Cinayet değil, bir röntgen

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Bu cinayetin ortaya koyduğu röntgende, AKP/Ergenekon ve Hizbullah/Hüda-par Kürtlerin özgürlük taleplerini bastırma üzerinde bina ettikleri örgütlü bir savaş [ticareti] ağı açığa çıkıyor. AKP (Ensarioğlu), Ergenekon (kolluk kuvvetleri) ve Hüda-par (Hizbullah-devşirilmiş Kürt cihatçıları)… Hatırladınız mı? Malazgirt fotoğrafı… İşte bu minik bedenin cinayeti bu fotoğrafın negatifi… Her olay oradaki bu mafyatik yapılanmanın DNA’sına işaret ediyor.

Yaklaşık bir aydır gündemi çokça meşgul eden Narin cinayeti basit bir cinayet değil, Türkiye ve bölgenin adeta bir röntgeni.

Türkiye’de ve de bölgede, sadece bu olay üzerinden bakarak, devlet aygıtını ele geçiren bir yapının devlete paralel bir yapılanmayı kökleştirdiği, bir ağ oluşturduğunu görmek mümkün. Bu, hem devletin yedeğinde hem de paralelinde oluşturulan bir ağ.  

Devletin olanaklarını/gücünü kullanıp, yasal (savaş teknolojisi, SİHA vs.) ve yasa dışı yollardan ticari faaliyetlerde bulunup, bu ticari faaliyetin tüm gelirlerini ele geçiren paralel örgütlenmiş bir hiyerarşik yapılanma… Resmi ve milli mafya...

Üzerine inşa edildiği zemin Kürt hak talepleri… Kürt hak taleplerinin terörizm yaftası ile engelleme biçiminde ambalajlanarak, bu mafyatik yapılanma hem gerekçelendirilmekte hem de dokunulmaz kılınmakta…

Yıllar önce bir yerde okumuştum. Diyordu ki nerede bir çatışma ortamı var ve bu ortam süreklileştiriliyorsa orada silah, uyuşturucu başta olmak üzere ciddi bir savaş ticareti yürütülüyor demektir. Bütün bunların yapılabilmesi ancak ve ancak kolluk güçlerinin katkısıyla, yani devletin gücü kullanarak mümkündür…  

BBC’nin “Aristokratlar” gibi çok önemli bir dizisi vardır. İki soylu arasında “savaş en kârlı ticari faaliyettir” gibi bir diyalog geçer.

Gerçekten savaş en kârlı ticari faaliyeti, yani nekro-ekonomi (Mbembe) olarak sadece Batılı emperyalistlerin değil, artık daha çok Doğulu emperyalistlerin, siyasal İslamcı diktatörlerin aile şirketlerinin dahil olduğu daha vahşi işletilen bir ticaret biçimi.

Narin cinayeti bu savaş ticaretinin özellikle bölgedeki röntgenini bize veriyor…

Olay bir köyde, bir aile içinde geçiyor.  Nedenini bir türlü öğrenemiyoruz. Belli ki kirli. Bilinirse bu “nadide” ailenin karizması çizilecek cinsinden iğrenç...

Bir sebepten dolayı sekiz yaşındaki bir çocuk hunharca öldürülüyor. Anne dahil olmak üzere, çok organize bir biçimde Oscar’lık performans sergileniyor…

Aile, Ezîdî Kürtlerinin arazilerine el koymuş, işgalci… Muhtar, cami imamı da dahil, yüz ailelinin olduğu köyde devletle ilişkili her türlü yetki bu ailede… Astığı astık kestiği kestik.. Neden, çünkü güçlü…

Gücü nereden? Belindeki ve zuladaki silahlardan… Belindeki ruhsatlı…

Bölgede kimlere silah taşıma ruhsatı verilir? Kürt kimliğini terk edip, devlete yedeklenenlere. Korucular, milisler, işbirlikçiler… 

Bunun anlamı? Kendi halkından/Kürtlerden hak talep edenleri öldürme şartı ve yetkisi…

Salim Güran ve yedeğindeki Hizbullahçı, küçücük bir kızı da bu yetkinin verdiği rahatlıkla, bir tür iş kazası gibi öldürüyor… İş kazalarındaki gibi üstü rahatlıkla örtülür diye düşünüldü herhalde…

Kamuoyunun ilgisi biraz hesapları karıştırmış belli ki…

Bu keyfiyetin ve devleti temsil eden kolluk kuvvetleri ile sıkı ilişkilerin içeriğinde, istihbarat, daha fazla milisleştirme, dindarlaştırma/Hizbullahçılaştırma, apolitikleştirme, Türkleştirme ve devlet adına terör estirme var...

