16 Kasım eyleminin anlam ve önemi

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Öcalan’a özgürlük hamlesi ilk defa Başkan Apo’nun özgürlüğünü kazanma imkanını kuvvetle göstermiştir. 26 yıllık esaretin sona erdirilmesi mümkündür. Bunu Kürt halkının ve onun ülkedeki ve dünyadaki dostlarının birliği ve mücadelesi sağlayacaktır.

Gazetemizin yazarlarından Selahattin Erdem, geçtiğimiz Çarşamba günü dikkat çekici bir yazı yazdı. Bu yazı 16 Kasım Köln eyleminin önemini vurgularken şu görüşü de içeriyordu. Aynen aktarıyorum:

"Köln’de ortaya konacak güçlü bir irade ve tutum, Önder Apo’nun yüz binler tarafından coşkuyla sahiplenilmesi, bir bakmışsınız İmralı’da yeni görüşmelerin önünü de açabilir. Hatta Önder Apo’nun fiziki özgürlük sürecini bile başlatabilir.

Artık ya Önder Apo’ya rol tanınarak Kürtlerin desteği alınıp Türkiye mevcut felaketten kurtarılacak ya da Kürt düşmanı zihniyet ve siyaset Türkiye’yi daha büyük felaketler içine sürükleyecek! Türkiye için bunlardan başka bir yol yoktur. Mevcut yönetim Türkiye’yi içine sürüklediği felaketi görür hale gelmiştir.”

Bu iki paragrafın arkasında somut durumun somut analizi yatmakta. Sırasıyla özetlemeye çalışacağım.

Birincisi, Öcalan’a özgürlük hamlesi ilk defa Başkan Apo’nun özgürlüğünü kazanma imkanını kuvvetle göstermiştir. 26 yıllık esaretin sona erdirilmesi mümkündür. Bunu Kürt halkının ve onun ülkedeki ve dünyadaki dostlarının birliği ve mücadelesi sağlayacaktır.

Burada gelişmeleri “pasif iyimserlikle bekleme” çizgisine karşı, “aktif ve ihtiyatlı bir iyimser eylemlilikle” ilerletme çizgisi savunulmakta. Siyasi açıdan ise, İmralı kapısını devlet değil, devleti baskı altına alan halkın gücü, elbette yine devlete açtıracak denmektedir. Selahattin Erdem, Bahçeli’nin beklenmedik tutumu karşısında aceleci umutlara kapılanları eleştirmekte ve kayyım darbesiyle bu “pasif iyimserliğin” yanlışlığının ortaya çıktığını göstermektedir. Buna karşı yazıda “kötümser” yorumlara karşı da çıkılmakta ve mücadele sonucunda “İmralı’da yeni görüşmelerin önü açılabilir, hatta Önder Apo’nun fiziki özgürlük sürecini bile başlatabilir” denmektedir.

2015 yılından bu yana büyük bedellere mal olan tüm eylemlerden farklı olarak geçen yıl Ekim ayında başlatılan hamlenin, “yeni görüşmenin” ve Öcalan’ın özgürleşme sürecinin önünü açacağından söz edilmesi yeni ve çok önemli bir saptamadır.

İkincisi, “İmralı’da görüşme” ve “Öcalan’ın özgürleşmesi” imkanına yol açan somut durum yazıda şöyle ele alınmıştır:

“Önder Apo’nun rol oynayabilmesi için uygun koşullar yaratılmazsa, o zaman Türkiye’nin daha büyük felâketlere sürükleneceği açık değil mi? Bölgede yoğunlaşan ve yayılan savaş durumu, Üçüncü Dünya Savaşı’nın geldiği düzey bu durumu çok net bir biçimde göstermiyor mu? Bu durumda Türkiye’yi kurtaracak tek kişinin Önder Apo olduğu ortada değil mi? Bu gerçeği Türkiye’de yaşayan herkesin giderek daha fazla anlamaya başladığı açıkça görülmüyor mu?

Zira 1 Ekim günü Devlet Bahçeli’yi de Meclis’te DEM Parti sıralarına yönelten ve ellerini sıkmak zorunda bırakan gerçeklik buydu. Artık ya Önder Apo’ya rol tanınarak Kürtlerin desteği alınıp Türkiye mevcut felaketten kurtarılacak ya da Kürt düşmanı zihniyet ve siyaset Türkiye’yi daha büyük felaketler içine sürükleyecek! Türkiye için bunlardan başka bir yol yoktur. Mevcut yönetim Türkiye’yi içine sürüklediği felaketi görür hale gelmiştir.”

Burada Türkiye’nin Üçüncü Dünya Savaşı’nın yeni aşamasında büyük bir tehlikeyle yüz yüze geldiği ve devletin bu nedenle şu ikilemle karşı karşıya geldiği ifade edilmiştir: “Ya Önder Apo’ya rol tanınarak Kürtlerin desteği alınıp Türkiye mevcut felaketten kurtarılacak ya da Kürt düşmanı zihniyet ve siyaset Türkiye’yi daha büyük felaketler içine sürükleyecek!”

Selahattin Erdem bu keskin ikilemi vurgulamakla kalmamış, bir yandan iktidarın hile ve oyunlarını işaret ederken, diğer yandan şu son derecede önemli olguyu da dile getirmiştir: “Mevcut yönetim Türkiye’yi içine sürüklediği felaketi görür hale gelmiştir.”

Söylememize gerek bile kalmayan, bu ikilemin pozitif yönde gelişmesi için önkoşulu da bir kere daha tekrar etmiştir: “Bakarsınız felaketin yaratıcıları imana gelip daha fazla kötülük işlemekten uzak durmaya yönelir! Tabii böyle bir şeyin kendiliğinden gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu tür şeyleri ancak halkların mücadele gücü yaratır.”

16 Kasım Köln eyleminin önemi ve anlamı Erdem’in bu yazısıyla açıklığa kavuşmuştur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.