Yaklaşan yerel seçimler ve Kürt diplomasisi

Cafer TAR yazdı —

  • Türkiye ve bölgenin geldiği aşama itibariyle önümüzdeki seçimler sadece yerel yönetimleri kimin yöneteceğine indirgenemez, bu seçimler üzerinden Kürtler kendi kendilerini yönetme iradelerini ortaya koyacaklardır.

Tam yüz yıldır Kürtler büyük bir varlık yokluk mücadelesi veriyorlar; bu noktada ortaya koydukları irade muhteşemdir. Neredeyse içeriden bile birçok çevrenin bittiğini düşündüğü bir noktada Kürtler muazzam bir direniş ortaya koymuş ve yeniden tarih sahnesine çıkmışlardır.

Kürtlerin tarih sahnesine çıkmasından özgürlük ve demokrasiden yana olan hiçbir insanın ve halkın endişe etmesine gerek yoktur. Kendine yaşam alanı açan demokratik Kürtlük kendini milliyetçilikten arındırarak yeni tür bir yurtseverlik ortaya çıkarmıştır. 

Bu yeni yurtseverlik bütün kimlikleri onore eden; onları eşit, özgür halklar sofrasına buyur etmektedir. Böyle olduğu içindir ki bölge gericilikleri halkları birbiri ile çatıştıramamakta, birbirlerine karşı kışkırtamamaktadırlar.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında zengin enerji kaynaklarının keşfedildiği ve özellikle İngiltere’nin başta Hindistan olmak üzere diğer sömürgelerine giden yol üzerinde olan Kurdistan’ı dört parçaya bölen tutumu günümüzde Ortadoğu’da yaşayan çatışmaların da alt yapısını oluşturmuştur.

Türkler, Araplar, Acemler kendi tarihlerinden bahsederken özellikle emperyalizme karşı mücadele kavramını çok kullanırlar; kimi durumlarda haklı yanları da vardır, fakat onların her defasında unuttukları kendi egemen sınıflarının yüz yıllara yayılan sömürgeci geçmişleridir. 

Kürtler bu süreci hem sömürgecilik hem de modern emperyalizm döneminde katmerli baskı altında geçirmiş bir halktır. Dolayısıyla Kürtlerin verdiği özgülük mücadelesi hem yerel gericiliğe karşı hem de küresel emperyalizme karşı güçlü bir duruşu ifade etmektedir.

Bütün dünya halkları gibi Kürtlerin de diplomasisi vardır; ayrıca Kürt diplomasisinin en önemli ayağını kamu diplomasisi oluşturmaktadır; Kürt diplomasisi kaynağını ve gücünü günümüzde kamu diplomasisi olarak adlandırılan halklardan halklara olan ilişkilerden almaktadır.

Yoksa Kürtlerin devleti mi vardır ki ihaleler versin, yüklü askeri alımlar yapsın. Dolayısıyla Kürt özgülük mücadelesi gücünü haklılığından almaktadır. Özellikle DAİŞ saldırıları sonrası dünya halkları Kürtleri aracısız görmek zorunda kalmış ve özgülük mücadelesini içerik olarak da tanımıştır. 

Bu durum tabi ki özellikle ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere nispeten demokrasi ile yönetilen diğer ülkelerin hükümetlerini de etkilemiştir. Benzer bir durum geçmişte Yunan bağımsızlık mücadelesinde de yaşanmıştı. 

Osmanlı devletinin en zayıf olduğu zamanlardan birinde patlayan Yunan bağımsızlık mücadelesi İngiliz kamuoyunun baskısı ile, dönemin İngiliz hükümetinin Osmanlı Devleti üzerinde kurduğu baskı sonucu şimdiki Yunanistan’ın ancak bir kısmında başarılı olmuştur.

Türk devletinin her kademesinden çevreler ve kimi sözde Türk aydınları Kürt Özgürlük Hareketi’nin kazanımlarını emperyalizm ile ilişkilendirerek değersiz hale getirmeye çalışmaktadırlar. Onlara göre emperyalizm dört parçada Kurdistan’ı birleştirerek büyük Kurdistan’ı kurmak istemektir. Halbuki gerçek bunun tam tersidir; Kurdistan’ın dört parçadaki esareti emperyalizm yüzünden olmuştur ve yerel halklar Kürtlere yapılan bu zulme seyirci kalmış, hatta hükümetleri ise emperyalizmin suç ortağı olmuştur.

Bundan dolayı Kürtlerin özgürlük mücadelesi uzun yıllar hem yerel gericiliğe karşı hem de emperyalizme karşı olmuştur. Kürt mucizesi işte tam da bu noktada ortaya çıkmaktadır; Kürtler imkânsız olanı başarmışlardır. 

Örneğin Yunanlılar sadece Osmanlı’ya karşı, Cezayirliler Fransa’ya karşı, Hintliler İngilizlere karşı mücadele ederken, Kürtler; Türk, Arap ve Acem devletlerine karşı mücadele etmişler, bu da yetmemiş dönemin en büyük siyasi ve askeri paktı olan NATO, Kürt Özgürlük Hareketi’ni ezmek için bütün gücünü seferber etmiştir. 

Geldiğimiz noktada tabii ki diğer bütün halklar gibi Kürtlerin de diplomasisi olacaktır; Kürtler de bölgede etkili olan başta ABD ve diğer Batılı ülkelerle kendi çıkarlarını esas alan bir çalışma içerisinde olacaklardır; fakat herkes bilmelidir ki, Kürtler kendi özgürlük iradelerine ve bağımsızlıklarına sonuna kadar bağlı bir halktır. 

Kürt halkının özgürlük iradesi özgürlük mücadelesinin ana kaynağıdır. Kürtler bir kez daha yerel seçimler üzerinden özgürlük iradelerini ortaya koymalıdırlar. Bu irade o kadar güçlü olmalıdır ki; dostları bundan gurur duymalı, düşmanları ise endişe etmelidir.

Türkiye ve bölgenin geldiği aşama itibariyle önümüzdeki seçimler sadece yerel yönetimleri kimin yöneteceğine indirgenemez, bu seçimler üzerinden Kürtler kendi kendilerini yönetme iradelerini ortaya koyacaklardır. Bundan dolayı bir kez daha bütün Türkiye’de Kürtler hem kendileri hem de bölgede demokrasi ve özgürlük umudu olan bütün çevreleri sandığa gitmeye teşvik etmelidirler.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.