Dünya’nın bütün Kürtleri birleşin!

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Bu saatten sonra yuvarlak ve yumuşak cümlelerin hiçbir anlamı ve hükmü yoktur. Çünkü iktidarı işgal edenlerin dilleri daha tehditkâr bir hal almışken, onlarla uzlaşmacı bir dille konuşmanın artık bir önemi yoktur.

Kürt sorunu artık başka bir aşamada. Bu aşamanın özellikleri;

1. Kürt sorunu artık Kurdistan’ı bölen ülkelerin iç meselesi değildir.

2. Tıpkı birkaç ülke tarafından paylaşıldığı gibi, bu paylaşımı babasının malıymış gibi yapan başta İngilizler olmak üzere diğer emperyal güçlerin de dahil olduğu uluslararası bir meseledir.

3. Kürt topraklarını bölüşen devletlerden İran ve Türkiye başta olmak üzere, diğer parçalardan başka parçalar koparmayı planlayan otoriter rejimlerin bekasının da üzerine kurulduğu bir meseledir.

4. Filistin ve İsrail çatışması ve yayılırsa bölgesel savaş da Kürt sorununun sonucu sayılmalıdır.

5. Buradan da anlaşılacağı üzere Türkiye ve İran, bölgenin iki emperyalist ülkesinin iş birliği ile planlanmış ve yürütülmekte olduğu bir süreç işlemektedir.  

6. Basında da pek işlendiği gibi Kerkük seçimlerinden sonra oradaki Kürtlere yönelik saldırılar, Güney ve Rojava’nın yoğun olarak bombalanması (Türkiye, rejim, cihatçılar, İran vb.), İran’da artan ve hızlandırılan Kürt idamları, Türkiye’de tonu yükseltilen Kürtlere yönelik nefret söylemleri, Kürt kişi ve kurumları üzerinde estirilen devlet terörü, Kürtlerin kamusal kaynaklarından tamamen dışlanması vb. gibi oldukça sertleşen ve hızlanan süreç bu yeni aşama ile ilgilidir.

Bunların anlamı, Kürtler artık çoklu cephelerden büyük ve toplu bir savaşın hedefindedirler. Dolayısıyla hiçbir Kürt bu savaşın dışında değildir. Ya Kürt olarak bulunduğumuz hatlarda direneceğiz ya da ya sessizce seyrederek veya bize saldıranların yanında yer alıp, onların verdiği silahlarla halkımızı nişan alarak ve de kısa bir süreliğine canımızı kurtarıp, kimliğimizi, kendimize olan saygımızı yitirmiş bireyler olarak şurada burada yavaş yavaş ortadan kaldırılacağımız günlere kadar korku içinde yaşayacağız. Bundan şüphesi olanlar varsa Dersim örneklerine bakabilirler.

Buradan çıkarılacak ilk elden ders, kendimize güvenip, haklarımızda ısrarcı olmak, bu saatten sonra da minik düzeltmelere razı gelmeyecek şekilde taleplerimizi yükseltmek ve direnmek. Kendi kaderimizi belirleme hakkımızı hiç kimsenin insafına bırakmayacak biçimde rezerv etmek, inatla savunmak. Yani, Demirtaş’ın çok akıllı ve haklı olarak Kürt özgürlük mücadelesinde yükselttiği çıtanın altının doldurulması… Kurdistan’a Kurdistan demek gibi. 

Bu saatten sonra yuvarlak ve yumuşak cümlelerin hiçbir anlamı ve hükmü yoktur. Çünkü iktidarı işgal edenlerin dilleri daha tehditkâr bir hal almışken, onlarla uzlaşmacı bir dille konuşmanın artık bir önemi yoktur. Geldiğimiz aşama onlar açısından da sürdürülebilir bir aşama değildir. O yüzden daha ağır yollara başvurma eğiliminde oldukları açık. Şu anda onları tek engelleyen şeyin Kürtlerin toplu ve kararlı duruşudur. Bu yüzden çeşitli ayak oyunlarıyla parçalar koparmanın peşindeler. Kuzey’deki koruculuk, Hüda-Par, Zaza ve Kurmanc olarak Kürtleri ayrıştırma, Alevilerin Kürt olmadığı iddiaları; Güney’de KDP üst yönetiminin rehin alınışı Kürtlerin birliğini engellemek için kullandıkları bazı metotlar. İran, Irak ve Suriye’de başka senaryolar da var. Bu birliği kırdıkları anda, topluca imha etmekte bir an bile tereddüt etmeyecekleri fırsatları kollamaktadırlar.

Bu konuda Başûr’da KDP’nin rehin alınışı en büyük handikap. Rehin alımını sağlayan şeyin ne olduğunu biliyoruz; şeffaf ve demokratik olmayan kirli bir yönetim. Dikkat edilirse, şeffaf ve demokratik yönetimlerin olmadığı ülkelerde halk yoksullaşırken, yöneticiler zenginleşir. Toplum kaosa sürüklenirken, ülke sömürgeye dönüşür. Tipik olarak otoriter rejimlerle çalışan büyük devletler, karanlık iktidarları o ülkenin kaynaklarını kendi ülkelerine akıtan devasa hortumlara dönüştürürler. İşte Başûr’un geldiği durum tam olarak bu. 

Bu anlamda Rojava ve Başûr karşılaştırılırsa ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır. Bir yandan zengin doğal kaynakları olan, ancak öğretmenlerine maaş dahi ödeyemeyen otuz yıllık bir yönetim (yıllardır seçim yapılmayan), öte yandan korkunç imkansızlıklar içinde, Türkiye, İran, İŞİD ve rejimin saldırılarına rağmen demokratik bir yönetimin inşasında ve sürdürülmesinde ısrarlı, dolayısıyla da bu imkansızlıklar arasında daha iyi ekonomik koşullar sağlayan on yıllık bir Rojava örneği. Konu net.

Rojava parçalanmanın karşıtı olarak birleştirmenin formu olduğu için de rahatsızlık ve korku yaratmaktadır. Kürtleri ve diğer toplumları bölüp parçalayarak yöneten güçler, Kürtlerin diğer halklarla beraber birlikte var olmanın zeminini istemeyeceklerdir. Buna kirli Kürt kişi, kurum ve yöneticileri de dahil olacaklardır haliyle, bölücü güçlerle iş tutarak bu bölünmeden nemalananlar olarak.

Bu yüzden kendi halkının imhasına sessiz kalırken, Rojava ve Başûr’u her gün bombalayan Türkiye’nin mizansen patlamalarına, Rojhilat’ta patır patır Kürt gençlerini asan İran’a hoplaya zıplaya kınama mesajı yollamakta ve başsağlığı dilemekte bir sorun görmezler.

Bu arada korkunç İran rejiminin Kürt gençlerine yönelik artan ve hızlandırılan idamlarının engellenmesi için ciddi bir duyarlılık gerekmektedir. Bu konuda Rojhilat halkının yalnız bırakılmaması gerektiğini söylemeye gerek yok sanırım. En azından sosyal medyada daha aktif pozisyonlar alınabilir.  

Gelinen nokta, toplu saldırı altında olarak, toplu ve güçlü refleksler vermenin zamanıdır. Rojhilat’taki kardeşlerimiz başta olmak üzere Dünya’nın neresinde olursa olsun her Kürt’e sahip çıkmanın zamanıdır. Bu yüzden;

Dünya’daki bütün Kürtler birleşin!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.