İmamoğlu kimin adayı?
Ava Neşe KALP yazdı —
- Piyasada yıpranmış ve artık işe yaramaz duruma gelmiş Erdoğan’ın “mağdur” ettiği bir kişi olarak parlatılan İmamoğlu’nun emrivaki ile adaylığına doğru yol alınıyor.
- Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yapılan bir darbe gibi duruyor. Başrolünde İmamoğlu’nun olması onun sadece hırsına verilmeyecek kadar birkaç beden büyük bir konu. Dolayısıyla o sadece taşeron konumunda.
- Planlanan bu hamlede ya Gürcü devşirmesi Erdoğan’ın ya da Pontus devşirmesi İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması, ancak her durumda Arnavut devşirmesi Akşener’in Başbakan olarak seçilmesi hedeflenmektedir.
Türkiye’deki seçimler partiler ya da görüşler arasındaki seçme-seçilme ilişkisinden daha çok, perde arkasında devleti kontrol eden devşirme faşizan kliğin varlığının devamının nasıl sağlanacağına odaklı bir konudur. Bu nedenle son seçimlerde de asıl mesele Erdoğan’ın seçilip seçilmemesinden öte, temelde devletin mevcut niteliğinin korunup korunmayacağının garantilenmesiyle ilgilidir.
Günün koşulları açısından bu daha önce hiç olmadığı kadar da önem kazanmış durumda.
Dolayısıyla İmamoğlu’na siyaset yasağı getirmenin bu ideolojik ortamda, derin devlet dediğimiz bu devşirme masonik yapının projesi olma ihtimali olduğu çok yüksek bir ihtimal. Osmanlı’da oyun bitmez. Seyh Rıza’nın “benim sizin hilelerinize aklım ermedi”de ifade edildiği gibi, yedi yüzyıl boyunca hile yaparak, düşman yaratarak, insanları kutuplaştırarak, toplumları, hatta aileleri parçalayarak, birbirine düşürerek, sağ gösterip sol vurarak, bir gün ödül verip ertesi gün boğdurarak devam eden kirli bir gelenek bu. Bu gelenek ile bir aile -Osmanlı- altı yüz yıl üç kıtayı yönetme becerisi göstermiştir.
Doğal olarak, Osmanlı’nın yıkılışı ile bu gelenek bitmeyecektir. Biten tek şey, o aileyi de tasfiye edecek kadar kulağı geçen boynuz misali bu devşirme kliğin artık Ankara dehlizlerinde iş tutmasıdır.
Peki bu masonik yapı İmamoğlu hamlesiyle neleri amaçlamış olabilir? Ya da bu hamle ile hangi sonuçlar hedeflenmiş olabilir?
İlk hedef Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önüne geçmek olduğu gayet net. İmamoğlu’nun mağdur pozisyonunda altılı masada bir oldu-bitiyle aday haline getirilmesi için mükemmel bir hamle. Başka ihtimallerin de hesaba katıldığı bir hamle olarak, eğer ceza Temyiz’de bozulmazsa, bu dönem Erdoğan’ın bir kez daha kazanması, ondan sonraki dönem ise yine devşirme ve Karadeniz, yani Kafkas kliğinden birinin hazırlandığı anlamına gelir.
Eğer Temyiz’de bozulursa, bu durumda da Kılıçdaroğlu’nun adaylığından vazgeçirmeye zorlama için kullanılacaktır. Şimdiden sokaklarda bu fermante edilmeye başlandı bile. Piyasada yıpranmış ve artık işe yaramaz duruma gelmiş Erdoğan’ın “mağdur” ettiği bir kişi olarak parlatılan İmamoğlu’nun emrivaki ile adaylığına doğru yol alınıyor. Her iki ihtimal de yine bu masonik çeteleşmiş ekibin iktidarının devamına yarayacaktır. Bu kararı veren hâkimin MHP’li/ülkücü biri olmasının anlamı işte burada önem kazanır.
