Yasa dışı yasallık: Kayyım

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Yeni düzey, hukuku ihlal edecek biçimde, yasa dışı işlerde kullanma hali. Yani yasaları, aynı yasalarca suç olarak tanımlanan eylemlerde kullanma hali. Belediyelere yönelmelerinin sebebi bu yasa dışılığı, yerel düzeyde de sürdürmek. Belediyeler, sömürgeciliğin önemli rant ve soygun alanı…
  • Hakkari’nin İran, Türkiye ve Güney’in kesişme noktasında olmasının öneminin de altını çizmek gerekir. Burayla başlanmasının sebepleri çok çeşitli olsa da acilen yapılmasının altında, geçmişte belediyenin bu hatta yapılan kirli ve hukuk dışı işlerde kullanılmış olma ihtimalidir.
  • Hakkari’nin konumu, İran Devrim Muhafızları, uluslararası uyuşturucu kartelleri, elbette Türkiye, Mesrur Barzani'nin (KDP) içinde bulunduğu bir uyuşturucu ağına da işaret ediyor. Amerika’da devam eden Kurdistan Mağdurları Fonu davasının 726. Paragrafında[2] bu çarşaf çarşaf yazılmış durumda.

Baraj sistemiyle Kürtlerin yönetsel tüm mekanizmalara girişlerinin engellenmesi 2015’te çökünce, kayyım sistemi “yasal” olarak kullanabilecekleri bir engelleme biçimi haline geldi.

Buradaki yasallık durumu, devlet gücünü kullanarak aynı devletin yasalarının ihlali ile yaratılan bir fiili yasadışılık halini tanımlamaktadır. TC devleti şu an fiili olarak bu biçimde yönetiliyor.

Hakkari’deki durum elbette hukuki değildir. Dünyanın en kirli apartheid rejimi ile karşı karşıya olduğumuzu idrak edip, “Niye aday gösterildi” vs. zırvalarından çıkmak gerekir. Konu hukuki olmadığı için, öyle bir davası olmadan da bir suçlama ile kolayca tekrar içeri alınabildiğini canlı olarak yaşıyoruz. Sistemin tuvalet kâğıdı Yeni Şafak’ın Amed Belediyesi ile ilgili yaptığı şey tam da bu.

TMK’nın kayyım atamasını düzenleyen 427 sayılı kanun, beş temel şık halinde düzenlenir ve bunlardan Belediye kayyım atamalarına denk düşecek olan 4. Madde’de “Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa”[1] kayyım atanabileceğini söyler.

Oysa Belediye’de böyle bir durum yok. Tüm organları çalışıyor. Bu organlardan en önemlisi de belediye meclisidir ve belediye başkanı görevden alınması durumunda, rahatlıkla yeni bir başkan seçebilecek durumdadır. Kayyım atamak nedir?

Hakkâri belediyesine kayyım atamasının dayandırıldığı 14 yıl önce açılmış ve “devam eden” davanın aniden devreye sokulmasının anlamı nedir? Bu davalar neden 10-20 yıl kadar sürdürülür?

Bunun iki nedeni var.

İlki, zaman aşımı denen Türkçü-İslamcıların cinayetlerinin, suçlarının cezasız bırakılmaları, aklanmaları;

İkincisi ise, Türkçü ve İslamcı olmayan özellikle de nitelikli Kürtlerin, sosyalistlerin, Kürtlerle dayanışanların uydurma ve bitmeyen davalarla rehin tutulma, tehdit edilme, -Hakkari’de yapıldığı gibi- bir enstrüman olarak sömürgecilik tarafından kullanılması.

Bu, Türkiye Cumhuriyeti’ne Erdoğan ve Ergenekon koalisyonunun yirmi birinci yüzyıldaki “en büyük katkısı.”

Eskiden hem bilginin denetiminin kolay oluşu hem de ayrımcı da olsa devlet olma özellikleri ve bu süreçteki bürokrasinin yasa dışı uygulamalarla anılmaktan kaçınmaları sebebiyle yapılamayan bu türden uygulamalar, şimdi siyasal İslam ve toplama Türk ırkçılığının iç içe geçmesiyle yeni bir evreye taşınmış oldu.

