Türkiye sosyalistleri Rojava’nın yanında

• Sosyalist Meclisler Federasyonu MYK Üyesi Mahir Gürz, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eşsözcüsü ve Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçı, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Dönem Sözcüsü Juliana Gözen ve Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, AKP-MHP iktidarının Rojava saldırılarını gazetemize değerlendirdi.

ERDOĞAN ALAYUMAT - İSTANBUL

Türk devleti, Kuzey-Doğu Suriye’de buğday depoları, hastaneler, gaz ve su istasyonlarını hedef aldı, yeni katliamlara imza attı. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıların devam edeceği mesajını verdi. İktidar uyguladığı savaş politikaları ile bir yandan Kürt kazanımlarını yok etmeyi amaçlarken, bu politikasına karşı çıkanları ise terörize ederek sindirmeyi hedefliyor. Türk devletinin saldırılarına karşı Türkiye’de cılız da olsa tepkiler yükseliyor. Sosyalist Meclisler Federasyonu MYK Üyesi Mahir Gürz, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eşsözcüsü ve Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçı, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Dönem Sözcüsü Juliana Gözen ve Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, AKP-MHP iktidarının Rojava saldırılarını gazetemize değerlendirdi.

SMF: Savaşın en kirli hali

Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) MYK Üyesi Mahir Gürz, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana devletin Kürt halkına karşı stratejik düşmanlık beslediğini ifade etti. Kürt halkına dönük yok etme politikaları üzerinden kendini var eden bir sistemle karşı karşıya olduklarını belirten Gürz, “Rojava’ya dönük son yapılan saldırılarla AKP-MHP iktidarının Kürt halkına karşı başlattığı savaşın en kirli halini görüyoruz” dedi. AKP’nin savaş, kutuplaştırma ve ırkçılık üzerinden iktidarını sürdürdüğünü söyleyen Gürz, “İktidar kendi kitlesini milliyetçilik söylemleriyle bir arada tutarken, Türkiye’deki burjuva muhalefeti de ırkçılık ve Kürt düşmanlığı üzerinden kendi yanına çekiyor” ifadelerini kullandı.

Tüm kazanımlar hedef

Günlerdir Rojava’ya dönük yapılan saldırıların Kürt halkının elde ettiği tüm kazanımları yok etmeye dönük stratejik saldırıların bir parçası olduğunu kaydeden Gürz, içeride milliyetçiliği, ırkçılığı ve Kürt düşmanlığını derinleştiren ve toplumu bunlar üzerinden kutuplaştıran iktidarın bu yöntemle açlık, yoksulluk ve ekonomik krizin üstünü örten bir politika izlediğini vurguladı. Gürz, şu çağrıyı yaptı: “Tüm aydınları, demokratları, devrimcileri, sosyalistleri ve ilerici güçleri bu savaş ve işgal politikalarına karşı tutum almaya çağırıyoruz.”

Hedef Kürtlerini statüsü

Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eşsözcüsü ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu de Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye’ye dönük saldırılarının Kürt kazanımlarını ve Suriye’de Kürtlerin elde ettiği statüyü yok etmeyi amaçladığını ifade etti. Rojava’ya dönük saldırılar ile devletin amaçladıklarına dikkat çeken Konukçu, “İlki, içeride devam eden ve gittikçe derinleşen ekonomik krizi ötelemek için savaşı bahane etmek, diğeri de açlık ve yoksulluk cenderesinde olan emekçi halkın tepkisini bastırmak için milliyetçiliği ve Kürt düşmanlığı körüklemek” diye konuştu.

Devrimci Parti: Çöktürme Planı’dır

AKP-MHP iktidarının 2014’te yürürlüğe koyduğu Çöktürme Planı’ndan bu yana Kürtlere ve Kurdistan topraklarına yönelik saldırılarını arttırdığını ifade eden Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçı, şunları söyledi: “Kürt halkının yaşam alanlarını sömürge olarak tutmaya yemin etmiş bir iktidar var. Kendi iktidarını Kürt düşmanlığı ile tahkim eden, her fırsatta ifade ettikleri ‘beka sorunlarını’ bu yolla aşan bir faşizmden bahsediyoruz. Kürt halkına saldıran iktidar aynı zamanda Türkiye'deki halkları, işçi-emekçileri şovenizmle yönetmek derdinde. Rojava Devrimi’ni savunan, DAİŞ’e karşı savaşan onlarca Türkiyeli devrimci gibi bizim de görevimiz AKP-MHP faşizmine karşı Kürt halkıyla birlikte direnmektir.”

TÖP: Tüm halklara saldırıdır

Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Dönem Sözcüsü Juliana Gözen, iktidarın milliyetçi bir hezeyan yaratarak emekçilerin öfkesini bastırmak için Rojava’ya saldırdığını belirtti. Savaşa ayrılan devasa bütçelerin halkın sırtındaki ağır vergi yükünü daha da ağırlaştırdığını belirten Gözen, şöyle devam etti: “Türkiye’nin saldırıları doğrudan sivilleri, yaşam alanlarını, özgür komünleri ve Kürt halkının Ortadoğu halklarına bir alternatif olarak sunduğu Rojava modelini hedef alıyor. Bu açıdan bakıldığında halkların çıkarlarını ve demokratik haklarını hayata geçiren bir modelin hedef alınması tüm halkların bir kazanımının hedef alınması anlamına geliyor.”

EHP: Fetihçi kafayla olmaz

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, egemenlerin savaş politikasının tüm halkları kıskaca aldığını ifade etti. Öztürk, “Ekonomik, ekolojik ve nüfus yapısı bakımından büyük dengesizlikler ortaya çıkıyor. Ülkelerin olanakları halkın refahı için kullanılmak yerine, savaş kapasitesi için kullanılır hale geliyor. Bu durum topluma enflasyon, işsizlik, ücret düşüklüğü ve mülksüzleşme olarak geri dönüyor” dedi. “Türkiye’deki yöneticiler örneğin Filistin’de bir çatışma ortaya çıktığında herkesi itidalli olmaya davet ediyor. Her ne hikmetse bu yaklaşım Kürt meselesiyle ilgili asla geçerli olamıyor” diyen Öztürk, şöyle devam etti: “Marifetmiş gibi sürekli tekrar edilen söz ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ oluyor. Sürekli sınırları geçip Kürtlerin yaşadığı bölgeye operasyon yapılacağı ifade ediliyor. Onlara göre Cumhuriyet tarihinin bir dönemi kapandı ve yayılmayı gerektiren bir dönem başladı. Her ne pahasına olursa olsun Suriye ve Irak’ta bir alan kazanmak istiyorlar. Bunlar Ortadoğu’ya barış ve mutluluk getirmiyor. Irak savaşı getirmedi, Suriye savaşı getirmedi. Bilakis her yerin kana boğulduğunu kendi gözlerimizle gördük. Barışı, halkların kardeşliğini dikkate almayan fetihçi ve yayılmacı kafa her yere felaket tohumları ekiyor.”