Kürtler olmadan olmaz
Cafer TAR yazdı —
- Kürtler her zamankinden daha güçlü, örgütlü ve ideolojik olarak donanımlı tarih sahnesine çıktılar. Ortadoğu’da Kürtler olmadan hiçbir düzenleme yapamaz. Yapsa bile kalıcı olmaz. Kürtlerden rıza almak günümüz Ortadoğu’sunda, siyaseten, ahlaki ve askeri bir zorunluluğa dönüşmüştür.
Birçok çevre daha önce kamuoyu tarafından “Çözüm Süreci” olarak adlandırılan dönemin sonrasında başlayan çatışmalar ve yaşayan birçok kanlı olaydan sonra yeniden başlayan diyalog sürecini nasıl tanımlayacağını haklı olarak kestiremiyor.
Sürecin bundan sonra içerik olarak nasıl devam edeceğini ve nasıl adlandırılacağını biraz da yaşayarak göreceğiz; fakat hem Türkiye hem de bütün Ortadoğu, ya hakkaniyetli bir barış ya da topyekûn bir savaş sürecinin kenarına gelmiş durumda.
Kürtler, özellikle de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan eğer Ortadoğu’da başta Kürtler olmak üzere bütün halkları ve inançları kapsayan radikal bir demokratikleşme yaşanmazsa, sürecin kaçınılmaz olarak herkesin birbirini katlettiği bir cinnet ortamına sürükleneceğini nerdeyse otuz yıldır bıkmadan yazdı, konuştu, anlattı.
Sonuçta gerçekten de tam da onun ön gördüğü gibi oldu; kimse kimseyi yenemedi. Türkiye de dahil Kürtlerin yaşadığı birçok ülke tam yüz yıldır Kürtlere karşı bir tür soykırım uyguluyor.
Fakat ne oldu?
Kürtler her zamankinden daha güçlü, örgütlü ve ideolojik olarak donanımlı tarih sahnesine çıktılar. Kimse artık sadece bir ülkede de değil, bütün Ortadoğu’da Kürtler olmadan hiçbir düzenleme yapamaz. Yapsa bile kalıcı olmaz. Kürtlerden rıza almak günümüz Ortadoğu’sunda, siyaseten, ahlaki ve askeri bir zorunluluğa dönüşmüştür.
Kürtlerin Ortadoğu’da örgütlü bir güç olarak tarih sahnesine çıkması, tabii ki en başta yoksul ve mazlum Kürt halkının muhakkak çok yararına olmuştur, fakat bu yeni durum sadece Kürtlerin değil bütün bölge halklarının yararına bir gelişmedir.
Bölgede Esad rejiminin çökmesi, yerine HTŞ’nin Şam’a yerleşmesi muhakkak İran’ın aleyhine ve Türkiye’nin lehine olmuştur. Veya İran’ın Irak’ta güçlü olması İran’ın lehine Türkiye’nin aleyhinedir.
Benzer örnekleri çoğaltabiliriz, bu zamana kadar herhangi bir rejim için iyi olan şey diğer rejim için kötüdür. Fakat işte tam da bu noktada Kürtler bu çözümsüzlük ve çatışma üreten süreci tersine çevirmişlerdir. Kürtler kendileri için inşa ettikleri hiçbir şeyi başkalarının felaketine dönüştürmemişlerdir.
Kürtlerin özgürlük mücadelesi bölge gericiliğinin korkulu rüyasıdır ve bu noktada bölge gericiliği Kürtleri, Özgürlük Hareketi’ni ve Kürt Halk Önderi’ni durdurmak, etkisiz hale getirmek, halkların gözünde değersiz hale getirmek için elinden her şeyi yaptı ve yapmaya da devam edecek.
11 Ocak 2025’te Diyarbakır’da AKP’nin 8. il kongresine katılan Erdoğan da Kürt Halk Önderi ile yeniden başlayan sürecin bir fırsat kapısı olduğunu itiraf etmek zorunda kalmıştır.
Kürt Halk Önderi yıllar önce “eğer biz bu sorunu kendi aramızda çözemezsek, başkaları soruna müdahil olurlar” demiş ve defalarca Türkiye’yi uyarmıştı. Fakat buna rağmen Diyarbakır il kongresinde Erdoğan hiç yüzü kızarmadan Kürtleri bölgesel ve küresel güçlerin sesine kulak vermekle suçluyor.
Kapı kapı Kürtleri topyekûn imha etmek için dolaşan, bunun için olmadık tavizler veren bir liderin Kürtleri bölgesel ve küresel güçlerle Türkiye halklarına karşı bir niyet içerisinde olmakla suçlaması en hafif ifade ile utanç vericidir.
Kürtler kurdukları partiler de dahil bütün politik faaliyetlerine en geniş çevreleri dahil etmek için yoğun çaba harcamış bir halktır. Kürtler eğer bir bedel ödüyorlarsa bunun önemli bir nedeni de ahlaki olmakta ısrar etmeleridir.
Kürt siyaseti çıkarları değil, ahlaki ve insani değerleri esas aldığı için bu günlere gelmiştir. AKP Diyarbakır İl kongresinde salona Hamas siyasi büro başkanı Yahya Sinvar ve Ömer Halis Demir’in posterleri asılmıştır. Tam olarak bu insanların özelde Diyarbakır’da neyi sembolize ettiğini anlayabilmiş değilim. Kürtlerin son kırk yılda bütün dünyada kahramanca demokrasi ve özgürlük için toprağa düşmüş şehitleri var.
Eğer Türkiye’yi yönetenler yirmi birinci yüzyıla doğru girmek istiyorlarsa artık ciddi olmak, kimsenin aklıyla oynayamayacaklarını bilmeliler. Eski Kürt’ün gözünde belki bu tarz davranışların bir karşılığı vardı, fakat günümüz Kürtleri bunları aptalca buluyor, bilmelerinde fayda var.