İkinci Trump dönemi ve Ortadoğu
Cafer TAR yazdı —
- Birçok çevre haklı olarak II. Trump iktidarının genel olarak Ortadoğu ve özel olarak da Suriye/Rojava’yı nasıl etkileyeceğini merak ediyor. Kürtler kendine güvenen ve bütün varlığı ile özgürlüğü için mücadele eden bir halk; bu iki nokta Kürtlerin en önemli güvencesi olmaktadır.
ABD’de yapılan başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın başkan seçilmesi genel olarak Türkiye’de düzen medyasında ve iktidar çevrelerinde sevinçle karşılandı. Hatta Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın seçim zaferi sonrası yayınladığı tebrik mesajında Trump’a “dostum” diyerek hitap etti.
Devleti yönetenler Trump’ın yeniden seçilmesini muhalefete ve Kürtlere karşı moral üstünlük sağlamak için kullanmaya çalışıyorlar. Bu yolla Kürtlerin direncini zayıflatmak, düzen muhalefetini ise hizaya getirmek istiyorlar.
Düzen muhalefetinin Trump Amerika’sına tepkisi nasıl olur? Bunu bilemem!
Fakat genel olarak Kürtlerin her koşulda yarım asırdır kesintisiz sürdürdükleri özgürlük mücadelesini yükselterek devam ettireceklerine dair en ufak bir kuşku duymuyorum!
Ayrıca tartışmayı buradan sürdürmeyi çok abes buluyorum; Türkiye ve ABD ilişkileri her ne olursa olsun sadece iki insanın ilişkisine indirgenemez. Velev ki Erdoğan ve Trump gerçekten çok iyi anlaşıyorlar; fakat buna rağmen Türk/Amerikan ilişkileri, ABD’nin dünya ve Ortadoğu siyaseti bundan çok fazla etkilenmez!
Mevcut ABD yönetimi, özellikle de John Biden defalarca Erdoğan’dan hoşlanmadığını ifade etmesine rağmen, ABD/Türkiye ilişkileri belirli bir tempoda devam etti. Özellikle Halk Bank davası gibi bizzat Erdoğan’ın şahsını ilgilendiren konularda bile Biden yönetimi adım atmadı.
Hatta birinci Trump döneminde devreye giren CAATSA yaptırımları kimi alanlarda Biden yönetimi Türkiye’nin önünü açtı. Eski F16’lara yeni kitler takılması ve yeni F16’lar alınması için yönetim yeniden ABD Temsilciler Meclisi’ne başvuruda bulundu.
Halbuki genel beklenti bunun tam tersiydi; birçok çevre Trump sonrası iktidara gelen Biden yönetiminin Erdoğan’ın bizzat şahsını hedef alan hamleler yapacağını, en azından Halk Bank davasında taraf olmayacağını ve yargılama için ABD mahkemelerinin önünü açacağını düşünüyordu!
Fakat gelişmeler hiç de öyle olmadı; gerçi Biden/Erdoğan’la bir kez bile Beyaz Saray’da görüşmedi, fakat bu Türk/Amerikan ilişkilerini belirlemez. Olsa olsa Biden/Erdoğan ilişkililerini belirler, bu da bizi ilgilendirmez.
Bir çok çevre haklı olarak II. Trump iktidarının genel olarak Ortadoğu ve özel olarak da Suriye/Rojava’yı nasıl etkileyeceğini merak ediyor.
Muhakkak kimse bu günden neler olacağını tam olarak bilemez; günümüzde özellikle Ortadoğu’da askeri/politik süreçler o kadar hızlandı ki, kimse uzun yıllara yaygın öngörüde bulunamıyor. Bu noktada bütün soruların cevabı sizin kendinize güveninizde ve mücadele azminizde gizli.
Kürtler kendine güvenen ve bütün varlığı ile özgürlüğü için mücadele eden bir halk; bu iki nokta Kürtlerin en önemli güvencesi olmaktadır. Ayrıca objektif olarak günümüzde Kürtlerin konumlandığı bölge Ortadoğu’nun en hassas bölgesi ve bu noktada Kürtler Ortadoğu’da yeniden barışın sağlanması ve sürdürülmesinin güvencesi konumundadır.
Irak/Suriye, Suriye/İsrail, Irak/İran ve hatta bütün bu ülkelerin sınırlarında Kürtler olmadan, Kürtlere rağmen barış sağlanamaz, geçici olarak sağlansa bile uzun vadeli sürdürülemez.
Rojava özelinde hem Suriye rejimi hem de muhalefet Kürtler olmadan uzun vadede güvencede olamazlar. Kürtlerin güçsüzleştiği bir Suriye’de yeniden insanların birbirini öldürdüğü iç savaş manzaraları ortaya çıkar.
Bölgede İsrail, dolayısıyla Yahudi halkına olan düşmanlık zirve yapar. Trump Erdoğan’ı çok sevse bile Kürtleri Türkiye ile özellikle de Erdoğan ile ikame edemez. Suriye’de iç savaşı, Yahudi halkına karşı bölgede artan düşmanlığı Türkiye ile kontrol altında tutamaz.
Bölgede; Araplar Yahudilerden, Yahudiler Araplardan, Şiiler Sünnilerden, Sünniler Şiilerden, İsrail Suriye’den, Suriye Türkiye’den nefret ediyor.
Fakat hiç birinin negatif hisler beslemediği; hatta Rojava pratiğinde de gördüğümüz gibi hepsinin tek güvendiği halk Kürtler ve onun önderi Abdullah Öcalan’dır. Eğer ABD gerçekten bölgede İsrail’in varlığını güvenceye almak istiyorsa Ortadoğu’da barışa ihtiyacı var; Ortadoğu’da barış ise Kürtler olmadan sağlanamaz.