ŞanoWan: Elbette direneceğiz
Kültür/Sanat Haberleri —
- Serhat Kültür ve Sanat Derneği bünyesinde tiyatro çalışmaları yapan ŞanoWan'ın "Haylo Dîsa Tevhîhev Bû” oyunu Tatvan Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. ŞanoWan'ın oyuncuları, sanatın direnerek korunabileceğine vurgu yapıyor.
NUDA KOÇAK/WAN
Tatvan Belediyesi Kültür Merkezi'nde 19 Haziran 2023 tarihinde oynanması planlanan Serhat Kültür ve Sanat Derneği bünyesinde tiyatro çalışmaları yapan ŞanoWan'ın "Haylo Dîsa Tevhîhev Bû” oyunu Tatvan Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Geçen yıl mayıs ayında da aynı oyun aynı Belediye tarafından yasaklanmıştı. Üstelik bütün izinlerin alınmasına, prosedürlerinin tamamlanmasına rağmen, bir gün kala Kürtçe oyunun yasaklanması, konunun birçok yönüyle değerlendirilmesini gerektiriyor.
Kürt kültürüne yönelik bu yasaklama güncel olsa da Cumhuriyetin kuruluşundan beri var olagelen sistematik bir politika aslında. Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluşunun ulus-devlet paradigması üzerinden şekillenmesinden beri Türk dil ve kültürü dışında kalan farklılıklara yönelik genel bir politika. Tabi yoğun Kürt nüfusunun varlığı, tarihi, kültürel ve sosyolojik gerçekliğinin bu topraklarda kök salması, yürütülmek istenen politikaların hayata rahatlıkla geçirilmesinin önünde de bir engel teşkil ediyor. Buna yönelik olarak da fiziki imha hareketlerinden tutalım, beyaz asimilasyon olarak adlandırılan dil, kültür, sanat ve tarihe yönelik de özel politikalar yürütüldü.
Sanat direnerek korunabilir
Bugün AKP iktidarının da çokça vurguladığı, adeta bir şiar haline getirdiği “tek dil, tek vatan, tek bayrak” vb. söylemler, aslında o çokça eleştirdikleri kemalist zihniyetten çok da farklı olmadıklarını gösteriyor. Ancak çağımıza uygun olarak yürüttükleri asimilasyon politikaları, öncekiler gibi açıktan kanunlarla değil, daha ince yöntemlerle yapılıyor. “Kürt kardeşlerimizle bir sorunumuz yok” deyip, “Kürt kardeşlerinin” dilini, kültürünü yasaklamalar, pratik politikalar biçiminde açığa çıkıyor. Son dönemlerde Kürtçe yapılmak istenen konserler, festivaller, tiyatrolar özellikle iktidarın kontrolündeki alanlar tarafından “uygun değil” şeklinde ne idüğü belirsiz gerekçelerle yasaklanıyor. Ama öte yandan Kürtçe olmayan her tür etkinlik bırakalım yasaklanmayı, teşvik ediliyor. Çok açık ki Kürt kültürüne ve sanatına yönelik özel bir politika yürütülüyor. Çünkü kültür ve sanat, ŞanoWan’ın oyuncularından Ferhat Aslan’ın da ifade ettiği gibi, kimliğin şekillenmesinde, oluşmasında başat bir rol oynuyor. Ferhat Aslan’a Kürt tiyatrocuları olarak kendilerini nasıl tanımladıklarını sorduğumuzda, “Biz Kürt tiyatro emekçileri olarak dili, kimliği, kültürü yasaklanmış ve varoluş mücadelesi veren bir halkın tiyatrocularıyız” diye cevap veriyor. Tam da bu nedenden dolayı Kürtler, dillerini, kültürlerini, sanatlarını ancak direnerek koruyabiliyorlar. En temel insani haklardan olan bu alanlar bile, bir direnme konusu haline getirildi Kürtler açısından.
Yozlaştırma politikası
Özellikle 2016'dan sonra Kürtlerin konserleri, festivalleri yasaklandı. Birçok Kürt sanatçı tutuklandı. Kürt kültürü yok sayıldı. Kültür ve sanat, bir halkın özünü, ruhunu ifade eder aynı zamanda. Aslında yasaklanan görünürde kültür ve sanat olsa da özünde Kürtlerin ruhudur yasaklanmak istenen. Dolayısıyla fiziki imha yerine ruhsal bir imhadır amaçlanmak istenen. 2016’dan sonra hız kazanan bu uygulamalar aslında devletin Kürtlere karşı 2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) karar kılıp hayata geçirdiği “Çöktürme Planı” çerçevesinde başlatılmış, adına darbe dedikleri olaydan sonra da bunu fırsata çevirip olanca hızıyla sürdürülmüştür. Hatırlanırsa, sokağa çıkma yasakları sırasında yüzlerce insanın vahşice katledildiği Sur ve Cizre’de mülki amirliklerin düzenledikleri müzik festivalleri, Kürt halkının değerlerine ve kutsallarına yönelik özel savaş saldırılarıydı. Kürtçe konser, tiyatro ve oyunları yasaklarken, diğer taraftan katliamların yapıldığı bölgelerde kültürel soykırımı derinleştiren politikalar yürüterek, festival adı altında gerçekleştirilen organizasyonlarla Kürt gençliğini yozlaştırmak kültürel değerlerden uzaklaştırılmak istediler.