Anadolu’da Türk ve Müslüman olmayanlara karşı kullanılan devşirme milislerin Kürt versiyonları… Batı’da nasıl Alevi katliamları, Yahudi, Rum vb. pogromları lümpenleştirilmiş devşirmelerle yapıldıysa, şimdi aynı metodu Kürdistan’da uyguluyorlar… Nasıl ki bu pogromlara katılanlara o malları yağmalama hakları verildiyse, aynısı bunlara verilmiş…

 “Devletimiz,” “qomutanım,” “dış güçler,” “dinimiz” gibi tipik Ergenekon ağzını kullanan bir ailenin saf ve sıradan olmadığı açık... Köylerinin stratejik konumundan bahsediliyor. Bir devletçik belli ki… Neden?  Havaalanının (askeri); yani Kürt köylerini, dağlarını taşlarını bombalayan uçakların kalktığı yerin tam arkasındalar… Milisler olarak devletle işbirliğini, buranın korucusu olduklarını ima ediyorlar…

Hüda-par denilen paramiliter yapılanmanın ortaya atlaması, Ensaroğlu’nun ağzından kaçırdığı sözler, haklarında gırla giden silah ve uyuşturucu kaçakçılığı söylentilerine rağmen dokunulmamaları, bu ailenin devleti ele geçiren mafyatik yapılanma ile gırtlağına kadar karanlık iş tuttuğunu zaten söylüyor…   

Olayı soruşturan Jandarma komutanının eşinin hâkim olduğu, büyük bir ihtimalle Rojava’da cihatçı teröristlerin sembolü ve Türk bayrağının aynı anda bulunduğu yerde fotoğrafı olan birinin cinayete dahli olduğu, komutanın savcıyı ziyarete gittiği garip [olmayan] tesadüfler zinciri de var…  

Salim Güran’ın silah ve uyuşturucu ticareti yaptığı, Hizbullah’ın silah deposunun köyde olduğuna dair ciddi söylentiler var… Söylentilerin gerçek olduğu bu ilişkiler ağından zaten belli… Uçan kuşların bile radarlara takılmadan uçmadığı bir yerde, bu tür işlerin kolluk kuvvetleri içinden birileri olmadan yapabilmesi mümkün mü?

Bu cinayetin ortaya koyduğu röntgende, AKP/Ergenekon ve Hizbullah/Hüda-par Kürtlerin özgürlük taleplerini bastırma üzerinde bina ettikleri örgütlü bir savaş [ticareti] ağı açığa çıkıyor. AKP (Ensarioğlu), Ergenekon (kolluk kuvvetleri) ve Hüda-par (Hizbullah-devşirilmiş Kürt cihatçıları)… Hatırladınız mı? Malazgirt fotoğrafı… İşte bu minik bedenin cinayeti bu fotoğrafın negatifi… Her olay oradaki bu mafyatik yapılanmanın DNA’sına işaret ediyor.

Bu ticaretin devamlılığı için Kürtleri kriminalize eden bir politik ortamı harlıyorlar. Bu yüzden de Kürt sorununu çözmek bir yana, daha nasıl derinleştirilebilir onun peşindeler. KDP ile iş birliği, Hüda-par’ın Barzani ile görüşmesi de eklenince bu ticaretin Kürt işbirlikçileri ile derinleştirildiğini görüyoruz. Bu savaşla hem Kürtler birbirine kırdırılmakta hem de Kürtlere ait ne varsa hepsi talan edilip Ergenekon/MHP, AKP konsorsiyumuna aktarılmaktadır… Kemikler de KDP ve Hüdapar gibi işbirlikçilere atılıyor...

Salim Güran işte bu kemikçilerden biri olarak bu nedenle ortalıkta o kadar rahat hırlayan biri. Şimdi bu iş birliğini (dolayısıyla mümkünse işbirlikçilerini) örtbas etmek, bütün bu tarafların ortak derdi… Büyük bir ihtimalle biraz daha sürdürüp, gündemi biraz daha meşgul edip, güçsüz bir kurbana yıkarak, diğer Ergenekon cinayetleri gibi zaman aşımına bırakılacaklar listesine alınacak.  Göreceğiz…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.