İmamoğlu’nun tutuklanması ve Türkiye’de yaşananlar
Cafer TAR yazdı —
- Sorun kesinlikle İmamoğlu ve CHP sorunu ve hatta CHP’ler için de parti içi iktidar sorunu değil. Sorunun bütün tarafları hatta bütün Türkiye halkları bir samimiyet testinden geçiyorlar. Ya doğru yerde duracaklar ya da lanetlenecekler!
Yazıya başlamadan belirtmemde fayda var; ben Ekrem İmamoğlu taraftarı değilim, hiçbir zaman kendisine özel bir sempati beslemedim. Yani olumsuz yargılarım da yoktu tabii, ama benim Türkiye’nin demokrasisi ve refahı için olmasını istediğim politikacı modeli Ekrem İmamoğlu değil; fakat bu benim Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına kayıtsız kalmam anlamına gelmez.
Kemal Kılıçdaroğlu hiç değildi; yıllarca CHP’nin başında siyaset yapmış bir siyasetçi olarak Türkiye demokrasisinin geldiği olumsuz noktada Kemal Kılıçdaroğlu’nun da en az Erdoğan kadar sorumluluğu var. Bu kadar olup bitenler arasında Erdoğan’ın haklı olduğu tek bir şey var; o da: “bu operasyonların alt yapısını eski ve şu anda CHP içinde faaliyet yürüten kimi çevrelerden aldıkları bilgiler üzerine inşa ettikleri gerçeğidir.”
CHP içerisinde ellerini ovuşturmuş atanması muhtemel kayyumu Godot misali bekleyen çevreler var. Kim bize Kemal Kılıçdaroğlu dahil kimi çevrelerin olası bir kurultay iptali nedeniyle yeniden CHP’nin kendilerine devredilmesini umut etmediğini söyleyebilir?
İşte biz tam bu noktada reel Türkiye solunun prototipi CHP’den ayrılmalıyız. Aslında CHP’nin kendisi başlarına gelen bu musibeti bir fırsata dönüştürmeli ve sırtını devletin karanlık odaklarına, yüzünü ise Türkiye halklarına ve demokrasiye dönmelidir.
Türkiye bütün kurumları ile yol ayrımında, başta CHP olmak üzere herkes artık nihai kararını vermeli, artık kimsenin oyun oynayacak zamanı kalmadı.
İktidar yargıyı bütün kurumları ile ele geçirmiş durumda. Artık sivil Baro’ya bile tahammülleri yok; daha birkaç gün önce İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verdi.
Erdoğan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yönetiyor, artık Meclise ihtiyacı da yok!
Yürütmeyi hiç konuşmuyorum bile. Bütün devlet Erdoğan/Bahçeli ikilisinin kontrolüne geçmiş durumda. Geriye bir tek yerel yönetimler kalmıştı, şimdi onlarda uyduruk soruşturmalarla kayyumlara, oradan da yeniden Erdoğan/Bahçeli ikilisine devredilmeye çalışılıyor.
İşte tam da bundan dolayı sorun kesinlikle İmamoğlu ve CHP sorunu ve hatta CHP’ler için de parti içi iktidar sorunu değil. Sorunun bütün tarafları hatta bütün Türkiye halkları bir samimiyet testinden geçiyorlar. Ya doğru yerde duracaklar ya da lanetlenecekler!
Yakın zamana kadar insanlar bir ölçüde belki de sadece bir gün önlerine sandığın geleceği ve kendilerine yapılanların hesabını sandıkta iktidar sahiplerinden soracakları umudunu taşıyorlardı. İşte Erdoğan ve ekibi İmamoğlu operasyonu ile bu umudu onların ellerinden almak istiyor.
Yıllarca Kürtlere yapılan zulüm şimdi bunu susarak izleyenlerin başına geldi; bütün Türkiye tek adam etrafında bir araya gelmiş bir oligarşiye sonsuza kadar teslim edilmek isteniyor. Böyle bir Türkiye’de başta Kürt Sorunu olmak üzere hiçbir sorun çözülemez.
En fazla Putin/Kadirov modeli olur; bunun da başta Kürtler olmak üzere hiç kimseye faydası olmaz. Türkiye’nin dinamikleri Erdoğan’ı Putin yapmaz, velev ki yaptı; Erdoğan Kürtlerden bir Kadirov çıkaramaz!
Bütün Kürdistan’da Newroz alanlarını dolduran demokratik/ulusçu Kürt yurtseverleri bir kez daha eşit haklar temelinde birlikte yaşam iradelerini ortaya koydukları şu günlerde kimse Kürtleri samimiyet testinden geçirmeye kalkışmamalıdır. Kürtler bu testi kerelerce çok ağır bedeller ödeyerek geçtiler.
Kürtleri samimiyet testinden geçirmeye kalkanlar dönüp kendilerine bakmalıdırlar. Neredeyse on yıldır Erdoğan İktidarı on binlerce Kürt’ü haksız yere göz altına aldı, tutukladı. Bütün bunlar olurken yaşananları oturdukları yerden sadece izlemekle yetinenler şimdi bize demokrasi dersi veremezler.
Kaldı ki Kürtler iktidarın Ekrem İmamoğlu özelinde halk iradesine karşı giriştiği saldırıya başta DEM Parti’nin Eşbaşkanları olmak üzere bütün kurumları üzerinden sert tepki göstermişler, aynı tutumu CHP’lilerle paylaşarak devam ettirmişlerdir. Ayrıca doğrusu da budur!
Erdoğan iktidarının en temel demokratik hakları ortadan kaldırmaya yönelik saldırılarını yenilgiye uğratmak günümüzün en önemli görevlerinden biridir.