Apocular yalan söylemez
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- Düşman kırk yıldır kazandık dediğine göre “yalan” söylüyor. Kürt savaşçıları “kaybetmedik” dediğine göre gerçeği söylüyor. Her haberi böyle değerlendirin ve bir zamanlar Çetin Altan’ın “sosyalist yalan söylemez” sözlerini hatırlayın ve çevrenizdekilere şunu söyleyin: “Apocular yalan söylemez.”
Minbiç halkı Türk devletinin saldırısına karşı direniyor.
Bu saldırı neyi gösterdi?
DAİŞ’in tüm Rojava topraklarında “gizli hücrelerinin” varlığını gösterdi. Aynı zamanda omuzunda “DAİŞ armalı” Türk ordusunun paralı askerlerini de kanıtlı olarak gözler önüne serdi. Bir de şunu parlak biçimde kanıtladı: Rojava olmasaydı, vaktiyle bir vuruşta Musul’u alıp, Irak’ın ve Suriye’nin yarısını işgal eden DAİŞ tüm Ortadoğu’ya egemen olacaktı. Kobanî zaferi ve Rojava olmasaydı, Hewler, Süleymaniye, tüm Irak ve Suriye çoktan çökecekti. Barzani kliğinin yerinde yeller esecekti. Beşar Esad o gün ülkesini terkedecekti. Hala hafızalarımızda arkalarına bakmadan kaçan Irak, Suriye, Başûr ordularının utanç verici korkaklıkları canlı. Onların arkalarından çaresiz bakakalan Êzîdî kadınları adına “kaçmayın” diye haykıran kadın gazeteceyi unutamıyoruz. Kaçanların tümü mevcudiyetlerini Rojava’ya, Rojava topraklarında yatan 12 bin şehide, bir o kadar gaziye, "Kobanî düştü düşecek” diyenlere karşı can veren Bakurlu halka, bodrumlarda yakılanlara, yıkılan yakılan sınır boyundaki Kürt şehirlerinde can veren çocuklara, kadınlara borçlular.
Ya Avrupa? O ölüm dirim günlerinde işgal ettikleri her yerde kadınları pazarlarda satan, tecavüz eden, esirlerin kafalarını kesen, demir kafeslerde diri diri yakan vahşi DAİŞ çetelerinin Avrupa başkentlerini kana bulaması karşısında dehşete kapılan Avrupa? O günleri hatırlayın: Can güvenliklerini bile borçlu oldukları Rojavalı kadın gerillaları önce hayret ve hayranlıkla karşıladı, ardından onları magazinleştirdi, sonra unuttu.
Kalpsiz ve vicdansızlar…
Şimdi BAAS diktatörlüğüne karşı ayağa kalkan Arap halkının bağrında DAİŞ yeniden hortluyor. Mezarlardan fışkıran zombiler gibi. Ve bunlar tıpkı Kobanî’ye vaktiyle Türk devletinin işaretiyle nasıl saldırdıysalar, on iki yıl sonra yine saldırıyorlar. Başlarında Türk generalleri, saflarında Türk subayları Minbiç seferindeler.
Onlar Rojava topraklarında uçakları, SİHA’larıyla işgal ve ilhak savaşı verirlerken, ellerindeki medya da psikolojik savaşın en bayağı yöntemlerini seferber ediyor. Hep aynı teraneyle. Genelkurmay Başkanı denilen ordusuz paşa kilitlendiği Zap’ta “kilit kapandı” diyorsa, manşetler “Minbiç’i aldık” diye nara atıyor.
BAAS ordusunun tabana kuvvet kaçması ve neredeyse bir haftada rejimin yerle yeksan olması karşısında şaşkınlığa uğrayan kimileri, bu hayasız akına Minbiç’in bir gün bile direnemeyeceğini düşündüler. Aslında özgürlüğe kavuştuğu günden beri Türk devletinin saldırılarına direnen Minbiç neredeyse bir haftadır da son saldırıya karşı direniyor. Havuz medyasının manşetlerinin gazıyla “Minbiç düştü düşecek” diyenlerin haddi hesabı yok. Onlara bazı hatırlatmalar yapmanın zamanıdır: Her kuşun eti yenmez.
