Silahsız yol Öcalan’ın özgürlüğüyle mümkündür

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Demek ki Başkan Öcalan  hem hala tecrit altındadır, hem de barış ve çözüm sürecinde belirleyici rol oynayacak güçtedir. O halde Karayılan’ın Yeni Özgür Politika’ya verdiği demeçte söylediği gibi, Öcalan’ın özgürlüğü dışında hiçbir lafın önemi yoktur.

Bugünün en büyük haberi Başkan Apo’nun sağ salim yaşadığıdır. 44 ay sonra biz onun yaşadığını öğrendik.

Aynı zamanda Ömer Öcalan’ın aile ziyaretiyle tecritin kalkmadığını da öğrendik.

Üçüncüsü, Öcalan’ın çatışma ve savaştan siyasi ve hukuki zemine geçme konusunda teorik ve pratik güce sahibi olduğunu da…

Demek ki Başkan Öcalan hem yaşamaktadır, hem hala tecrit altındadır, hem de barış ve çözüm sürecinde belirleyici rol oynayacak güçtedir.

O halde Karayılan’ın Yeni Özgür Politika’ya verdiği demeçte söylediği gibi, Öcalan’ın özgürlüğü dışında hiçbir lafın önemi yoktur.

Bahçeli’nin laflarından bu yana iktidar ve CHP medyasında ciddiyetten uzak bir tartışma sürüyor. Özellikle önceki gün meydana gelen TUSAŞ eyleminden hareketle “zamanlaması manidar, barış sürecine provokasyon” gibi laflar edildi.

Bu eylemi kimin yaptığını henüz bilmiyoruz. Ama eğer eylem Kürt tarafına aitse, bu konuda yapılan değerlendirmeleri mercek altına almamız gerekir.

“Manidar” olan bir “zaman” yoktur. Çünkü şu andaki zaman savaş zamanıdır. Ortada bir “barış süreci” yoktur. Çünkü savaş süreci vardır.

Savaşta, kimin haklı olduğundan bağımsız olarak tarafların birbirlerine “saldırı hakkı” vardır. Ancak bir “ateşkes” durumunda taraflardan birinin saldırısı barış sürecine karşı bir provokasyon olur.

Tarafların birbirlerine saldırı hakkı olmakla birlikte, saldırının savaş hukukuna uygun olması şarttır. Bu savaşta Türk tarafı savaş hukukunu çiğniyor, güya Ankara’daki bir savaş endüstrisi merkezine yapılan saldırıya misilleme olarak, sivil halka ve onun yaşam koşullarına vahşi bir saldırıda bulunuyor. Üstelik bunu Türkiye’ye karşı tek bir silahlı saldırıda bulunmayan Rojava’nın tüm şehirlerini ve köylerini bombalayarak yapıyor.

Gerilla savaşta silaha karşı silahla karşılık veriyor.

Lafa karşı tutumu nedir? Bahçeli’nin üslubu ve İmralı’yı tasfiye amacı dışında ele aldığımızda Başkan Apo’nun muhataplığını tanıma anlamına gelen laflarına Kürt Özgürlük Hareketi silahla değil, lafla karşılık veriyor. Bahçeli, Erdoğan ve elbette devlet “silahların susmasından” söz ettiğinde, Kürt Özgürlük Hareketi de “hazırız” diyor. Bunu dedikten sonra da “muhatabı esaret altında olan” bir müzakerenin saçmalığından hareket ederek, “muhatabın özgürlüğünü tanıyın” diyor.

Silahlı mücadelenin amacı elbette Türk ordusunu son neferine kadar kırmak ve Ankara’ya PKK bayrağı dikmek değildir. Gerillanın silahlı mücadelesi Türk devletinin asimilasyoncu ve soykırımcı savaşına karşı öz savunma amacıyla yürümektedir. Bu mücadele stratejik bakımdan amacına ulaşmıştır. Kürt halkını asimile etme ve soykırımla yok etme, PKK’yi imha etme amacına devlet ulaşamamıştır. Öcalan’ın direncini kırma amacına da ulaşamamıştır. Dört parçada Kürt halkı Apocu program ve Apocu örgütler etrafında ihanetçilerin engelini henüz aşamasa da ulusal birlik yolunda önemli adımlar atmıştır. Bu hareket dünya çapında tanınan, saygı duyulan bir hareket haline gelerek uluslar arası komployu yenik düşürmüştür. Ve bütün bu direnişlerin elle tutulur, gözle görülür sonucu olarak Rojava devrimi zafere ulaşmıştır. Şu anda Kürt Özgürlük Hareketi Üçüncü Dünya Savaşı’nın merkezi Ortadoğu’da savaşın kaderinde belirleyici bir barış gücü haline gelmiştir.

Bütün bunlar Konfederal devrimci sürecin silahsız yoldan derinleştirmesinin bütün objektif koşullarını oluşturmuştur. Devrimci sürecin sübjektif koşullarının sonuç alacak kertede olgunlaşması ise şu anda sadece Başkan Apo’nun özgürlüğüne bağlıdır. Özgürlüğüne kavuşan Başkan Apo teorik ve stratejik birikimiyle dünyanın ve Ortadoğu’nun somut durumunu analiz edebilir, buna uygun bir mücadele stratejisi çizebilir. Buna muktedirdir. Aynı zamanda özgürlüğüne kavuşan Apo, elli milyon Kürt halkının örgütlü ve bilinçli mücadelesini yeni bir manevi kuvvetle yenilmez bir güç haline getirebilir. Buna da muktedirdir. Ve nihayet Apo, Barzanici ihanete son verdirir, Kürt halkının ulusal birliğini ve ortak bir komuta altında silahlı öz savunma güçlerini birleştirerek, bütün parçaların özgürlüğünü sağlamakta rol oynayabilir ve dört sömürgeci devleti barış masasına oturtarak, dünya savaşını durdurma yolunda büyük bir etken olabilir. Buna da muktedirdir.

Böyle bir durumda yani Öcalan özgür olduğunda silahlı mücadelenin de asıl o zaman miadı dolar ve Konfederal devrimci süreç silahsız yoldan zafere doğru ilerler.

O nedenle Öcalan’ın özgürlüğü karşılığında, devletin tasfiyeci kurnazlığına prim vermeden, halkın örgütlü gücünü koruyarak her türlü fedakarlığı yapmanın önünde hiçbir engel yoktur.

Tecrübe mücadelenin kazandırdığını kanıtlamıştır. Mücadele ise her somut durumda somut bir biçim kazanır.

Şimdi Kasım ayında yapılacak olan tüm dünya çapında “Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” hamlesini yeni bir aşamaya yükseltme zamanıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.