Suriye’de yeniden iç savaş

Cafer TAR yazdı —

  • Öyle anlaşılıyor ki İran ve Hizbullah’tan boşalan alanı Türkiye kendisine bağlı çetelerle doldurmak istiyor. Bu ne kadar mümkün bunu yaşayarak göreceğiz; fakat ben şahsen daha şimdiden literatüre geçmiş Erdoğan fırsatçılığının bir kez daha işe yaramayacağını Türkiye ve Erdoğan’a büyük bedel ödeteceğini düşünüyorum.

Heyet Tahrir Şam güçleri tam da Lübnan’da İsrail ve Hizbullah arasında ateşkes imzalanmışken Halep’e karşı büyük bir saldırı başlattı. Saldırının hemen sonrasında gözler bir kez daha Türkiye’ye çevrildi.

Astana süreci boyunca Kürtlerin ısrarla Suriye’de bir statü sahibi olmaması için uğraşan, bunun için olmadık tavizler veren AKP/MHP faşizmi Esad’ı bu noktaya getirmek için olmadık taklalar attı.

Ta ki Suriye sahasında İran ve onunla birlikte hareket eden Hizbullah güçleri İsrail saldırıları sonucu zayıflayana kadar. İsrail saldırılarının İran’ı ve Hizbullah’ı zayıflattığı noktada Türkiye ve ona bağlı çeteler yeniden aktifleşti.

Suriye’de saldırıları takip eden bütün çevreler doğrudan Türkiye’nin kontrolündeki “Suriye Milli Ordusu’na” bağlı güçlerin de saldırılara katıldıklarını raporluyor. Halbuki Türkiye resmi olarak Heyet Tahrir el Şam’ı uzun bir süre önce terör örgütü olarak tanımlamıştı.

Fakat Türkiye el altından daha en başından itibaren bu çetelerle ilişkilerini sürdürmeye, hatta onları yönlendirmeye devam ediyor. Türkiye bölgede fırsatçı bir ülke görüntüsü veriyor; işte tam da bu nedenle Türkiye’deki rejime kimse güvenmiyor.

Türkiye ve Rusya 2017’den beri bölgede rejim güçleri ve çeteler arasında yaşanan çatışmaları sonlandırabilmek için bir dizi girişimde bulundular. Üç yıl sonra 2020 yılının mart ayında Putin ve Erdoğan’ın başkanlığında bir araya gelen Rusya ve Türkiye heyetleri bir dizi kararlar aldı.

Buna göre her iki ülkede çatışmaları azaltıcı bir pozisyonda duracak, Türkiye İdlib’te konuşlu çetelerin rejim güçlerine saldırmayacağı garantisi verecek, buna karşılık Rusya da İdlib’e yönelik hava saldırılarına son verecekti. Aslında bu anlaşma ile Türkiye daha öncesinde inkâr ettiği Heyet Tahrir el Şam ilişkisini de kabul etmiş oluyordu.

Türk Dış İşleri Bakanlığı resmi ağızdan saldırılarla ilişkileri olmadığını ifade etti zaten aksi de beklenemezdi. Fakat bütün gözlemciler bu saldırıların Türkiye’ye rağmen olamayacağı konusunda hem fikirler.

İktidarın sözcüleri ne derlerse desinler AKP/MHP iktidarının bu noktada gerçek tutumunu düzen medyasına bakarak anlayabiliriz. Özellikle Fahrettin Altun tarafından doğrudan yönlendirilen Yeni Şafak, Akit gibi gazeteler HTŞ’nin başlattığı son saldırıları Türkiye İslam lehine bir gelişme olarak değerlendirdi!

Her gün kamuoyu önünde İsrail’e sözüm ona saldıran AKP/MHP faşizmi özellikle İsrail ile enerji alanında ilişkilerini bütün yoğunluğu ile sürdürürken, aynı zamanda İsrail/İran geriliminin bütün bölgede ortaya çıkardığı yeni olanakları değerlendirmekten geri durmadı.

Bütün bu gelişmeleri hem Rusya hem de İran’ın not aldığından eminim ve günü geldiğinde muhtemelen bütün bunlar mutlaka Türkiye’nin önüne konulacaktır. Yıllardır Astana süreci adı altında Rusya ve İran’la aynı masada Kürt özgürleşmesini yok etmek için yoğun bir çaba sarf eden Türkiye ilk fırsatta Suriye’de Rusya ve İran’ın çıkarlarına saldırmakta hiçbir sakınca görmemiştir.

Öyle anlaşılıyor ki İran ve Hizbullah’tan boşalan alanı Türkiye kendisine bağlı çetelerle doldurmak istiyor. Bu ne kadar mümkün bunu yaşayarak göreceğiz; fakat ben şahsen daha şimdiden literatüre geçmiş Erdoğan fırsatçılığının bir kez daha işe yaramayacağını Türkiye ve Erdoğan’a büyük bedel ödeteceğini düşünüyorum.

Türkiye’nin ekonomik ve askeri kapasitesi uzun vadede bir işgali kaldıramaz; muhtemelen bu saldırlar sadece HTŞ ve Türkiye’nin yalnız başlarına aldıkları bir kararla başlamamıştır. Kendi adıma İngiltere’nin tam da bu günlerde Londra’da Kürt kurumlarına karşı düzenlediği saldırıları manidar buluyorum.

Yeniden bütün tarafların iradelerinin sınandığı bir sürece girdik; güçlü olan taraf kazanacak ve Kürtlerin güçlü olmaktan başka bir çaresi yok.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.