aynı şekilde olmalıdır ki ellerindeki mal-müllk de halkındır zaten, emekle elde ettikleri tek kuruş yok. İhanetle elde edilmiş kanlı ekmeği yemeye devam edenlerle onlara ortak olanlara ders olsun Rus Kanunu. Ve bilinmelidir ki Kürt yurtseverliği Rus yurtseverliğinden geri değildir, tarih bunu çok kez kanıtladı, yine öyle olacaktır. Çünkü uyanan özgürlük ruhunu hiçbir şey engelleyemez.