Sustular ve sıra onlara geldi
Cafer TAR yazdı —
- Eskiden insanlar tıpkı papaz metaforunda olduğu gibi sıranın kendilerine gelmeyeceği beklentisi ile hiçbir şey yapmadan bekliyorlardı, fakat artık sıra onlara da geldi!
Yurtsever Kürt halkı 31 Ekim kayyum darbesinden beri sokaklarda; aslında AKP/MHP faşizmi halk iradesine karşı tutumunu çok önce Van’da ortaya koymuştu; fakat orada da Kürt halkının ortaya koyduğu devrimci direniş, faşizme geri adım attırmıştı.
Ancak iktidar ve rant bağımlısı Erdoğan/Bahçeli faşizmi bütün ülkede halk iradesinin zerresine bile tahammül gösteremiyor. Arsızca saldırıyor; iradesine sahip çıkan yedisinden yetmişine bütün insanlara utanmazca şiddet uyguluyor.
Marx’ın çok haklı tespiti bir kez daha kendini ispatlamış oldu; tarih gerçekten de ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak kendini tekrar ediyor. Geçmişte ciddi muhalefet yapıyormuş gibi davranıp her defasında milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, ülke dışına yönelik işgal tezkereleri, halk iradesine karşı kayyum atanması gibi çok önemli konularda iktidara can simidi atan Kılıçdaroğlu şimdilerde oturduğu yerden sert adam numaraları yapıyor.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere şimdiki CHP yönetimi de dahil, solun önemli bir kesimi gelinen noktada sadece iktidara kızmak yerine kendilerini de ciddi bir özeleştiri sürecine tabi tutmalıdırlar.
Gerçekten de sustular ve sıra onlara geldi!
Faşizm başta Ankara ve İstanbul olmak üzere CHP’nin elindeki bütün belediyelere yönelik büyük bir saldırı başlatmış durumda. Her iki belediyenin önemli günlerde düzenlediği konserler mercek altına alındı. Şimdilerde belediye koridorlarında İçişleri Bakanlığı’nın müfettişleri dolaşıyor.
Yetmedi!
Geçenlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, borçlu belediyelere karşı haciz işlemi başlatacaklarını duyurdu. Halbuki söz konusu belediyeler borçlarının önemli bir kısmını kendilerinden önceki yönetimlerden devraldılar.
Özellikle kayyumlar gasp ettikleri belediyelere işgal edilmiş sömürge muamelesi çekip tabiri caizse talan ettiler. Çünkü söz konusu bölgelerde kendilerinin hiçbir karşılığının olmadığını ve halkın bir kez daha kendi iradesine sahip çıkacağını biliyorlardı. Şimdi de kalkmış kendilerinin talan ederek borçlandırdığı belediyelerden utanmadan borçlarını ödemelerini, yoksa haciz işlemi başlatacaklarını söylüyorlar!
Fakat AKP/MHP faşizminde hiçbir zaman utanma duygusu olmadı, fakat gerçekte durum bundan da kötü. Yıllardır iktidarın toplumun geri kalanına, özellikle de Kürtlere yaptığı zalimlikleri büyük bir ikiyüzlükle izleyen, kimi zaman alkışlayan Türkiye’nin önemli kısmı da utanma duygusunu yitirdi.
Utanma duygusunun temelinde toplumsal değerler ve normlar vardır; hiçbir değeri kalmamış ve davranışlarını kodlayan normlarını yitirmiş insanlar ve daha geniş anlamda toplumlar utanma duygusunu yitirirler.
Türkiye’de iktidar ve bütün ikiyüzlülüğüne rağmen iktidara bir sürü uyduruk gerekçe ile destek veren kitleler de utanma duygularını yitirdiler. Namuslu insanları dışında tutarak söylüyorum; Türkiye, sahte Müslümanların, sahte solcuların, sahte milliyetçilerin günlük yaşamda çokça karşımıza çıktığı bir ülke haline geldi.
Tabii ki sahte Kürtçüler de var; fakat son elli yıllık mücadele Kürtler arasında sahtekarlığın panzeri ve turnusolu oldu. Yıllar içerisinde her koşulda alanlarda olmaya devam eden; ağır bedeller ödemesine rağmen faşizme boyun eğmeyen Kürt halkının önemli bir çoğunluğu sadece Türkiye’de değil, bütün Ortadoğu’da demokrasi ve özgürlük mücadelesine öncülük etmeye devam ediyorlar.
Eskiden insanlar tıpkı papaz metaforunda olduğu gibi sıranın kendilerine gelmeyeceği beklentisi ile hiçbir şey yapmadan bekliyorlardı, fakat artık sıra onlara da geldi!
Gelinen noktada bütün Türkiye halkları ya Kürtlerle birlikte omuz omuza faşizme karşı mücadele edecekler, ya da kendileri de faşizmin zulmünün kurbanı olacaklar.
Sustular ve gerçekten de sıra onlara geldi!