Her bijî Wan
Elif KAYA yazdı —
- Wan serhildanı, uzun bir aradan sonra ilk kez tüm demokratik kesimlerin etrafında buluştuğu ve faşizme karşı sözünü söylediği bir dönemin başlangıcıdır.
Her bijî Wan! Her bijî direnen Kürt halkı!
31 Mart yerel yönetimler seçiminde Kürt halkı dosta da düşmana da demokrasinin nasıl mümkün olacağını gösterdi. Kürt halkı, demokrasinin kolay olmadığını, büyük emek ve bedeller gerektirdiğini en iyi bilen bir halktır. Son yüz yılı boyunca faşizmin her tür politikasıyla mücadele eden Kürt halkı, bu soykırım politikaları içinde kendi varlığını korumanın yol yöntemlerini geliştirdi.
31 Mart seçim sürecinde Wan halkı faşizmin tüm zorba politikalarına karşı iradesini ortaya koymak, sözünü söylemek, faşizme geçit vermemek için mücadele etti. Bu amaçla örgütlendi, köy köy, mahalle mahalle çalışarak iradesini açığa çıkarmaya çalıştı. Verdiği bu emek ve mücadelenin karşılığında herkesi kendisine hayran ettiren muhteşem de bir sonuç aldı.
Öncelikle faşizmin hile ve gasplarına karşı kıyasıya bir mücadele verdi. Seçimin her aşamasını takip ederek, yolsuzluklar karşısında itirazlarını yaptı, değişmesi için kavgasını verdi. ‘Oyumu kullandım, sonuç ne olursa olsun’ demedi, zorluklar karşısında pes etmedi. İradesini ortaya koymak kadar onun savunulması ve korunmasının gerekli olduğu bilinciyle sonuna kadar mücadele etti, direndi. Kurdistan halkının ve özelde Wan halkının ortaya koyduğu bu direniş Türkiye'de demokrasinin nasıl gelişebileceğinin yol ve yöntemlerini ortaya koyan, iyi okunması ve sonuçlar çıkarılması gereken önemli bir deneyimdir. Demokrasinin nasıl mümkün olduğunu, birlikte yaşamanın hangi ilkeler üzerinden olacağını ortaya koyan, derslerle dolu bir serhildan sürecidir. Demokrasinin sadece istemekle gelmeyeceğini, örgütlenerek, mücadele ederek, gerekirse bedel ödeyerek gelişebileceğini ortaya koyan muazzam bir direniştir.
Öncellikle Wan halkı 14 belediyenin 14’nü alarak faşist AKP-MHP yönetimini Wan’da sıfırladı. Devletin tüm imkan ve olanaklarına rağmen AKP-MHP Wan’da varlık gösteremedi. Faşizme karşı Wan halkı iradesine sahip çıkabileceğini ortaya koydu. Faşizmin yenilgisinin nasıl mümkün olabileceğini dosta da düşmana da gösterdi.
Wan serhildanı, uzun bir aradan sonra ilk kez tüm demokratik kesimlerin etrafında buluştuğu ve faşizme karşı sözünü söylediği bir dönemin başlangıcıdır. Bu Türkiye demokrasisi için de yeni bir dönemin başladığının ifadesidir. Wan’ın geliştirdiği direnişe Türkiye’nin her yerinden, demokrasi isteyen tüm kesimlerden destek geldi. Türkiye halklarının uzun yıllardır özlemini duyduğu bu tablo herkes için bir umut oldu.
Wan halkı, savunmasını yapamayacağımız hiçbir eylem-söylem ve kazanımın bize ait olmadığını çok iyi ortaya koydu. Kazanımlarımızı koruduğumuz oranda onlar bize aittir, dediler. Bu nedenle seçilen Wan Büyük Şehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’ın, mazbatasına devletin el koymasına evlerden, sokaklardan, kentlerden taşan eylemlerle cevap verdiler. “Abdullah Zeydan benim onurumdur, irademdir. Dokunamazsın!” dediler. Bu tutumuyla demokrasi açısından son derece önemli bir ilkeyi ortaya koydular. Özsavunması olmayan demokrasi olamaz, özsavunma olmadan demokrasi gelişemez.
31 Mart 2024'le birlikte yeni bir dönem başladı. Devletin tüm imkan- olanaklarına, yapılan hilelere rağmen AKP Kurdistan’da ve Türkiye genelinde büyük bir yenilgiye uğradı. Taşımalı kayyım seçmenlere, “sen kimsin, nerelisin?” diye soran yaşlı amcalar, kadınlar; iradesine el koymaya çalışan bu oyunları deşifre etti, teşhir etti. Bu zafer bilinçli Kürt halkınındır. Wan halkının geliştirdiği serhildan süreciyle bu baş aşağı gidiş hızlanarak devam edecektir. AKP, halkın direnişine çarpıp, kendisine verilen Lozan’ın ikinci yüzüncü yılında Kurdistan’ı yeniden işgal etme görevini başarıyla yerine getiremediği için kaybetti. İki dönem boyunca belediyelere kayyım adı altında sömürge valilerini göndermiş olmasına, onbinlerce siyasetçiyi- toplumsal aktivisti zindana atmasına, sıkıyönetim koşullarında toplumu yaşamaya mahkum etmesine rağmen, AKP yenilmiştir. Çözemediği sorun, kendisinin çözülmesine yol açmıştır. Bu aynı zamanda yeni bir dönemin başlangıcıdır.
Bu seçimin en önemli başarısında hiç kuşkusuz "Jin-jiyan- Azadî"nin kazanmış olmasıdır. Eşbaşkanlık sistemini cezai yaptırıma vesile yapan, bunu sebep gösterip insanları görevden alan, cezaevine atan uygulamalara rağmen eşbaşkanlık sistemi halkın yüksek onayını aldı. Muhafazakar erkek ittifakı karşısında Jin-jiyan-Azadî kazandı. Reber Apo’nun paradigması kazandı.