Kürt Halk Önderi ve politik mahkumlara özgürlük
Cafer TAR yazdı —
- Hırsızlar, kadın satıcıları, uyuşturucu tüccarları, çeteler, mafyalar cirit atıyor; ama bu ülkenin özgülüğü ve demokrasisi için mücadele eden bu ülkenin en namuslu insanları cezaevinde. İşte toprakların en büyük trajedisi bu olmaktadır. Türkiye’nin en önemli gündemi başta Kürt Halk Önderi olmak üzere bütün politik mahkumların özgürlüğüdür.
Türkiye’de son yirmi yılda çok şeyin değiştiği konusunda herkes hem fikir; kimileri geçmişte kendilerine rezerve edilmiş ayrıcalıkları geri istiyor, kimileri ise son yirmi yılda elde ettikleri ayrıcalıkları devam ettirme peşinde.
Fakat bu ülkede hala özgür yaşamı uğruna ölecek kadar seven, kendini bu halka borçlu hisseden on binlerce insan var. Bunların bir kısmı halen cezaevinde ve toplumun da bu insanlara karşı sorumlulukları var. Öyleyse, AKP/MHP faşizminin basit bir aparatı durumuna düşmüş kimi yargıçların aldığı keyfi kararlarla haksız yere cezaevinde tutulan mahkumlar AKP/MHP faşizminin insafına bırakılmamalıdır.
Özellikle artık bizzat mevcut düzenin ortağı kimi çevreler tarafından da sorgulanan 15 Temmuz kurgusu sonrası, AKP/MHP faşizmi darbe bahanesiyle konuyla hiç alakası olmayan devrimci demokrat Kürt yurtseverlerine karşı bir dizi saldırı kampanyası başlatmıştır.
Aradan geçen onca zamana rağmen Erdoğan tarafında "Allah’ın lütfu" olarak değerlendirilen düzmece darbe girişimi sonrası özellikle Kürt yurtseverlerine ve kurumlarına karşı sürdürülen saldırıların dozu her geçen gün daha fazla artırılmış, on binlerce insan cezaevine konulmuştur.
Muhakkak sonrasında da hem Türkiye ve Kurdistan’da hem de bütün bölgede çok önemli gelişmeler oldu ve insanlar bütün bu olanları gündemlerine almak zorunda kaldılar. Fakat burada hepimizin özeleştiri vermesi gereken bir şey olduğunu unutmamak lazım; bu insanlar hepimizin özgürlüğü için Türkiye zindanlarında yatıyorlar.
Ayrıca özellikle son yıllarda bütün Türkiye ahlaki olarak o kadar çürüdü ki; neredeyse son on yıldır Avrupa Konseyi Türkiye’yi nüfusuna göre en çok insanın cezaevinde tutulduğu ülke ilan ediyor.
Bu bile AKP/MHP faşizminin ülkeyi getirdiği yeri göstermesi açısından oldukça önemli bir veridir. Her ağzını açtıklarında ahlak ve inanç sömürüsü yapanların döneminde Türkiye’de hırsızlık, cinayet, uyuşturucu, kadın ticareti, insan kaçakçılığı gibi yüz kızartıcı suçlar patlama yapmıştır.
İşin kötü tarafı Türkiye’de yüz kızartıcı suçlar o kadar artmıştır ki; onca insanın cezaevlerine konmasına rağmen toplumda “yapanın yanına kaldığı” algısı hala çok yaygın olmaya devam ediyor. Çünkü kimi suçlar AKP/MHP’li çevrelere adeta rezerve edilmiş, bu suç türleri Türk kolluk ve yargısı tarafından adeta takip edilmemektedir. Türkiye’de çok yayın olmasına rağmen kamuoyuna yansıyan büyük bir yolsuzluk ve hırsızlık davası yoktur, olanlar da münferit birkaç kişiyle sınırlı kalmaktadır.
Bu noktada DEM Partili ve diğer muhalif belediyeler istihdam ve kamu ihalelerine çok dikkat etmelidirler. Muhtemelen düzen yargısı AKP/MHP faşizmini temize çıkarmak için muhalefet partilerince özellikle de DEM Parti tarafından yönetilen belediyelere yönelecek, kayyumla yapamadığını sözde yolsuzluk dosyaları ile yapmaya çalışacaktır; bu noktada çok uyanık olmak gerekir.
Dikkat ederseniz; Kürt Halk Önderi’ni ve diğer politik mahkumları konuşurken, aslına bütün Türkiye ve Kurdistan’ı konuşuyoruz. Öyleyse bir şey çok kesin; başta Kürt Halk Önderi olmak üzere diğer politik mahkumların özgürlüğü sağlanmadan Türkiye’nin hiçbir temel meselesinde ilerleme sağlanamaz.
Son yıllarda yargı ve cezaevleri konusunda Türkiye’de tam bir paradoks yaşanıyor; hem toplumda genel olarak yapanın yanına kaldığı, yargının üzerine düşeni yapmadığı bir cezasızlık algısı hâkim hem de Türkiye her yıl Avrupa’da nüfusuna göre en fazla mahkûmun olduğu ülke sıralamasında birinciliği hiç kimseye kaptırmıyor.
Bu sorunun cevabı çok basit aslında; çünkü Türkiye’de kolluk ve yargı sadece kendi kurduğu egemenlik ilişkisini tehdit eden çevreleri kovuşturuyor ve cezaevlerine koyuyor. Cezaevleri adeta başta Kürt Yurtseverleri olmak üzere diğer muhalif çevrelere rezerve edilmiş durumda!
Hırsızlar, kadın satıcıları, uyuşturucu tüccarları, çeteler, mafyalar cirit atıyor; ama bu ülkenin özgülüğü ve demokrasisi için mücadele eden bu ülkenin en namuslu insanları cezaevinde. İşte toprakların en büyük trajedisi bu olmaktadır.
Kimse bu trajedinin üzerinden atlayarak Türkiye’de bir demokrasi inşa edemez; Türkiye’nin en önemli gündemi başta Kürt Halk Önderi olmak üzere bütün politik mahkumların özgürlüğüdür. Bu olmadan Türkiye demokratikleşemez; Kurdistan özgürleşemez. Bizim açımızdan Kürt Halk Önderi ve diğer politik mahkumların özgürlüğü hem politik hem de insanı bir görevdir.