İlk anılar ve son 10 yılda değişenler
Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —
- Zana, 10 yıl önce ayakkabı boyacılığı yapan bir çocukken şimdi 21 yaşında bir gerilladır. Rojin, 10 yıl önce büyüyünce kuaför olmayı hayal ediyordu gerilla olduğunda dünyada bulunmayan bir güzellik uzmanı haline geldiğini anladı.
Hayatımızdaki ilk siyasi olay nedir? “Adını değiştir senin hikayendir” sözü bir halkı aşıp küresel hal almaya başlamış olsa da soruyu yine de halkımızla başlatabiliriz.
En eski siyasi olayımız nedir? Bir miting, bir taş atma, bir kelime, bir tutuklanma, bir tokat…
Türk okullarına giden Kürtlerin çoğu Kürtçe konuştuğu için tokat yemiştir. Bu nedenle okulu bırakıp gerilla olanlar az değil.
Yakını dağlara çıkan, vurulan, köylerde-şehirlerde kaybedilen, ilk kez hapishaneye girenler; bir yolculukta, bir sokakta ilk hakaretle karşılaşanlar, ilk kez devletle tanışanlar…
İlk anılara bağlı olarak direniyorlar. Direniş sayesinde çok şey değişti elbette. Bunlardan biri de Kürtçe konuşmak-yazmaktır. Sadece son 10 yılda dil konusunda büyük bir değişim yaşandı gerilla saflarında.
Eskiden dağlarda Türkçe okullar da vardı ve yoldaşların çabasıyla buna gerek kalmadı. Artık tüm okullarda, akademilerde eğitim Kürtçedir.
Bunun bir sebebi de son 10 yıldır Bakur ve Türkiye’den katılanların artık Kürtçe biliyor olmalarıdır. Bu da toplumdaki değişimin çok önemli bir göstergesidir.
10 yıl içinde savaş tarzında yaşanan değişim ise Merkez Karargâh Komutanlığımızın yeni bir doktrin geliştirmesine yol açtı. Üstelik sadece bir defa tanımlanıp tamamlanan değil sürekli yeni gelişmelere göre kendisini yenilemeyi esas alan profesyonel gerillacılık ortaya çıktı.
10 yıl, ufkumuz ve bilincimizde derinleşmeye yol açtı.
10 yılın toplumda yarattığı değişimler 8 Martlarda, Newrozlarda görülüyor. Ayrıca, halkımız seçimlerin sonuçlarına bakmadan seçimleri de direnişe çevirmeye alıştı. Sadece bu da değil, radikal demokrasiden aşağısını kabul etmiyor. Eşbaşkanlık sistemini tartıştırıp boşa çıkarmak isteyenlere sert tavır alıyor. Caddeyi-sokağı kirletenleri anında uyarıyor. 10 yıl önce belediyede bir iş bulmak, bir ihale almak için çabalayanlar şimdi bu tutumları şiddetle kınıyor, ayıplıyor.
Kayyum sistemi AKP-MHP’yi daha fazla çürütürken halkımızı daha fazla uyanık olmaya yöneltti; daha fazlasını istemeye, yani azla yetinmeyip ülke özgürlüğüne kilitlenmeyi sağladı.
Zana, 10 yıl önce ayakkabı boyacılığı yapan bir çocukken şimdi 21 yaşında bir gerilladır. İlk siyasi olayı Sur’daki evlerinin yıkılmasıdır.
Rojin, 10 yıl önce büyüyünce kuaför olmayı hayal ediyordu gerilla olduğunda dünyada bulunmayan bir güzellik uzmanı haline geldiğini anladı. İlk siyasi olayı köylerine baskın yapan DAİŞ’in etrafa ölüm yağdırmasıydı.
Sizin olayınız nedir?
Amed’de bir semt pazarında, yaşlı bir amca Türkçe konuşan herkesi uyarıyor.
-Karpuz kaç lira?
-Zebeşe, zebeş!
Anlamlı bir tavırdır. O tezgâh kendisinin değildir ama evi orada olduğundan her hafta bu pazarda bir köşede oturup gelen geçeni Kürtçe konuşması için teşvik ediyor!
Devrimci halk savaşında herkese düşen bir iş vardır sözünü hatırlatıyor insana.
Kendi diliyle konuşup her dilden insanı çekiyor yanına. Halkımız bu on yılda diğer halklarla birlikte mücadele etmeyi öğrendi. Artık eskiye dönülmesi mümkün değildir. On yıl değil 40 yılda demlenen bir ortak mücadele zemini var. Bundan geriye düşen, daraltan dil ve tutumları kabul etmeyen ve popülist eğilimlere prim vermeyen bir halk gerçekliğimiz var artık.
Kadınlar, gençler coşkun ırmaklar gibi hep birlikte denizlere akıyor. Önü alınamaz bir tarihi süreçten geçiyoruz. Buna rağmen özgürlük konusunda çok dikkatli olunması gerektiğini her gün bize hatırlatan olaylar yaşıyoruz. Bu on yılda öz savunmanın tüm ilkesel boyutları beynimize-yüreğimize adeta ateşle yazıldı.
10 yılda AKP-MHP’nin yaptığı insanlık dışı yıkımları tarihimiz boyunca yaşamamıştık: Sur, Cizre, Efrin, Gıre Spi, Serê Kaniye… Eskiden sadece köylerimizi yakıyorlardı AKP-MHP şehirlerimizi de yakıp yıktı. Çocuklar, kadınlar katledildi. “Dağa gideceğine fahişe olsunlar” diyen AKP valileri döneminde tecavüzler sistematik hale getirildi…
Kimyasal silahlar hiç bu kadar kullanılmamıştı. Mezarlıklarımız böylesine dinsiz-imansızca yıkılmamıştı. Hiç bu kadar pervazsız şekilde kemiklerimiz kargo kutularıyla ailelerimize gönderilmemişti…
Savaş hiç bu kadar kirli olmamıştı.
Ve tüm dünyada örneği bulunmayan soykırım tezgâhı: İmralı! Yine buna karşı örneği olmayan eşsiz bir Önderlik direnişi…
Ve nihayetinde bu yıllarda halkımız Önder APO’nun özgürlüğü dışında hiçbir şeyi kabul etmemeyi öğrendi.
Önder APO özgür olmadan ve Kürt sorunu çözülmeden hiçbir Türk, Arap, Fars özgür olamaz. Son 10 yılda Ortadoğu ve dünyada yaşanan gelişmeler bunu yeterince kanıtladı. Bu yüzden tüm Ortadoğu halkları olarak ayağa kalkma zamanıdır!