Yoksullaştırmanın programı uygulanıyor

Yalçın Karatepe

Yalçın Karatepe

  • Prof. Yalçın Karatepe, iktidarın enflasyonla mücadele programı dediği şeyin, vatandaşın yoksullaştırılması üzerine kurulu bir program olduğunu belirterek, dünyanın hiçbir yerinde vatandaşı yoksullaştırma üzerine kurulu bir enflasyonla mücadele programının olmadığını söyledi.

CHP’nin Gölge Kabinesi'nde, Hazine ve Maliye Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Yalçın Karatepe, Gazete Duvar'da Mühdan Sağlam'ın sorularını yanıtladı. Karatepe'nin tespit ve değerlendirmelerinden bazı bölümler şöyle:

Asgari ücrete zam yapılmalı

Ocak'ta 17 bin 2 lira yapılan asgari ücretin, ilk 5 aylık enflasyon dikkate aldığımızda yüzde 22,5’lik bir satın alma kaybına uğradığı görülür. Buna Haziran ayı enflasyonu da eklendiğinde yüzde 25 bir erime olacak, asgari ücretin dörtte biri oranında kayıp olacak. Beklentimiz enflasyonun 45-50 arasında olacağı yönünde. Böyle olursa  yıl sonunda 17 binin alım gücü 8 bin 500 liraya düşecek. Bu tutar, bir önceki asgari ücretin 3 bin lira gerisinde bir satın alma gücü demektir. Bu çalışanların reel olarak ciddi şekilde yoksullaşacağını gösteriyor. Asgari ücrete mutlaka zam yapılmalı.

Talebi iki yolla düşürme çabası

İktidar, talebi düşürüsek enflasyon düşer, diyor. Talebi de iki yolla düşürmeye çalışıyorlar;

* İlk olarak ücretleri baskılama, emekli aylıklarının artışını sınırlı tutma gibi yöntemler. Vatandaşın cebindeki harcanabilir geliri azalırsa talep oluşmaz, bu oluşmayınca enflasyon oluşmaz beklentisi var.

* İkincisi, kredi kartları ve Kredi Mevduat Hesapların (KMH) yüksek faiz üzerinden hedef alındığını görüyoruz. Vatandaş geliri az olduğu için krediye yöneliyor. Özellikle düşük gelir grubunda iki kredi türü yaygın: kredi kartları ve KMH. Paranın faizini artırırsak talep düşer sonucuna varıyorlar.

Veriler iktidarı yalanlıyor

Buna karşın veriler bunun böyle olmadığını gösteriyor. Kredi kartlarına bakalım, faiz oranları geçtiğimiz Haziran'dan bu yana artıyor ki bir önceki yıla göre yüzde 90’lık bir artış var. Taksitsiz kullanımda yüzde 140’lık bir artış var. İnsanların cebinde para yok, hayatta kalmaları gerekiyor, başka çareleri yok.

İki simidi bile kartla alıyor

Taksitsiz harcamaların yapıldığı kalemler incelendiğinde bunların gıda, akaryakıt gibi temel ihtiyaçları içerdiğini görüyoruz. İnsanlar gidip taksitsiz buzdolabı almıyor. İnsanlar aldığı iki simidi kredi kartıyla ödemek zorunda kalıyor, insanlarda bu derece para yok. Şimdi temel ihtiyaçlarınızı karşılamak için borçlanmak zorundasınız. Üstelik Türkiye’de buna en yüksek faizi ödemek zorundasınız. Dolayısıyla uygulanan program, özünde vatandaşın yoksullaştırılması üstüne kurulmuş. Öte yandan harcamaların yüzde 40’ını yapan üst gelir grupları harcamalarına devam ediyor, bundan etkilenmiyorlar.

En pahalı şek yoksulluk

Geçtiğimiz yıl 116 milyar olan KMH borç tutarı, şimdi 261 milyara çıktı. Faiz artınca en alt gelir gruplarında bulunanlar, borçlanmaya devam ediyor, çünkü başka seçeneği yok. Borçlanınca da başka hiç kimseden alınmayan oranda yüksek faizi ödemek zorunda kalıyorlar. Gördüğünüz gibi burada en pahalı şey yoksulluk. Kredi kullandığınızda en yüksek faizi siz ödüyorsunuz, mal ve hizmet alırken en fazla krediyi siz kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Dolayısıyla enflasyonla mücadele programı dedikleri şey, vatandaşın yoksullaştırılması üzerine kurulu bir program. Dünyanın hiçbir yerinde vatandaşı yoksullaştırma üzerine kurulu bir enflasyonla mücadele programı olmaz.

Harcamasın diye ücret düşük

Asgari ücrette artış yapılmayacak denilmesinin özünde de bu yatıyor. Şöyle düşünüyorlar: Asgari ücrete zam yaparsak vatandaşın cebine para girecek, bunu gidip harcayacak. Harcama olacağı için de enflasyon artacak. O zaman ceplerine para koymayalım.

İktidarın tercihi uyguluyor

Türkiye’de bir emekliye karşı kabaca iki çalışan var, Almanya’da da bu oran böyle. Almanya’da toplam emekli sayısının nüfusa oranı yüzde 25, bizde yüzde 18 civarında. Bu insanlara tüm kamu kaynaklarını emiyor ve haksız bir kazanç elde ediyormuş gibi davranılmasını doğru bulmuyorum. Emeklilerin insanca yaşayabileceği bir gelire ulaşmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmak mümkün. İktidarının tercihi bundan yana değil, bunu biliyoruz."

 

* * * 

Yıllık cari açık 31,5 milyar

Cari denge, Nisan'da 5 milyar 285 milyon dolar açık verdi. Yıllık cari açık ise 31,5 milyar dolara yükseldi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Nisan ayı cari işlemler dengesini açıkladı. Rakamlar, cari açığın son 9 ayın zirvesine çıktığını ortaya koydu. Türkiye'nin cari işlemler hesabı, Nisan'da 5 milyar 285 milyon dolar açık verirken, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabında da 497 milyon dolarlık açık oluştu.

Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı, Nisan'da 7 milyar 649 milyon dolar oldu. Bu dönemde hizmetler dengesi kaynaklı girişler 3 milyar 110 milyon dolar, seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler de 2 milyar 548 milyon dolar olarak gerçekleşti. Birincil gelir dengesi kaleminde 1 milyar 355 milyon dolar, ikincil gelir dengesi kaleminde ise 609 milyon dolarlık net çıkış kaydedildi. Nisan'da yıllıklandırılmış cari açık ise 31 milyar 462 milyon dolardan 35 milyar dolara yükseldi.

Merkez Bankası verileri, net hata noksan tarafında da açığın devam ettiğine işaret etti. Verilere göre Nisan'da net hata noksan, 327 milyon dolar açık verdi. Ocak-Nisan döneminde net hata noksan açığı 15 milyar dolar oldu.

Öte yandan Nisan'da resmi rezervlerde 2 milyar 392 milyon dolar net azalış oldu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.