Bir labirentin içinde yazmak

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • İmralı’nın çeyrek asırdır verdiği mücadelenin sonucunda yapacağı açıklamaları, Saray ittifakının yapıp yapmadıklarını izleyelim. Ama oturduğumuz yerden değil de, sokaklarda daha gür sesle “Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” ve “Jin Jiyan Azadî” sloganlarını haykırarak izleyelim.

Erdoğan “kadife eldiven içindeki demir yumruktan söz etti. Bir kere daha “ya gömersiniz ya gömülürsünüz” dedi. Üstelik bu defa Rojava’yı hedef aldı.

Bu üslupla konuşmaya devam ederse adı konmamış süreci bir kere daha baltalar.  

Bu gibi üsluplar, ancak ve ancak, “düşmanına” karşı zafer kazanan tarafın, “kayıtsız şartsız teslim ol” çağrısı yaptığı zaman kullanılır. Oysa Murat Karayılan’ın son röportajı ortada “yenilen ve yenenin” olmadığı bir savaşın devam ettiğini gösteriyor.

Bu kışkırtıcı üsluba karşılık, Kürt Özgürlük Hareketi Başkan Öcalan’ın 7 maddelik açıklamasına odaklanmış, ve O’na karşı duyduğu tereddütsüz güveni ve bağlılığı açıklamıştır. Bu durumda tüm belirsizlikleri bir yana bırakarak, en geniş güçlerin Başkan Öcalan’ın etrafında birlik olması ve adı konmamış sürecin barış, demokrasi ve çözüm yönünde ilerlemesi için var güçle mücadele etmesi çok önemlidir.

Ben bu sürecin belirsizliğini ve bu esnada gerek Erdoğan’ın kışkırtıcı açıklamalarını bir çokları gibi yeterince eleştirdim ve PKK yöneticilerinin sürece ihtiyatlı yaklaşımını destekledim. Böylece kişisel olarak görevimi yaptığımı düşünüyorum. Ancak süreç artık en kritik aşamasına geldiği için “eleştirel ihtiyat” yerine, gelişmeleri dikkatle takip etmek dışında belirsizlik ortadan kalkana kadar bu konuda kişisel görüş bildirmemin hiçbir anlamı olmadığı çok açık. DEM Parti’nin, onun görüştüğü partilerin, elbette devletin elinde olan veriler, başkalarını bilmem ama benim elimde olmadığı için, daha fazla konuşmanın belki aşırı kötümserliğe, belki de aşırı iyimserliğe katkı yapmak anlamını geleceğini düşünüyorum. Bundan böyle konuyu, Başkan Öcalan ikinci görüşmede konuşana kadar ele almayacağım. Hatta belki de Başkan’ın yapacağı açıklamaya iktidar tarafının vereceği cevaba kadar bu konuda yazmayacağım. Zaten karışmış olan kafaları sıfır enformasyonla istemeden biraz daha karıştırmanın alemi yok.

O halde bu yazıda bir başka konuyu ele alalım.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “kırmızı kart açılımını.”

Bu eşi benzeri görülmemiş “açılımı”, bir gün önce Mersin’de “müthiş bir açıklama yapacağını” duyurarak başlattı ve ertesi gün “sürpriz” olarak cebinden bir “kırmızı kart” çıkardı. Şu anda sosyal medyada bu “açılım” alay konusu oluyor.

Dürüst konuşmak gerekirse, ben şu anda iktidarın yaptığı “açılımdan” daha fazla hayretle karşıladım. Daha birkaç gün önce Mersin’de Akdeniz Belediyesi’ne kayyım atanmıştı ve Özel asgari ücretlilere, memurlara ve emeklilere “iktidara kırmızı kart” gösterme çağrısı yaptı. Bildiğiniz gibi, daha önce de aynı sınıf ve zümrelere “bakkalı, kasabı tüketimden gelen gücünüzle boykot edin” çağrısı yapmıştı. Pazardan fileleri boş dönenler her halde ona “biz zaten boykot halindeyiz” demiş olmalılar ki, Özel bunda ısrar etmedi, onun yerine çare olarak “kırmızı kart açılımını” yaptı.

Ne diyebilirim?

Bu konuda da hiçbir şey diyemem. İyisi mi şu anda yapılacak hiçbir “açılım” hakkında konuşmamak.

Belki dış politika hakkında yazabilirsin diyebilirsiniz. Yazayım yazmasına da Trump’ın “Kanada ve Grönland” açılımı hakkında ne yazayım. Adam daha Beyaz Ev’e adım atmadan Danimarka’nın Grönlandı’nı işgal ve ilhak ile Kanada’yı ABD’nin Eyaleti yapma açılımını ilan etti. Bu “açılımı” nasıl hayata geçirecek? Nerden bileyim. Bilmediğim bu “açılım” hakkında da tek kelime yazamam.

En doğrusu ne olduğunu bilmediğin konularda yazmamak. Ben de öyle yapacağım.

Şimdi bütün dikkatimizle İmralı’nın çeyrek asırdır verdiği mücadelenin sonucunda yapacağı açıklamaları, yarım asırdır savaşan Kandil’den gelen yazı ve röportajları, DEM Parti heyetinin fedakar çabalarını ve elbette Saray ittifakının yapıp yapmadıklarını izleyelim.

Ama oturduğumuz yerden değil de, sokaklarda daha gür sesle “Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” ve “Jin Jiyan Azadî” sloganlarını haykırarak izleyelim.

İşte böyle yaparak Başkan Öcalan’ın elini kuvvetlendiririz ve Erdoğan’ın “kadife eldivenin içindeki demir yumruğunu”, tıpkı Türkler Ergenekon’dan çıkmak için demir dağları nasıl erittilerse, eriterek tarihsel amaca ulaşmayı başarırız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.