'Kral çıplak'
Bu gerçeklikler göz önüne alındığında, böyle bir ortam ve siyaset arenasında ŞanoWan tiyatro grubunun oyununun "uygun değil" tarzında yasaklanması daha iyi anlaşılıyordur. "Uygun olmayan” bu tiyatro oyununun konusunu ŞanoWan’ın oyuncularından Perinaz Delazy, şöyle açıklıyor: "Fransız yazar Claude Magnier’in eserinden çevrilen 'Haylo Dîsa Tevlîhev Bû', zengin bir fabrikatör olan Bertrand Barnier’ın, yanında çalışan memuru Christian tarafından dolandırılmasıyla, yalancılığın ve üçkâğıtçılığın nelere yol açabileceğine ışık tutan ama aşkın galip geldiğini anlatan bir dolantı komedisidir."
Oyunun içerisinde yalancılık, dolandırıcılık, üçkağıtçılık gibi temaların olması, "kral çıplak" dedirteceğinden mi bilinmez ama Tatvan Belediyesi oyunu "uygun" görmemiş. Bu uygunsuzluk hali Kürtçe olunca ayrıca "milli bekaya aykırı, tehlikeli" olarak da görülmüş olabilir.
Bahane teknik problem!
Perinaz Delazy, bu durumu şu sözlerle açıklıyor: “Oyunumuz, başvuru için tüm resmi evraklar tamamlanmış olmasına rağmen oynanmasına çok kısa bir süre kala gerekçe bildirilmeden iptal edildi. Hala tarafımıza gönderilen herhangi bir resmi belge yok. Geçen yıl da aynı oyunumuz aynı kurum tarafından sahnede teknik problem olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti ancak iptal kararının bize bildirildiği gün bile sahnede başka bir etkinlik gerçekleştiriliyordu. Bu da şunu gösteriyor ki bu teknik problem sadece bize özel yaratılan bir problemdi. Kürt kültür ve sanat etkinlikleri son yıllarda bu yöntemlerle engellenmeye çalışılıyor.”
Perinaz’a bu durum çalışmalarınızı, motivasyonunuzu olumsuz etkiliyor mu diye sorduğumuzda, “Elbette bu bizim motivasyonumuzu etkiliyor ancak hiçbir şekilde bizi çalışmalarımızdan geri çekmiyor. Yine seyircimizle bir araya gelebilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız, yine başvuru yapacağız, yine engellenirsek tekrardan inşa edeceğiz. Kürt kültür ve sanat çalışmaları hiçbir zaman normal koşullarda üretilmedi. Bugün koşullar daha da ağırlaştırılmakta. Elbette biz de bunun karşısında direneceğiz; sanatımızı halkımıza sunmak için elimizden geleni yapacağız ve bunu seyircilerimizin desteğiyle yapacağız” diye cevaplıyor.
İcazet almayız
ŞanoWan’ın oyuncularından Ferhat Aslan da aynı soruya şöyle cevap veriyor: “Uzun süredir istikrarlı şekilde varlığını sürdüren ve birçok başarılı çalışmaya imza atan ŞanoWan, Kürt tiyatrosunun gelişmesi için diğer tüm Kürt tiyatro ekipleriyle dayanışma halinde çalışan, düzenli olarak her sezon oyunlar çıkartan, tiyatro festivali düzenleyen, öğrenci yetiştiren, atölye veren bir tiyatrodur. Hayatında yasaktan başka kelime öğrenememiş olanların altını imzaladığı kâğıt parçaları, Kürt dilinin ve tiyatrosunun önünü kesemez. Ne Kürtçe ne de Kürt tiyatrosu kaymakamların icazetiyle var olmamıştır. Dil ve tiyatro yasaklarla ehlileştirilemez.”
*****
“Hem Kürt’tür hem de goministtir”
80’li yıllarda yaşadığımız bölgede Kürt devrimcilerin ne kadar tehlikeli olduklarını anlatmak için “hem Kürt’tür hem de goministtir” diyerek kişinin ne kadar tehlikeli olduğu vurgulanmak isteniyordu. Sanırım Tatwan Belediyesinin izlenimi de bu yönde.
Ülkenin birçok yerinde sokak sanatçılarının Kürtçe şarkı söylemeleri “çevreye rahatsızlık verme” nedeninden dolayı yasaklanıp müdahaleye maruz bırakılırken, çevreye gerçekten rahatsızlık veren Kürtçe dışı her şey olabildiğince serbest ve makul.
Bir toplumu karakterize eden temel etkenler, onun dili, kültürü ve sanatıdır. Kürt kültürünün bu kadar baskı ve yasaklamaya karşı hala varlığını sürdürebilmesinin en temel nedenlerinden biri bu kültürün derin köklere sahip olması ise, bir diğer nedeni de Kürtlerin bütün bu karşı politikalara karşı varlıklarını sürdürmekten vazgeçmemeleridir. Bu vazgeçmeme istemi, onları, sadece fiziki olarak değil, kültürel olarak da var kalabilmelerini şart koşuyor ve Kürtler bunun oldukça bilincindedirler. Bu bilinç, her türlü imha, inkâr ve asimilasyon karşısında bir öz savunma refleksi olarak gelişiyor. Kürtlerin artık dil, kültür ve sanatlarının yok sayılma, baskı altına alınma, yasaklanma vb. uygulamalar karşısında geri adım atmayacakları, bu politikalar karşısında varlıklarından vazgeçmeyecekleri bütün dünya tarafından görüldü. Bu tür uygulamalar karşısında direnecekleri de görüldü.