Malazgirt II

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Ergenekon (MHP+BBP), AKP (Türk siyasal İslam’ı), Hüdapar (Kürt HAMAS’ı), toplamında Kürtlere topyekûn savaş halinin ilanıdır. Sembolik olarak II. Malazgirt için el ele tutuştuklarını ilan ediyorlar. Ergenekon ve AKP/MHP’nin neo-Osmancılık oyunlarının son parlak fikri. Kürtler– ve Alevilere- karşı topyekûn bir savaş ilan etmiş durumdalar. Bu savaşa karşı direnilmezse, inanın yaşananlar fragman olarak kalır.

Bu yıl, ne pahasına olursa olsun Ergenekon’un ideolojik işgali altındaki devletin, Kürtleri tamamen denklemden çıkarmayı planladığı yıldır. Eminim gizli ibareli dokümanlarda bu “seferberlik” olarak kırmızı damgalarla dolaşıma sokulmuştur.

Bunun anlamı, sadece Başûr ve Rojava’daki askeri saldırılar değil, örneğin bir yandan belediyelere tekrar kayyum atamanın altyapısını oluşturacak planlamalar, provokasyonlar eminim bir yerde pişiriliyor. Öte yandan Kürt kurumları içine yerleştirdikleri ya da rehin aldıklarıyla içeriden bazı planlamalar yapılmaktadır. Özellikle nitelikli insanları değersizleştirecek cinsten olayları tezgahlama gibi…

Öte yandan, Kürtçe üzerine çok yoğun baskılar kuruluyor. Kürtçe konuşmayı tehlikeli hale getirerek dilin kullanılmasını, dolayısıyla unutulmasını sağlamaya çalışıyorlar... Çünkü dilin asimilasyonu gerçekleşirse, o kimlik tamamen ortadan kalkacaktır… Azerbaycan’da Kürtler başta olmak üzere İrani topluluklar bu yolla Türkleştirildiler. Tam da bu nedenle caddeye yazılmış tek bir Kürtçe kavrama izin vermek istemiyorlar.

Hekim Lokman’ın kanı daha orada duruyor. Öldürülen vatandaşını savunamayacak hale getirilen Kürt örgüt/partilerine dönüştürme, onları suça bulaştırmaktan geçiyor. KDP, -bu yazı yazıldığında- henüz Hekim ile ilgili tek bir söz söylemiş değil. Ne de Güney halkı KDP’nin esrarlı duman altısından uyanıp ülkesine, soydaşlarına sahip çıkmaya çalışıyor… Güney’in şu an ayakta olması gerekirken, tam bir ölüm sessizliği olması çok acı…

 Öte yandan Türkiye’nin her yerinde Kürt işçilere saldırılar devam ediyor. En son Çorum’da, Sakarya’da silah da kullanarak saldırılar gerçekleşti, Sakarya’da Amedspor maçına yüzünde Yeşil’in maskeleri ile çıkıldı.

Son kaybolan çocuk örneğinde de bir yığın tuhaflıklar dönüyor. Mesela aramada Diyarbakır AFAD yerine Rize’ye ait özel kurumlar kullanılıyor. Bu kişilerin cihatçı örgütlerle bağlantısı olduğu da açık. Arama adı altında bölgede adeta arazi taratılmasına götürülmeleri hiç normal gelmiyor.

Öte yandan, sosyal medyada Kürtlere yönelik linçler gırla gidiyor ve teşvik ediliyor. Hapishaneden kriminaller Kürtlere karşı savaşa yollanıyor…

Süleymaniye’de SİHA ile öldürülen iki kadın gazeteci var. Rojava’da ana-oğul iki Kürt sivilin katliamı var.

Bir yandan TSK öbür taraftan Haşdi Şabi aracılığıyla İran, Kürtlerin yeraltı kaynaklarına çökmenin peşinde. Kürt valinin seçildiği Kerkük’e silahlı SİHA’lar yollanıyor.

Kürdistan dört parçada neredeyse baştan başa sömürgeciler tarafından fiili olarak yakılıyor.

İran idamlarla, Türkiye de cezaevlerine konulan Kürt tutsakları çeşitli biçimlerde sistemli olarak öldürüyor… Kimisi tedaviye alınmıyor, kimine ilaçları verilmiyor, otuz yılını dolduranlar pişman olmadıkları için tahliye edilmiyorlar, bazıları şüpheli şekillerde intihar vakası olarak kayıtlara geçiriliyor.