Bunun siyasal tasarım olduğunun başka bir boyutu da bu kararın açıklanacağı günün Kılıçdaroğlu’nun yurt dışı gezisinin sadece gününe değil, neredeyse saatine kadar denk getirilmiş olması. Kılıçdaroğlu büyük bir ihtimalle son anda haberdar edildi. Bu durumda Kılıçdaroğlu gibi birisinin CHP’nin kurmaylarına danışmadan/konuşmadan gittiği düşünülemez. Onların öneri ve desteğiyle gittiği açık olsa da dışarıya böyle yansıtılmıyor elbette. Daha da önemlisi Saraçhane çağrısından bırakın danışılması, Kılıçdaroğlu haberdar bile edilmemiştir. Bu inisiyatifi alan İmamoğlu’nun -büyük bir ihtimalle Akşener ile birlikte- Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu partinin genel başkanına danışmamasının anlamı nedir? Bu cüreti ona veren kim? Daha da önemlisi Akşener ile ana-oğul pozlarının tercümesi ne ola? gibi bir dizi sorunun yanıtı bu klikle bağlantılı.
Bu incelikle hesaplanmış ve tam yurt dışına çıkarken Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yapılan bir darbe gibi duruyor. Başrolünde İmamoğlu’nun olması onun sadece hırsına verilmeyecek kadar birkaç beden büyük bir konu. Dolayısıyla o sadece taşeron konumunda. Taktığı efendilik maskesinin altında derin devlet denilen kirli kliğe giden bağı çok fena sırıtmaktadır. Bu, Kürt Alevilerin katili cani Topal Osman’a rahmet okutan bağdır aynı zamanda.
Gerçekten de yapılanın Topal Osman’ınkiyle sadece nicelik farkı var. Her ikisinde de Kürt ve Alevi nefreti ön plandadır. Sadece Kürt ve Alevi olduğu için Kılıçdaroğlu’nu seçtirmemeye odaklanmanın nitelik olarak bir farkı yoktur. Bahsi geçen çetenin maskeli üyesi olarak, mağdurluk hikayesi üzerinden sadece adaylığını dayatmamakta, daha da ötesinde “Büyükşehir Belediye Başkanı cezalandırılırken o yurt dışına geziye gitti” anlamında ek yıpratma hamlesi örgütlemesi bu zatın niteliği hakkında epey bir bilgi sağlıyor.
Konuyu Erdoğan’a bağlayan teorilerin doğruluk payı vardır elbette. Zaten bu tür mühendislik olayları sadece tek bir hedefle planlanmazlar. Birkaç açıdan işlevselleştirilirler. Erdoğan elbette yeniden seçilmek ister, rakiplerini elemek ister, ancak ikinci ihtimal olarak seçilmezse, İmamoğlu’nun seçilmesi onun da işine gelecektir. Uyuşturucudan, savaş suçlarına kadar birlikte suç işlediği bu klikten yargılanmama garantisi koparabilir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu gibi biri gelirse bu olasılığın çok zorlaşacağı açık.
O yüzden en büyük ortaklık olan suç ortaklığı üzerinden, AKP, MHP, İYİP ve CHP’nin de kısmi olarak içinde olduğu konsorsiyumunun adayı olarak İmamoğlu üzerinde ortaklaşıldığı anlaşılıyor.
Bu projenin ana rollerinden birini Meral Akşener’in alması bu yüzden şaşırtıcı değildir. Planlanan bu hamlede ya Gürcü devşirmesi Erdoğan’ın ya da Pontus devşirmesi İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması, ancak her durumda Arnavut devşirmesi Akşener’in Başbakan olarak seçilmesi hedeflenmektedir. Bu plan ne Kürt Selahattin’in ne de Kürt ve Alevi Kılıçdaroğlu’nun bozmasına izin verilmeyecek kadar hayat memat meselesidir.