Şimdi Minbiç’e saldıranları yakından tanıyoruz. HPG onlarla tam dört yıldır Başûr Kürdistanı’nda savaşıyor. Türk ordusu ÖSO’suyla, MİT’in Barzanici güçler arasındaki binlerce ajanıyla, tank tümenleri ve uçak filoları, kazan bombaları ve kimyasal silahlarıyla arazide avara kasnak gibi serapa dolanmakta. Yapacağını yaptı, saldırısına yeni bir teknik, yeni bir taktik ekleme imkanı yok. Amacı HPG’yi bitirmekti, Kandil’e yarısı Türk, yarısı DAİŞ simgeli bayrağını dikmekti. Amacına ulaşamadı. Yani yenildi. Gerillanın ise Türk ordusunu “son neferine kadar” kırmak gibi bir amacı yok. Onun amacı özsavunmadır. Hala savunuyor. Öyleyse kazandı. İşgalci ordu, son tekniğini, en hilekar taktiğini kullanıp başaramadığı durumda, gerilla yeni tekniklere ulaşmakta, yeni ve fedai ruhla taktikleri geliştirmekte. Kuvvetler arasındaki eşitsizliği Başkan Öcalan’ın teori ve pratiği ile ve yurtseverlik bilinciyle aşmakta. Barzani kliğinin ihaneti olmasa düşman kuvvet Başûr topraklarında bir gün bile tutunamaz. Başûr’da Kürt halkı her geçen gün Türk devletinin işgal ve ilhak amacının bilincine varıyor. Bu süreç tamamlanıp Barzani kliği tecrit olduğunda ve Kürt ulusal birliği gerçekleştiğinde zafer, henüz uzakta olsa bile kaçınılmazdır.
Savaşın bu özeti bize ne gösteriyor? Minbiç’te giderek tırmanan savaşla Başûr topraklarındaki savaşın aynı güçler arasında, aynı karşıt teknik ve taktiklerle sürdüğünü gösteriyor. Başûr’da saldırgan nasıl şu ya da bu tepeyi aldıysa, ardından nasıl kuşatılıp darbelendiyse, Minbiç’te şu köyü ya da bu mevziyi alan aynı saldırgan da aynı kaderi paylaşacak. Ancak savaşın özeti bize, bu savaşın da tıpkı Başûr’da olduğu gibi git gelli, uzun bir savaş olduğunu gösteriyor. Ne ordu ve DAİŞ çeteleri birkaç günde üstünlük sağlayabilir, ne de Minbiç’in savaşçıları birkaç içinde üstünlüğü ele geçirebilir. Sonucun şu olacağını şimdiden söyleyebiliriz: Savaş devam edecek, Türk devleti Minbiç’i haritadan silme, halkını ve özsavunma güçlerini yok etme amacına ulaşamayacaktır. Amacına ulaşamamak yenilmiş olmaktır. Buna karşılık Minbiç halkı direnecek, topraklarını ve halkını savunmaya devam edecektir. Topraklarını ve halkını savunmaya devam etmek ise, yenilmemektir.
Böyle olunca Türk devleti için bu savaş beyhude bir savaştır, sonuç alınamayacak bir saldırganlıktır, boşuna can ve mal kaybıdır. Gerilla için ise bu savaş kutsal vatan savunmasıdır, her türlü bedele değer bir savaştır. Minbiç’in üstünlüğü ve Türk devletinin zaafı işte bu denklemde gizlidir.
Diyeceğim şu: Savaşı ekranlara yansıyan haritalarda “kim nereden nereye geldi, neresi düştü, neresi kurtuldu, harita nasıl değişti” diye savaş seyirciliğine mahkum olmayın. Saldırının devam ettiğini, halka büyük zararlar verdiğini, çocukların hayatını kaybettiğini bilin ve elinizden ne geliyorsa Minbiç halkının yardımına koşun; aynı zamanda direnişin devam ettiğini, düşmana ağır bedeller ödettiğini bilin ve psikolojik savaşa karşı bilincinizde sağlam bir özsavunma siperi kazın. Şu bir gerçek: Düşman kırk yıldır kazandık dediğine göre “yalan” söylüyor. Kürt savaşçıları “kaybetmedik” dediğine göre gerçeği söylüyor. Her haberi böyle değerlendirin ve bir zamanlar Çetin Altan’ın “sosyalist yalan söylemez” sözlerini hatırlayın ve çevrenizdekilere şunu söyleyin: “Apocular yalan söylemez.”
Yaşasın Minbiç direnişi.
Zaten yaşıyor çünkü direniyor…