Öte yandan Avrupa ülkelerine tetikçiler salınıyor, oradaki Nazi Türkler/bozkurtlar devreye sokulup Kürtlere saldırtılıyor, arkasından devlet olarak devreye Kürtler kriminalize edilirken, tetikçiler kurtarılıyor...

Kürdistan’dan gençler yurt dışına akın akın çıkarılıyor, yerlerine Kürt olmayanlar yerleştiriliyor.

Nitelikli Kürt aydınlarını ya hapse ya da sürgüne yolluyorlar. İşbirlikçiler de olayları normalleştirmede kullanılıyor… Rojava’da Kürtlerin, kaçırılarak hem topraklarından kaçmaları hem de ekonomik (fidye) olarak çökertilmeleri sağlanıyor.

Kürt hareketinin marjinalleştirilmesi hızla sürüyor. En son Türk aydınları eleştirisinde yaşananlar Sol’un nasıl bir devlet batakhanesine çevrildiği de anlaşılıyor. 

Ordu, AKP, MHP, BBP ve Hüdapar’ın aynı karede olduğu ve Kürt kenti Ahlat’ta paylaşılan fotoğraf, üstelik Malazgirt’in yıl dönümünde verilmesinin yukarıda sayılanların toplamının anlam bulduğu karedir.

Bu, Ergenekon (MHP+BBP), AKP (Türk siyasal İslam’ı), Hüdapar (Kürt HAMAS’ı), toplamında Kürtlere topyekûn savaş halinin ilanıdır. Sembolik olarak II. Malazgirt için el ele tutuştuklarını ilan ediyorlar. Ergenekon ve AKP/MHP’nin neo-Osmancılık oyunlarının son parlak fikri.

Geldiğimiz nokta, başta din olmak üzere kiminle, nasıl ittifak yapacağımız konusudur. Bugün içinde bulunduğumuz durumu düşünürsek, bu bir utanç kaynağıdır Kürtler açısından. Başkalarına güvenmenin sonuçları…

Müslümanlık, din kardeşliği adı altında konuşan embesiller, mesela Kürtlerin topraklarını işgal eden tüm devletlerin Müslüman olduğunu, soykırımlara, katliamlara maruz bıraktıklarını, dillerini, kültürlerini yasakladıklarını, yağmaladıklarını, tarihini topraklarından sildiklerini bir türlü sorgulamıyorlar.

Dini, Yahudilerden nefret etmek için Filistin davasında kullanırken, Müslüman ülkelerinde başka dinlere, kültürlere yapılan saygısızlığı, nefreti, düşmanlığı, cinayetleri asla dikkate almazlar… Türk, Arap ve Farsların Kürtlere, Belucilere, Asurilere, Dürzilere, Ermenilere, Rumlara yapılanları bir kez bile olsun eleştirmezler…

Müslümanlık sömürgeciliğin en has ideolojine dönüştürülmüşken, hangi Müslüman buna itiraz ediyor. Allah adına kendileri kararlar veriyor, katliamlar yapıyor, beş-on yaşındaki çocukların tecavüzüne din adına onay çıkartıyorlar.

Hırsızlık, yağma, soygun, taciz, tecavüz suçları “fetih” adı altında İslam adına meşrulaştırılıyor. Kuran yakıldı diye ayağa kalkanlar, o dinin altını oyan suçlara karşı gıkını çıkarmıyorlar.

En son gözaltına alınan Gülen cemaatine mensup başörtülü kadınlara tecavüzü konuşuyoruz… İslamcı ve Türkçü bir iktidar döneminde. O kadınlar hem Türk hem de Müslümandılar tecavüze uğrarken.

Din, yönetici sınıfların kendi egemenlikleri için kullandıkları ağır karanlık bir örtüye dönüştürülmüşken, milliyetçilik de ona eklenen ikinci bir katman... Türkiye’de bu, Ergenekon ve AKP’nin birlikte çift dikiş attıkları ağır bir sömürü çarkıdır.

Bu yüzden, çarkın dişlilerine uymayan Kürtler– ve Alevilere- karşı topyekûn bir savaş ilan etmiş durumdalar. Bu savaşa karşı direnilmezse, inanın bu yaşananlar fragman olarak kalır.

Buna, Türkiye’deki diğer halklar da dahildir. Kürtleri alt ederlerse siz de bir yüzyıl daha karanlığa gömülmüş olacaksınız. Unutmayın…

Köprüden önceki son çıkıştayız…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.