"Özgürlük olmadan her şey haramdır"
Elif KAYA yazdı —
- Rêber Apo’yu görmemiş, tanıma fırsatı bulmamış yüzbinlerce insan komployu ve tecriti protesto ederken, aslında tecrite alınmak istenen kendi özgürlüklerini koruma ve kendilerine yönelik saldırıları engellemek için eylem yaptılar.
“Benim tutsaklığım halkın tutsaklığıdır. Benim esaretim en büyük günahtır. Burada dört bin yıllık kirli bir tarih temizleniyor”
Kurdistan özgürlük mücadelesi sömürgeciliğe dair iki temel tespit üzerinden şekillendi. Bunlardan biri Kurdistan’ın sömürge olduğu, diğeri ise tüm sömürgeciliklerin doğuşuna kaynaklık eden kadın bedeni ve emeği üzerinde geliştirilen sömürgecilik tespitiydi. Kurdistan’ın sömürge olduğu tespitiyle ulusal mücadele gelişirken, toplumsal özgürlüğün köklü ve kalıcı gelişmesi için bunun tek başına yetmediği görüldü. Mücadele ile birlikte toplumsal özgürlüğün temel şartının ilk sömürge olan ve aynı zamanda tüm sömürge biçimlerine kaynaklı eden kadının özgürleştirilmesi olduğu görüldü ve mücadele bu temelde geliştirildi. Daha yalın bir ifade edecek olursam, Rêber Apo, toplumsal özgürlüğün kadın özgürlüğünden geçtiği tespiti ile özgürlük mücadelesinde yeni bir dönemin kapısını araladı. Yarım asra varan özgürlük mücadelesi bu temelde şekillendi.
Rêber Apo, Kurdistan coğrafyasından yola çıkarak ilk tespitlerde bulunmuş olsa da yerelle evrenseli buluşturan felsefesiyle sınırları aşan bir özellik kazandı. Örneğin “farklılıkların, kendi farklılıklarıyla bir arada yaşaması” tespiti demokratik konfederalizmin temel ilkesini oluşturdu. Sadece Kürt halkı için değil, bölgede yaşayan diğer halklar ve dünya halkları-kadınları için de özgür yaşamın nasıl mümkün olacağını ortaya koyan sihirli bir formüle dönüştü. Farklılıkların karşıtlaştırılıp birbirine kırdırıldığı sömürgeci politikalar karşısında farklılıkların özgür bir şekilde bir arada yaşayabileceğinin mümkün olduğunu göstermek aynı zamanda sömürgecilik karşısında en büyük meydan okumaydı. Bunu yerelin özgünlüğünü koruyacak ama evrenselle buluşturacak sosyalist bir perspektifle ortaya koydu. Sosyalizme yeni bir tanım ve açılım getiren bu perspektif tüm ezilenler için bir umut kaynağına dönüştü. Özellikle 1989 yılında Reel Sosyalizm’in yıkılması, kapitalizmin 'dünyanın sonu geldi' tezleri karşısında ütopyasız kalanlara umut kaynağı oldu. Liberalizmin, 'ütopyaların sonu geldi' diye bangır bangır bağırdığı bir dönemde devletsiz toplumsal bir sistemin mümkün olabileceğini ortaya koyan Rêber Apo, tüm dünya halklarının sevgisini kazandı ve önderliğini kabul ettikleri biri oldu. Sözün eylemle, eylemin özgür yaşamla buluştuğu politik çizgisi sahiplenildi. Kurdistan’da olduğu kadar uluslar arası alanda da önderliği kabul edilip esas alınan bir kişi oldu.
Rêber Apo’nun kadın özgürlüğü üzerine geliştirdiği kavramsal ve kuramsal çözümlemeler, pratik çalışmalar, beş bin yıllık sömürge kültürünü sarsan bir değişim ve dönüşüme yola açtı. Söz hakkı olmayan kadınlardan her alanda örgütlenen, ordusunu oluşturup varlığını savunan, akademilerini oluşturup kendi bilgisinin peşine düşen bir kadın hareketi yaratıldı. Kadınlar her alanda örgütlenerek, toplumla özgürlük temelinde yeni bir sözleşme yapabilecek bilgi ve deneyime sahip düzeye geldi. Kadınların hayal edebilmelerini, kendi gücünü tanımlarını, karar alabilme yetisini geliştirip uygulamalarını sağladı.
Rêber Apo, kadın ve erkek arasındaki dengesizliğin giderilmesi için kadınların özgürleşme çabalarına destek verip, özgürleşmeleri için onları cesaretlendirdi. Aynı zamanda başta kendi şahsında olmak üzere iktidarı aşırı biriktiren erkeğin iktidardan arındırılmasını en büyük devrimci çalışma olarak ortaya koyup, “erkeği öldürme” kuramını geliştirdi.
"Kadınlar ve halk neden Rêber Apo’ya bağlı", deniliyor. Bu sorunun cevabı Rêber Apo’nun özgürlükle kurduğu bağda gizli. Kadınlar-halklar aslında özgürlüklerine bağlı. Rêber Apo, özgürlüğü temsil ettiği ve kadınlar için özgür yaşamın yol-yöntemini ortaya koyduğu için kadınlar Rêber Apo'ya bağlı. Rêber Apo’nun kadınlar için özgürlükle eşdeğer anlam taşıması bu nedenledir.
10 Ekim’de dünyanın pek çok yerinde büyük oranda kadınların öncüllük ettiği, 74 merkezde başlatılan eylemlerin temel motivasyonu buydu. Rêber Apo’yu görmemiş, tanıma fırsatı bulmamış yüzbinlerce insan komployu ve tecriti protesto ederken, aslında tecrite alınmak istenen kendi özgürlüklerini koruma ve kendilerine yönelik saldırıları engellemek için eylem yaptılar. Çünkü bu tecrit özünde özgürlük arayışında bulunanların özgürlük fikirleriyle buluşmasını önlemeye yöneliktir ve özgürlük arayışında olan herkesi kapsıyor.
Rêber Apo’nun dediği gibi, “özgürlük olmadan her şey haramdır.”