Esad’a yapılan çağrı ve normalleşme

Cafer TAR yazdı —

  • Özgür Özel’in Suriye’yi ziyaret etmek istemesi, Erdoğan’ın ısrarla Esad’la görüşme isteği Erdoğan/Özel yakınlaşmasının gerisinde daha derin, bizzat devletin dahil olduğu bir çalışmanın olduğunu gösteriyor. Özel, başında Erdoğan’ın olduğu Türk devletinin güvenlik kurumlarının oluşturduğu ve eline verdiği dosyaları alıp gidecek.

Erdoğan, NATO toplantısı için gittiği ABD’de bir kez daha Esad’la görüşmek istediğini tekrar etti; bir hafta önce Şanghay İşbirliği Örgütü’nün toplantısı için gittiği Astana’da da aynı çağrıyı yapmıştı. Hatırlarsınız, daha yakın bir zamana kadar Esad’a ağıza alınmayacak şeyler söylüyordu. Erdoğan “tıpkı içeride muhalefetle olduğu gibi, ülke dışında Suriye ile de normalleşme zamanının geldiğini söylüyor!”

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde AKP’nin aldığı seçim yenilgisi sonrası Erdoğan hem içeride hem de dışarıda normalleşme adı altında bir dizi kamuoyunu şaşırtan hamleler başlattı. Halbuki özel olarak bizzat Erdoğan tarafından aşırı ajite edilen Türkiye kamuoyu 31 Mart’ta elde edilen seçim başarısından sonra muhalefetin hükümet üzerinde baskıyı artıracağını düşünüyordu.

Fakat işler hiç de öyle gitmedi; aksine başta Özgür Özel olmak üzere yeni CHP yönetimi normalleşme sürecine en az Erdoğan kadar ilgi gösterdi. Birçok insan büyük bir hayal kırıklığı içinde kendilerine “Peki ama neden?” diye sordular.

Bazı soruların cevabı kısa sürede açığa çıkar; ki bunlar genellikle teknik sorunlardır. Fakat toplumsal olan, özellikle de siyaset alanına ilişkin kimi soruların cevabı ancak zaman içerisinde anlaşılır hale gelir.

Aslında bizim medyamızda 31 Mart sonrası yeni CHP yönetiminin yerel yönetimlerde kadrolaşma ve belediyeler aracılığıyla dağıtılan rantın CHP’ye yakın çevreler arasında paylaştırma sürecini tamamlamadan Erdoğan ile bir çatışmaya girmeyeceğini konuşmuş ve yazmıştık.

Fakat Özgür Özel’in Suriye’yi ziyaret etmek istemesi, Erdoğan’ın ısrarla Esad’la görüşme isteği Erdoğan/Özel yakınlaşmasının gerisinde daha derin, bizzat devletin dahil olduğu bir çalışmanın olduğunu gösteriyor. (Hemen kestirmeden söyleyeyim; böyle bir yakınlaşma Türkiye’de Kürtlerin, Alevilerin ve devlet tarafından öteki tarafa itilen diğer toplumsal kesimlerin lehine olmaz.)

Bu noktada özellikle Rusya Devlet Başkanı Putin, Erdoğan ve Esad’ı aynı anda iktidarda tutmaya çalışıyor. Biliyorum bu kimi okuyucularımıza imkânsız gibi gelebilir ama Rusya gibi Sovyetler Birliği’nin mirasını devralmış bir ülke için bu yapılabilir bir şeydir.

Putin, Türkiye’de Erdoğan’ın iktidarda kalmasına çok önem veriyor; bu noktada hem 15 Temmuz sürecinde hem de sonrasında yapılan seçimlerin tamamında Rus devleti bütün kurumları ile Erdoğan’ı destekledi. Dikkat ederseniz uçak düşürme sürecinden sonra yaşanan gerilimi dışarıda tutarsak Putin ve Erdoğan birbirlerini asla eleştirmediler.

Aksine her defasında birbirlerine övücü şeyler söylüyorlar; kimbilir belki bu karşılıklı sempatinin şahsi yönleri de vardır. Fakat burada asıl önemli olan şu: Erdoğan’ın iktidar olduğu bir Türkiye Rusya’nın muazzam işine geliyor.

Erdoğan batılı değerleri sürekli aşındırıyor, Avrupa’nın hemen yanında sözde bir müttefik olarak Avrupa Birliği (AB)’ni yoruyor. Göç konusunda özellikle kendi sınırlarında tedbir almayarak AB üzerinde sürekli baskı kuruyor, sözüm ona denge siyaseti izlediği ve taraf olmak için NATO’dan Kürtlerin mutlak imhasını istediği için NATO içerisinde Rusya karşıtı keskin bir iradenin ortaya çıkmasını engelliyor.

Putin, Esad’ı Erdoğan ile uzlaşmaya zorluyor; fakat bu Esad için o kadar zor ki! Bütün Suriye halkları yaşadıkları onca acının gerisinde Erdoğan olduğunu biliyor. Bütün bu yaşananlara rağmen Esad hiçbir şey olmamış gibi Erdoğan’la görüşürse Esad’ı başta kendi ailesi olmak üzere bütün Suriye halkı lanetler.

Tam bu çaresizlik noktasında CHP ve onun yeni lideri Özgür Özel her iki tarafında kabul edebileceği bir figür olarak devreye giriyor. Özgür Özel Şam’a CHP’nin kendi kurumlarında oluşturduğu Suriye dosyalarını alıp gitmeyecek; başında Erdoğan’ın olduğu Türk devletinin güvenlik kurumlarının oluşturduğu ve eline verdiği dosyaları alıp gidecek.

O dosyalarda ne olduğunu tahmin etmek hiçbirimiz için zor olmasa gerekir. Türk devleti göçmenleri göstererek, onlar üzerinden ortaya çıkmış kimi tepkileri bahane ederek Rojava’da bütün ilerici insanlığa mal olmuş demokratik gelişmeleri tasfiye etmek istiyor, bu noktada Özgür Özel’e de postacılık düşmektedir.

Başta Kürtler olmak üzere demokratik kamuoyu bütün bu gelişmeleri uzaktan takip edemez; bu noktada DEM Parti ve diğer demokratik kurumlar CHP yönetimini Erdoğan’a alet olmama konusunda uyarmalıdır. Türkiye CHP’nin aracılık ettiği bir süreç üzerinden Rojava’da bir çatışmaya sürüklenmemeli; böyle bir şey zaten çok hasar almış Kürt/Türk ilişkilerini tamamen kopma noktasına getirir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.