Gündem dışı bir yazı
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- Özgür Özel, yerel seçimlerden beri seçmenlerini fena halde oyaladı. Şimdi “hemen erken seçim”, hatta “bu hafta” diye cebinden çıkarttığı kırmızı kartı sallıyor.
Devlet Bahçeli Özgür Özel’in “bu hafta seçim” açıklamasına cevap verdi:
“Terörsüz Türkiye hedefini yeni anayasa ve sayın cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi kapsamında değerlendirmesi gafilce bir saptırmadır ve yalandır. Özgür Bey’in hemen seçim çağrısı, gerçeklerle bağını koparan müflis bir siyasetçinin kendisini hayal alemine nasıl kaptırdığının ibretlik göstergesidir. Bu hafta erken seçim kararı alalım diyor, Özgür Bey bırak bu işleri! Vazgeç çalı gibi yoklamaktan, hesabını kitabını da seçimlerin zamanında yapılmasına göre planla ve hazırlan. Çünkü erken seçim düşü görmek kurt ininde çakal izi aramak kadar abuk sabuk bir halin özetidir. Seçimlerin erkene alınması diye bir şey yoktur. Buna ihtiyaç da gerek de yoktur.”
Şu aralar Bahçeli siyasi hayatımızda revaçta bir isim. Herkes onun ismini “sayın” diyerek anıyor. Ben bu “sayın” hitabına oldum olası sıcak bakmamışımdır. Çünkü Türk siyasetinde birisine “sayın” diyerek saygı duyulmadığını biliyorum. Bir de Çehov’un ünlü piyeslerinden birini seyretmiştim, kahramanlarından biri olur olmaz yerde “uvajayimi şkaf”, yani “sayın dolap” deyip duruyordu. Bu “sayın” kelimesini her duyduğumda bu komik ifade aklıma geldiği için, Türk parlamenterlerinin birbirlerine küfretmeden önce “sayın” diye söze başlamasından daima huylanmışımdır. “Sayın”ın saygısızlığa giriş kelimesi gibi bir şey olmasından dolayı, izninizle bu yazıda Bahçeli’ye “sayın” demeyeceğim.
Konuya gelelim. Her konuşma metnindeki şaşırtıcı benzetmelerini bir kenara not ettiğim Bahçeli neden Özgür Özel’in “hemen seçim” talebini “kurt ininde çakal izi aramaya” benzetti. Zooloji her zaman ilgimi çeker. “Acaba, dedim, kurt inindeki ayak izlerinin kurta mı yoksa çakala mı ait olduğunu bir bakışta anlamak mümkün mu?” İnternette hayvan alemiyle ilgili siteleri ne kadar taradıysam da kafama takılan sorunun cevabını bulamadım. Ama muhtemelen avcılar farkı anlıyorlardır diye “araştırmacı gazetecilik” faaliyetinden vaz geçtim.
Sonunda Özgür Özel’in “Kurt ininde çakal izi aramasıyla”, “hemen erken seçim” talebi arasındaki ilişkiyi düşündüm. Bu ilişki Bahçeli’nin dediği kadar “abuk sabuk” mu? Sorar sormaz bu iki hayvanın ayak izleri arasındaki fark benim için muamma olsa da, “abuk sabuk” nitelemesini, biraz “saygısızca” olmakla birlikte, isabetli bir tarif olarak değerlendirdim.
Abuk sabukluk “hemen erken seçim” demekte değil. “Erken” kelimesinde, “Erken” ne demek? “Erken” kelimesi “geç” kelimesinin zıddıdır. Çocukken sabahın köründe yataktan kalkmayı hiç istemezdim. Bir sürü bahane uydururdum ve sonunda okula geç kalırdım. Bu huyumu terbiye etmek için annem her sabah bize “erken yatarım, erken kalkarım, bir yumurtayı, sütle çalkarım” çocuk şarkısını söyletirdi. Ben sütle çalkalanmış yumurtayı sevmesem de bir dikişte bitirirdim, ama kızkardeşim Ayşe daha “sütle çalkalanmış yumurta” lafını duyar duymaz, midesi bulanır, çeşmeye koştururdu.
Laf lafı açıyor. Ne demiştim? “Abuk sabukluk ‘hemen erken seçim’ demekte değil, “erken” kelimesinde” demiştim. Yanlış anlamayın. “Erken” kelimesi abuk sabuktur demiyorum. Özgür Özel’in ağzında “erken” kelimesi hepten abuk sabuk durmakta demek istiyorum. Yerel seçimlerin ne zaman yapıldığını bile neredeyse unuttum. Mart ayına şunun şurasında bir buçuk ay kaldı. Daha seçim zaferinin ilk gününde “erken seçim” demek yerine, “yumuşama, normalleşme” lafıyla siftah eden Özel’in ağzındaki “erken” kelimesine Bahçeli’nin “abuk sabuk” demesi, yerden göğe kadar haklıdır.
“Geçmiş olsun” temennisi, genellikle nekahat devrindeki hastaya yapılan bir temennidir. Ama halkımız bu kelimeleri, yapması gereken bir işi erkenden ya da zamanında yapmayıp, “hemen şimdi yapacağım” diyen tembeloşla alay etmek için kullanır. Bahçeli’nin izniyle, ben Özel’i “abuk sabukluk” terimleriyle değil de, “geçmiş olsun” diyerek eleştireceğim.
Özel yerel seçimlerden beri seçmenlerini fena halde oyaladı. Erdoğan “ha yıkıldım ha yıkılacağım” korkusuyla ne yapacağını şaşırmış, “yumuşayalım, kucaklaşalım, sarılıp sarmaşalım” diyorken, Özel “erken seçim, Erdoğan istifa, erken seçim hükümeti, buna yanaşılmazsa, TBMM’den çekilme, sokağa çıkma, mitingdi, grevdi, genel grevdi, halk isyanı” diyeceğine treni sallamaya başlayınca, Erdoğan kendine geldi. Halk sallanan treni beşik sanıp mayışıp uyuklayınca, Erdoğan kondüktör üniformasıyla, “uyanın beyefendiler, hanımefendiler, erken seçim durağına geldik, herkes dışarı” dedi ve ahali bir de baktı ki, masallarda dendiği gibi, “az gitmiş, uz gitmiş, bir arpa boyu yol gitmiş.”
Şimdi Erdoğan İstanbul’un en büyük ilçe belediyesinin başkanından sonra, Beşiktaş Belediye Başkanı’nı da görevden almış. Kamuoyu yoklamalarında birinci sıraya yeniden oturmuş. Adı konmamış “süreçle” CHP-DEM Parti ittifakının dibini oymuş.
Özel şimdi “hemen erken seçim”, hatta “bu hafta” diye cebinden çıkarttığı kırmızı kartı sallıyor.
Geçmiş olsun.
Bitirirken bir benzetme de ben yapayım: Tez giden atın kakası seyrek düşer, ayakta uyuyan at ise kendi kakasında boğulur.
Kıpırda be adam. Kartla cart curt edeceğine, “tüketimden gelen güçten” bahsedeceğine, “üretimden gelen gücü” harekete geçir, grev mi genel grev mi, ne yapacaksan yap.
Aziz Nesin’in kitaplarından birinin başlığı şöyleydi: Bir şey yap Met”. Yaşasaydı “Bir şey yap Özel” başlığını kullanırdı.
Toprağı bol olsun!