Erdoğan, kayyum ve CHP siyaseti

Cafer TAR yazdı —

  • Erdoğan sadece kendi kazanacağı bir oyun kurgusu içerisine girmemek ve bu oyunu bozmak bu ülkenin bütün yurtseverlerinin birinci görevi olmaktadır. Özellikle bu noktada bundan sonra olacaklardan sadece iktidar değil, eğer doğru bir tutum alamazsa bir önceki seçimlerde birinci parti olan CHP de sorumlu olacaktır.

AKP/MHP faşizminin Batman, Mardin ve Halfeti ile başlayan Kayyum siyaseti Dersim ve Ovacık’la devam ediyor. Aslında hiç ilginç değil ama biz bir kez daha altını çizelim ve takip edelim; Rejim her defasında birkaç tane DEM Partili belediyenin yanına mutlaka bir CHP Belediyesini de yerleştiriyor ve muhtemelen aynı yoldan yürümeye devam edecek!

Ve Rejim bütün bunları yargı ile koordine bir takvimi esas alarak yapıyor; mesela bir önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yargılanmaya başlaması ile Dersim ve Ovacık Belediye başkanlarına örgüt üyeliğinden ceza verilmesi aynı günlere denk getiriliyor.

Normalde istikrar arayışındaki iktidarlar daha kolay yönetebilmek için ülke içinde yaşanan gerilimleri yatıştırma yoluna giderler; halbuki AKP/MHP faşizmi aksine gerilimi artırmayı seçiyor.

Bunun birden çok nedeni var; bunlardan biri, muhtemelen ülkede yaşanan hayat pahalılığından kaynaklanan memnuniyetsizlikleri, devlet kurumlarına olan güvensizliğin neden olduğu oy kaybını bu yolla mümkünse önce durdurmak, sonra da yeniden artırmak. Diğeri ise, kendi tabanını Kürt düşmanlığı üzerinden politize ederek muhtemel bir iç savaşa hazırlamak.

İkinci ifadenin çok ağır olduğunu biliyorum; bu ülkede yaşayan hiçbir namuslu insan bunu istemez, fakat gözünü iktidar, para, güç bürümüş katiller isterler ve bu ülkede günümüzde bu insanlardan yeterince var.

Erdoğan düzen muhalefetinin zaaflarını da arkasına alarak maalesef her defasında Türkiye toplumunu yanıltmayı başardı. Şimdi bir kez daha toplumun bir kesimini devlet eliyle düşmanlaştırarak diğerlerini kendi etrafında bir araya getirmeye çalışıyor.

AKP/MHP faşizminin her defasında CHP ile DEM Parti’yi aynı fotoğraf karesinde gösterme çabası; uzun süredir AKP/MHP faşizminin kaybettiği toplumsal güveni insanların korkularını/endişelerini depreştirerek yeniden inşa etme çabasının bir parçasıdır.

Erdoğan’a güvenilemeyeceğini, aslında Erdoğan için ne Türk devletinin ne de Türkiye halklarının çıkarlarının hiçbir önemi olmadığını, esas olanın kendi ve etrafındakilerin çıkarları olduğunu, bunun için Erdoğan’ın iktidara muhtaç olduğunu ben de dahil birçok arkadaşımız yazdı, televizyonlarda bütün açıklığı ile anlattı.

Fakat CHP yönetimi ne Kemal Kılıçdaroğlu döneminde ne de şimdiki başkan Özgür Özel döneminde uzun bir süre bunu anlayamadılar. Eğer anlasalardı “normalleşme diye” ne olduğunu kendilerinin bile bilmediği, sadece Erdoğan’ın hileli iktidarını meşrulaştıran bir sürece girmezlerdi.

Birkaç gün önce MIT Başkanı İbrahim Kalın’ın Özgür Özel’i ziyareti hiç hayra alamet değil. Ziyaretin kamuoyuna açıklanan gerekçesine kargalar güler! Muhtemelen Özgür Özel’e birçok abartılı bilgi üzerinden muhalefet yaparken dikkat etmesi gereken kırmızı çizgiler hatırlatılmıştır.

Erdoğan sadece kendi kazanacağı bir oyun kurgusu içerisine girmemek ve bu oyunu bozmak bu ülkenin bütün yurtseverlerinin birinci görevi olmaktadır. Özellikle bu noktada bundan sonra olacaklardan sadece iktidar değil, eğer doğru bir tutum alamazsa bir önceki seçimlerde birinci parti olan CHP de sorumlu olacaktır.

CHP, kurucusu olduğu Cumhuriyeti ya herkese açarak demokratikleştirecek ve yollarına devam edecekler ya da Cumhuriyet yüz yıl sonra hem toprak kaybedip küçülecek hem de uzun ve karanlık bir faşizm dönemine girecektir.

Erdoğan’ın CHP’ye kurduğunu düşündüğü tuzak eğer yeni CHP yönetimi doğru davranırsa bizzat Erdoğan’ın kendi sonu olur. Yeni CHP yönetimi sözüm ona devletten gelen mesajlara kulaklarını tıkamalı, başta Türkler ve Kürtler olmak üzere bu topraklarda yaşayan bütün halkların demokrasi ve özgürlük taleplerine kulak vermelidir.

Bu noktada Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin, DEM Parti’nin demokrasiden ve barıştan yana kararlı tutumu bir şanstır. Türkiye’de iktidar bu şansı her defasında elinin tersiyle itti; aynı şeyi muhalefet yapmamalı, kendilerine uzatılan barış elini tutmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.