CHP’nin DEM Parti’ye yaklaşımı
Cafer TAR yazdı —
- Israrla beyaz Türk ve kendini Türkiye’de solun merkez partisi olarak gören CHP, kendini kandırmaya devam ediyor ve bunun bedelini önümüzdeki yerel seçimlerde çok ağır ödeyecek.
CHP’nin DEM Parti ile ilişkisi çok problemli bir hal aldı. Başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere birçok CHP’li hem kendilerini hem de DEM Parti’yi doğru okumamakta ısrar ediyorlar. Bir parti Türkiye’nin birçok temel meselesinde bu kadar sağcı olup, diğer yandan nasıl oluyor da solun merkez partisi olmak istiyor? Ben kendi adıma bunu anlamakta zorlanıyorum.
CHP yıllardır başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere yüz yıllık Cumhuriyet’in mağdur ettiği çevrelere hiçbir şey vermeden onlardan koşulsuz destek istiyor. Bu anlaşılması çok zor bir şey. Sıradan seçmenden oy istemesini anlayabilirsiniz, fakat DEM Parti gibi yıllardır Türkiye’deki politik dönüşümlere damgasını vurmuş bir gelenekten gelen, kurumsal kimliğini çok zorlu süreçlerden geçerek oluşturmuş bir partiden bunu nasıl istiyor? İşte bu anlaşılması zor bir şey ve daha da önemlisi saygısızlık.
Bundan birkaç gün önce Meclis’te grup toplantısı sonrası bir grup gazeteci ile sohbet toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in DEM Parti ile ilgi söylediklerini anlamak gerçekten çok zor. Halbuki 2019’da yapılan yerel seçimlerde Türkiye’de iktidarın seçimle de gidebileceğine dair umut HDP ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin net tutumu ile ortaya çıkmıştı.
Kürtler Türkiye demokrasisine büyük fedakarlıklar yaparak bir şans vermek istediler. Nitekim İstanbul başta olmak üzere neredeyse Türkiye’nin diğer bütün metropollerinde CHP’nin belediyelerde yönetime gelmesi ülkenin genel görünümünü değiştirdi.
Hem içerde hem dışarda insanların demokrasi ve refah beklentileri arttı; fakat bunu doğru değerlendiremeyen başta CHP olmak üzere diğer muhalefet partileridir. Altı parti bir araya gelirken, ısrarla HDP’yi dışarıda tutmak istediler; fakat diğer yandan da buna rağmen HDP’nin oyunu istemekten geri durmadılar.
Belediyelerde yönetimde oldukları beş yıl boyunca İYİ Parti ile birlikte yerel yönetimlerde mevcut rantı ve idari pozisyonları paylaşan CHP, HDP’lilerin ve Kürtlerin hiçbir kültürel ve sosyal taleplerini karşılamadılar. Hatta yer yer kendileri de tıpkı AKP ve MHP gibi Kürtleri dışlama eğilimine girdiler.
Antalya ve Bolu belediye başkanlarının tutumu kamuoyuna yansıdığı için iki olumsuz örnek olarak duruyorlar; fakat başta İstanbul olmak üzere diğer belediyeler de oylarını aldıkları ve bir sonraki seçimde de oylarına talip oldukları Kürtlerin sosyo/ekonomik ve kültürel taleplerini görmemezlikten geldiler.
Şimdi ise hiç bunlar olmamış gibi pişkin pişkin Kürtler tıpkı 2019’da olduğu gibi hiçbir şey talep etmeden kendilerine oy versin istiyorlar. Bunun siyaseten hiçbir karşılığı yok; muhtemelen bu sadece sosyal psikoloji ile izah edilebilinir.
Israrla beyaz Türk ve kendini Türkiye’de solun merkez partisi olarak gören CHP, kendini kandırmaya devam ediyor ve bunun bedelini önümüzdeki yerel seçimlerde çok ağır ödeyecek. Aslında bu kaygıyı başta Özgür Özel olmak üzere diğer CHP’liler de taşıyor olmalılar ki; daha şimdiden bunun sorumluluğunu başkalarının üzerine atmak istemektedirler.
Siyasal partiler seçimlere elbette kazanmak için girerler; fakat bu her zaman her yerde mutlaka somut olarak belediye başkanlığı veya milletvekilliği kazanmak olarak gelişmez.
Partiler kimi yerlerde somut kazanımlar elde etmek, kimi yerlerde ise politik olarak var olmak ve inisiyatif almak için seçimlere girerler. Özgür Özel’in durduğu yerden sorarsak “CHP neredeyse yüzde on bile alamadığı Erzurum, Kayseri, Yozgat gibi yerlerde neden seçimlere girmektedir?” Aynı akılla CHP kendi kazanamayacaksa AKP’ye kazandırmak için mi bu şehirlerde seçime girmektedir, diyebiliriz.
Bütün bu iddialar CHP’nin DEM Parti’yi ve daha genel olarak Kürtleri bağımsız siyasal bir aktör olarak hazmedememesinden kaynaklanmaktadır. Kaldı ki DEM Parti AKP ile pazarlık da yapabilir; burada siyaseten bir sorun yok ki! 7 Haziran sonrası siz de Ahmet Davutoğlu ile hükümet pazarlıkları yapmadınız mı?
Eğer bugün Türkiye’de faşizme karşı bileşik bir mücadele sürdürülemiyorsa bunun ilk elden müsebbibi CHP’dir. Eşit ve saygılı bir ilişkiye bir türlü gelemeyen CHP daha en başından itibaren faşizme karşı mücadeleyi sekteye uğratmaktadır.
DEM Parti sadece Türkiye’de değil bütün Ortadoğu’da faşizme ve gericiliğe karşı mücadele edenlerin bir araya geldiği her ulus ve inançtan insanların partisidir. Türkiye’nin en demokrat ve ilerici partisidir. DEM Parti’ye basit yaklaşmak sadece kaybettirir.
CHP eğer sürekli hem kendisine hem de bütün Türkiye’ye kaybettirmek istemiyorsa, bir an önce DEM Parti ve Kürtlere yönelik bakışını revize etmelidir. Eğer CHP gerçekten tercihini bölge halklarının demokratik, özgür bir ortamda birlikte yaşamasından yana yaparsa, hiç kuşkusu olmasın DEM Parti’yi ve Kürtleri yanında bulacaktır.
Kırk yıldır en zor koşullarda mücadele eden Kürtler illaki bir biçimde yollarını bulacaklardır; fakat neredeyse yüz yıldır devlet koruması altında siyasal varlığını sürdüren CHP için aynı şeyi söyleyemeyiz. Gelişmeler Türkiye’yi herkesin aklını başına alması gereken bir noktaya getirmiştir. Umalım CHP’yi yönetenler iş işten geçmeden akıllarını başlarına alırlar.