Yeni düzey, hukuku ihlal edecek biçimde, yasa dışı işlerde kullanma hali... Yani yasaları, aynı yasalarca suç olarak tanımlanan eylemlerde kullanma hali… Mafya ile farkı, mafyanın hukuk tanımazlığına karşı, burada hukukun bizzat mafyatik işlerin yürütülmesinde kullanılacak şekilde gasp edilmesidir.  

Belediyelere yönelmelerinin sebebi bu yasadışılığı, yerel düzeyde de sürdürmek. Belediyeler, sömürgeciliğin önemli rant ve soygun alanı… Bu nedenle, seçimle ellerine geçirmedikleri belediyeleri, yasa dışı yollardan ele geçirmenin bir yolu…

İkincisi, Kürt belediyeciliğinin Kürt dili ve kültürünün geliştirilmesi, unutulmasının önlenmesi, kayda geçirilmesi için çok işlevsel rollerinden de son derece rahatsız oluyorlar. Devletin 90 yıldır gırtlağına çökerek boğmaya çalıştığı bir dil ve kültürün canlanma ihtimali sömürgecileri çok rahatsız ediyor.

Belediyelerin, özellikle gençlerin yozlaşmasını engelleyecek projelerinden de rahatsızdırlar. Çünkü sömürgecilerin en mahir oldukları konulardan biri de bu.

Bu, iki boyutlu bir kâr olarak tasarımlanıyor. İlki Kürt toplumunu yozlaştırarak hak taleplerinden uzaklaştırmak, ikincisi de hem içici hem de satıcı olarak uyuşturucu pazarı içinde kullanabilmek biçiminde. Yozlaşmayla bağlantılı olarak kadınların düşürülmesi, keza yozlaştırılmış ve uyuşturulmuş “Kürtler” eliyle pazarlanmaları dört katı hızlı bir erozyona sebep olacağı biliniyor.

Üçüncü olarak, özellikle Kuzey’in en sınır hatlarına giderek hem sınırlarla ayrılan Kürtlerin temaslarını önlemek, hem de bu kentleri birer garnizona çevirerek Kurdistan’ın tamamının sömürülmesi için belediyelerin stratejik konumundan faydalanmak istiyorlar.

Dördüncü olarak, “milli mafyanın,” devletin kaynaklarını kullanarak uyuşturucu, insan, kadın, çocuk, organ, tarihi eser, petrol kaçakçılığının daha rahat yapılmasının sağlanması. Belediye araçları ve personeli bu konuda en dikkat çekmeyecek kesim olacağından önemlidirler.

Hakkari’nin İran, Türkiye ve Güney’in kesişme noktasında olmasının öneminin de altını çizmek gerekir. Burayla başlanmasının sebepleri çok çeşitli olsa da acilen yapılmasının altında, geçmişte belediyenin bu hatta yapılan kirli ve hukuk dışı işlerde kullanılmış olma ihtimalidir. Dolayısıyla, hem mevcut izlerinin saptanma riskine karşı, hem de bölgedeki hukuk dışı ticari akışın devamının güvence altına alınmasıyla ilgili olması çok muhtemel.

Hakkari’nin konumu, İran Devrim Muhafızları, uluslararası uyuşturucu kartelleri, elbette Türkiye, Mesrur Barzani'nin (KDP) içinde bulunduğu bir uyuşturucu ağına da işaret ediyor. Amerika’da devam eden Kurdistan Mağdurları Fonu davasının 726. Paragrafında[2] bu çarşaf çarşaf yazılmış durumda.

Yani özet olarak sömürgeciler ve onlarla iş birliği halinde olan yoz Kürtler için de Hakkâri belediyesi “acil bir ihtiyaç.”

Bu nedenle Hakkâri ve diğer belediyelere kayyım atanmasına yönelik çok ciddi ve sert bir tavır almak gerekiyor. Ergenekon-AKP iktidarı mevcut durumda hukuku, hukuksuzluklarını perdelemede kullanarak, devlet zoruyla belediyeleri ele geçirmek için elinden geleni yapacaktır.

Kürtlere düşen ise Kürtlere karşı savaşın cephelerinden biri olarak dünyanın her yerinden buna direnmek.

Berxwedan jiyane!

[1] Bak. http://forensislaw.com/blog/kayyim-muessesesi-ve-ilgili-davalar.

[2] https://www.meforum.org/65967/could-masrour-barzani-be-the-next-manuel-noriega.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.