15 Ağustos’ta korkunun ve cesaretin resimleri

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Erdoğan Jandarma ve Sahil Muhafaza okul mezunlarının töreninde Enver Sedat sendromu yaşıyor. Murat Karayılan, keşif uçakları altında sırtını silahlı hevallerine vermiş, 15 Ağustos kutlama konuşması yapıyor.

KORKU MESAFESİ

Erdoğan Jandarma ve Sahil Muhafaza okul mezunlarının töreninde konuştu. Konuşma yaparken çekilmiş fotoğrafını gördünüz mü?

Ben gazeteci olsaydım, bu fotoğrafı gazete sayfasının yarısı kadar büyütür bir de şu manşeti atardım:

“Korku mesafesi!”

 

 

Tören bir futbol sahasında yapılmış. Erdoğan, kürsü ve promterler ön planda. Mezunlar nerede? Gözünüzü kısıp bakıyorsunuz; mezunlar sahanın enlemesine en arka ucunda neredeyse fark edilmez durumda. Eğer bu saha FİFA’nın tanıdığı maksimum boyutta ise mezunlar 110 metre uzunluğundaki sahanın enlemesine 75 metre uzağında dizilmişler. Bir de bu mesafeye atletizm pistini eklerseniz mesafe 100 metreyi buluyor. Meşhur sporcu Yusuf Dikeç, olimpiyat yarışlarında gümüş madalyayı tabancayla 10 metredeki hedefi vurarak aldı. Demek ki Erdoğan, tabancaların isabet mesafesinden çok uzakta kürsüye çıkmış. Mezunların tabancaları var mıydı, şarjörlerinde mermi bulunuyor muydu? Sanmıyoruz. Yüksek rütbeli subayların bile Erdoğan’a bir mesafede durduğunu, silahlarının ise toplandığını duyduk.

Ama bir önlem daha var. Resme dikkatle baktığınızda, Erdoğan’ın bulunduğu kürsünün yaklaşık 10 cm kalınlıkta çelikten imal edildiği kolayca anlaşılıyor. İlk mermi ıskalarsa, Erdoğan çelik sütre gerisine çömelecek gibi duruyor.

Yani Enver Sedat sendromu. Bir Mısırlı subay, Nasır’ın yerine geçen ve İsrail’le uzlaşan Sedat’ı resmi geçit töreninde vurmuştu. İsrail’le uzlaşma yanlısı olduğu için Hamas’la çatışan Mahmut Abbas’ı ayakta alkışlamış olmak Erdoğan’ın rüyasına girecek.

Haniye suikastinden sonra korku demek ki Saray’ı da sarmış.

Ben bunları yazarken bir de baktım bir başka korku manşeti: “Suudi veliaht Prens Muhammet bin Selman İsrail ile anlaşma nedeniyle can korkusu yaşıyor.”

Ortadoğu’nun bütün tiranları çiğnedikleri cesetlerin üstünde dizleri ölüm korkusuyla titriyerek sözde zafer yürüyüşü yapıyor. Korkunun ecele faydası yoktur.

 

 

CESARETİN RESMİ

Ve eğer gazeteci olsaydım, gazete sayfasının yarısını kaplayan “korku mesafesi” resminin hemen altına, “cesaretin resmini yapabilir misin Abidin” diye manşeti yerleştirir, onun altına da sayfanın diğer yarısını boydan boya kaplayan bir başka resmi yerleştirirdim: Keşif uçaklarının, SİHA’ların, helikopterlerin cirit attığı Kurdistan semaları altında, muhbirlerin, ajanlaştırılmış zavallıların her taşın altından kıvıl kıvıl solucanlar gibi çıktığı bir ortamda Halk Savunma Merkez Karargah Komutanı Murat Karayılan ile gerillalar, öyle çelik sığınaklarda değil, Kurdistan ağaçlarının, otlarının, yaban çiçeklerinin, yaban hayvanlarının orta yerinde toplanmış, düşmana meydan okuyor ve Komutan 15 Ağustos Diriliş Bayramını, sırtını silahlı hevallerine vermiş, kutlama konuşması yapıyor. 

Türk ordusunda “şehidin adı yok.” Gerilla ordusu ise isimleri ve resimleri unutulmayan şehitler kervanı, ölümsüzler ordusu. Karayılan şehitler kervanının isimlerini sıralıyor. Ölüm o anda cesaret resmine dönüşüyor. Toprağa düşen gerilla düşmanı korkutuyor, ordu öldürülen askerlerin resmini ve ismini unutturmak için cesetlerini yakıyor. Karayılan’ın arkasında sıralanan kadın ve erkek gerillanın gözlerinde ise şehitlerin ismi ve resmi parlıyor. Nazım’ın Onbeşler şiirindeki gibi: “Kazıdık şehitlerin ismini, kanlı kızıl bir mermere-Bir çelik aynadır gözlerimiz, şehitlerin resmini görmek isteyenlere”.

Yalçın kayalıklarda gerillanın “Bijî Serok Apo” haykırışları uzun uzun yankılanıyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.