Quto’ya teşekkür
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- Merak etme Quto, dedim, eğer bu görüşme gerçekleşecekse, biliyorum ki bu senin Sur sokaklarında ‘Biji Serok Apo” diyerek zırhlılara, tomalara, plastik mermilere, gaz bombalarına karşı yalınayak başı kabak direnişinin sonucu olacak...
Devlet Bahçeli MHP’nin son grup toplantısında “Öcalan TBMM’ye gelsin konuşsun” yerine “DEM Parti İmralı’da Öcalan’la yüz yüze görüşsün” dedi. Gerekçesi ise Türkiye’nin karşı karşıya olduğu çok büyük tehlikeler. Amacı ne? “Terör” dediği içeride ve dışarıda KCK bileşenleriyle devam eden savaşı sona erdirmek ve “iç cepheyi” güçlendirmek. Savaşın sona erdirilmesinden muradı ise “gerillanın silahsızlanması” ve PKK’nin kendini “tasfiye” etmesi.
Siz bu “stratejinin” gerekçesi (büyük tehlikeler) ve amacıyla (teslimiyet ve tasfiye), bunu sağlama yöntemi (DEM Parti’nin Öcalan’la yüz yüze görüşmesi) arasındaki uyumsuzluğu sezmiyor musunuz?
DEM Parti Eşbaşkanlarının İmralı’da Başkan Öcalan’la görüşmesini bir hukuki hak olarak görürüm. Onların tecrit altındaki Öcalan’a Türkiye’nin durumunu anlatması, O’nun verilen bilgiler temelinde politik ve düşünsel tavsiyelerini alması hiç kuşkusuz çök önemlidir. DEM Parti’nin buna ihtiyacı olduğu da açıktır. Ama Bahçeli’nin böyle bir fikir değiş tokuşunu amaçladığını herhalde hiç kimse düşünmez.
O halde DEM Parti Eşbaşkanlarının İmralı’da Başkan Öcalan’la yüzyüze görüşmesinden Bahçeli ne bekliyor? Mesela Eşbaşkanlar Öcalan’la “gerillanın teslim şartlarını” mı tartışacaklar? Ya da “PKK’nin lağv edilmesiyle” ilgili yapılacak işleri mi konuşacaklar? Eşbaşkanların akılları başındadır. Durduk yere “gerilla ve PKK’yle irtibat ve iltisak halindeyiz” diye kendilerini kendilerine karşı neden birer “itirafçı” haline getirsinler? Deli saçması bir şey. Böyle bir tartışma arzulanıyorsa bunun adresi malum.
O halde amaç ne? Bahçeli Eşbaşkanların İmralı’ya gidip kendisinin yaptığı çağrıyla ilgili Öcalan’ın ne düşündüğünü öğrensin istemiş olamaz mı? Eşbaşkanlar “Sayın Öcalan Bahçeli’nin size yaptığı çağrı hakkında ne düşünüyorsunuz” mu diyecekler? Komik bile sayılmaz. Eşbaşkanlar ne Bahçeli’nin merakını giderecek olan “kuryelerdir” ne de gazete muhabirleri. Gönder İmralı’ya televizyonları, Başkan Öcalan (tehdit altında olmadığını kamuoyuna göstermek amacıyla) yanında avukatları olmak üzere kendisine yapılan çağrı hakkındaki görüşlerini görüntülü ve fakat sansür ve çarpıtmayı önlemek için canlı yayında açıklasın. Ne düşündüğünü Bahçeli de, DEM Parti de, bütün dünya da aracısız doğrudan öğrensin.
Neden buna fırsat verilmiyor? Cevabı Erdoğan verdi artık. Başkan Öcalan’ın ne diyeceğinden, umudu yokmuş.
Böyle düşününce “acaba işin içinde iş, oyun içinde oyun mu var?” demekten kendimi alamıyorum. “Acaba" diyorum, "biz elimizi uzattık Öcalan da, DEM Parti de uzattığımız eli boş bıraktı, o halde İmralı’da tecrit, TBMM’de kapatma, içeride ve dışarıda savaşa devam edeceğiz, tehlike de çok büyük, seferberlik ve savaş hali ilan edeceğiz oyunu mu oynanıyor?” Bunlar “yeni Osmanlıcılar” ya, aklıma “Osmanlı’da oyun çoktur” halk özdeyişi geliyor. Neyse ki, artık Kürt halkı aldatılacak yaşı PKK’nin 47’inci yılında çoktan geride bıraktı diye düşününce içim rahat ediyor.
Yanlış anlaşılmasın. Görüşme ihtimali önemsizdir demiyorum. Ben de sizler gibi DEM Parti Eşbaşkanlarının Başkan Öcalan’la görüşmesini heyecan ve merakla bekliyorum. Altı ay avukatlarıyla görüşme yasağı koyan Adalet Bakanı’nın Eşbaşkanlar tarafından yapılan görüşme başvurusunu “değerlendirme” sözünü yerine getireceğini umuyorum. Her iki Eşbaşkanın bu görüşme ihtimalini büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla beklediğini de düşünüyorum.
Ama bu Bahçeli’nin tasvir ettiği dehşetli tehlikeler karşısında derde deva olmaz. Çünkü derde deva olacak olan “müzakeredir”. İmralı’yla Kandil arasında müzakere değil, Başkan Öcalan’la Türk devleti arasında bir müzakeredir. Çünkü KCK tüm bileşenleri adına “Reber Apo hepimiz adına Baş Müzakerecidir, neyi tartışacaksanız O’nunla tartışın, biz Başkan’ın onayladığı çözüme uyacağız” demiştir.
DEM Parti’nin böyle bir müzakere sürecinde rolünün ne olduğu veya nasıl olabileceği belki de tartışmaların önemli konularından biri olabilir. Kaldı ki DEM Parti Başkan Öcalan’la devlet arasında müzakerelerin gerçekleşmesinde muazzam bir siyasi role sahiptir. TBMM’de ve sokakta “Öcalan’a özgürlük ve Kürt sorununa çözüm” mücadelesinin en güçlü öznesidir.
Yine de Bahçeli’nin böyle bir buluşmaya aracılık etmiş olmasını, bunun altında Çapanoğlu var mı kaygısını bir yana şimdilik bırakarak, buluşma gerçekleştiği gün selamlayacağım.
Sur’un haşarı çocuğu Quto aniden soruverdi: “Veysi abe Bahçeliye teşekkür de edeceksin diye düşünmeye başliyem, ne diyesen?”
Baktım olmayan bıyığının altından muzipçe gülüyor.
Merak etme Quto, dedim, eğer bu görüşme gerçekleşecekse, biliyorum ki bu senin Sur sokaklarında ‘Biji Serok Apo” diyerek zırhlılara, tomalara, plastik mermilere, gaz bombalarına karşı yalınayak başı kabak direnişinin sonucu olacak...