Bir yürüyüşün ayak sesleri

Selim FERAT yazdı —

  • Uzun yıllardır okuduğumuz, dinlediğimiz bir slogan Köln yürüyüşünü sembolize edecek: “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm.” Gidelim, görelim.

Newroz’dan yaklaşık bir ay önce, Kürtler Köln’de, 17 Şubat’da yürüyecekler.

Bu yürüyüşün önemini dile getiren onlarca çağrı okudum, konuşmacıları izledim.

Onyıllardır yakından takip ettiğim Sozdar Awesta bu yürüyüşle ilgili Kürtçe özel bir çağrı yaptı ve 2024 yılının Öcalan’ın fiziki özgürlüğü yılı olacağının altını çizdi.

Yürüyüşün Öcalan’ın gizli servis kanalları zorlanarak, özellikle de CIA merkezli bir operasyonla kaçırıldıktan sonra, İmralı’da tutsak edildiği tarih olan 16 Şubat 1999 tarihinden 25 yıl sonrasına denk düşmesi önemli bir işaret.

Çeyrek asır sonra, küçük resim kareleriyle "15 Şubat komplosu“ olarak simgeleşen o tarihi gelişmeyi aktarmak istiyorum.

9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkıştan sonraki duraklar:

Atina:

ABD eski Dışişleri Bakanı Kissenger tarafından "pire“ olarak nitelendirilen Yunanistan "Fil" CIA operasyonunun son halkasında, Fil’in derisinde ısırık bırakacak beceriyi göstermeyerek can çekişen bir Pire pozunda sahneyi terketmişti.

Nairobi Büyükelçiliği’ndeki son sahnede ise, Sokrates’in “Sadece bir iyi vardır: Bilgi. Ve sadece bir kötü vardır: Cehalet” çıkarımının "cehalet“ kefesinde durdular.

Moskova:

IMF kıskacında milyarlık projeler karşılığında, uluslararası hukuk kıskacını daraltma kararı verdi ve Öcalan’ı hegemonya alanı dışına çıkarak, Sovyetler Birliği mirasını devralan bir Fil pozunu vermekten feragat ederek, kapitalist enfeksiyonun silik bir kurbanı olmayı kabul etti.

Roma’dan dönüşten sonra, "Ölüm kampı“na gidişin yolunu açan Moskova, daraltılan diplomasi kıskacının kurbanı değil; mimarı olmazsa da pazarlıktan kârlı çıkan tarafıydı.

Roma:

Cumhuriyetçi, özel bir komün mirasının takipçisi olmada ısrar ettikten, Pleb (Halk) Konseyi duruşu sergiledikten sonra, sığınma hakkını hiçe saymaya ve tarihi bir konuğu sırtlanlar dünyasına çıkan bir kapının eşiğine bırakacak kadar güçsüz kaldı.

Kenya:

Amerikalılar, Avrupalılar, Japonlar ve Güney Kore, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası kıskacındaki 50 milyonluk ülke, Şubat 1999’da başkent Nairobi’yi görüntülemekten feragat ettikten sonra, gizli servislerin avına serbest kalan Başkent’te Öcalan’ın yırtıcı bir kaçırma operasyonuna terketti…

Ve önemli gelişmelere start vereceğini tahmin ettiğim 2024 Newroz’undan önce, yerkürede sesini duyuran, bir yerde de Köln yürüyüşünün ayak sesi olarak tarif edebileceğim "Özgürlük Yürüyüşçüleri, Özgürlük Yolculuğu ve Adalet nöbetleri“ eylemlerini not etmek istiyorum.

"Öcalan’a Özgürlük" eylemleri yıllardır gündemdeydi. Bu yıl eylemler, protestolar geniş bir çerçeve oluşturularak başlatıldı ve bu çemberin daraltılmasıyla, ilk kitlesel gösteri Almanya’nın Köln kentinde olacak.

Bunun tesadüf olmadığını bilmek gerekiyor. Birinci veri, Kurdistan dışında Kurdistanlı nüfusun en kalabalık olduğu yer Almanya.

Erdoğan rejiminin destekçisi ve Erdoğan rejimine ABD’den sonra yön verecek ikinci dış güç de Almanya.

Bu etkenleri bir araya getirerek değerlendirmede bulunan Sabri Ok tarihe bir dipnot düşüyor: "Köln yürüyüşü geleceğimizi etkileyecektir.“

Konuşmadan çıkarımlarımı aktarıyorum.

Komplo devam ediyor.

Kurdistan sorununun Kürt halkının kendi iradesiyle yaşamasını engelleyen güçler bu komplonun devam etmesini sağlıyorlar.

Komplo kırılmalıdır. En güçlü halkadan kırılmalıdır.

17 Şubat Köln yürüyüşüyle ilgili açıklama yapan Özgürlük Yürüyüşçüleri 21 gün sonra Soissons’da bir açıklama yaparak 2024 yılının Öcalan yılı olması gerektiğinin altını çizdiler.

Uzun yıllardır okuduğumuz, dinlediğimiz bir slogan Köln yürüyüşünü sembolize edecek: “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm”.

Gidelim, görelim.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.