İnsanı ağlayan topraklar güldürecek

Selim FERAT yazdı —

  • Remzi Kartal’ın bu sistem (kolonyal faşizm) mücadele sonucunda çökmeli, 2025‘te kazanacağız, buna yürekten inanıyorum" sözlerini onun konferanstaki umut ve geleceğe dair notu olarak yad ediyorum. Unutmamak için umutla tekrarlıyorum: İnsanı ağlayan topraklar güldürecek!

 

Berlin‘de "Barış ve Demokrasi Konferansı"nda konuşan Güney Afrikalı ANC eski üyesi: "Savaşın devam edip etmeyeceğini bilmediğimiz gibi bir süreçten geçtik";

"Şimdi ise karanlık bir süreçten geçiyoruz. Çocukların katledilmesi artık savaşın bir realitesi olarak kanıksanıyor. Çocukları öldürüyor ve bunu savunuyorlar" dedi, ki bu aynı zamanda Kürdistan’ın yakın tarihini görüntüledi.

Konferans’tan çıkan önemli detayları aktarıyorum:

Türkiye 90’lı yıllarda işkenceyi, Kürdistan’daki katli inkar ediyor ve olanları örtbas ediyordu.

Erdoğan-Bahçeli’li Türkiye’de, öldürmek, kentleri viraneye çevirmek, Cizre’de yüzlerce savunmasız insanı katletmek, kentleri yakıp yıkmak batı dünyasına kanıksatıldı.

Savaş suçu, insanlık suçu işleyen Türk devleti, icazetli bir devlettir.

Miloseviç bu icazete sahip değildi.

Günümüzde Ortadoğu’ya hükmeden iki güç Rusya ve ABD, Kürdistan menşeli çözüm önerilerini kayda geçmediler.

Son on yılda Ortadoğu’da dünya yıkıldı ve yeniden kuruldu.

İzlanda eski Adalet Bakanı Janasson, 2014-15 yıllarında Kürdistan’da yaşamın güzelliklerini, barışa yakın bir atmosferi gözlemlediğini ve sonrasında toprakların ağlamaya başladığına şahit olduğunu aktardı,

"2015-17 yıllarında Kürdistan’da insanlığa karşı suçlar işlendi" belirlemesi, 6 kez İmralı heyetiyle Öcalan dünyasına şahit olan Janasson’a ait.

Şimdi Kürdistan’a dayatılan;

"Ya teslim olun, ya da biat edin!"

"Halkın sağğını koruyun" tesbiti Kolombiya "Halk Kongresi" temsilcisi Salinas’a ait. Salinas, "barışın direnen gruplarla devlet arasındaki müzakereler sonucu mümkün" olabileceğini vurgularken, Kolombiya tecrübesinden yola çıkarak, Kürdistan için de bir önermede bulundu: "Anlaşma aslında devlet ve halk arasında gerçekleşmeli".

Sinn Fein Senatörü Paul Gavan’ın "İngilizler bizi mağlup edemediler, biz de İngilizleri mağlup edemedik" tesbiti, diri bir direniş hafızasını aktardı.

Ve 1994’teki ateşkesten sonra, silahlı mücadelenin sona erdiğini, barış görüşmelerinin başlatıldığını, ancak direnişin bitmediğini, bu virajdan sonra mücedelenin devam ettiğini aktarması, koloni ülkelerin ortak tarihi tecrübeleri için canlı bir hafıza oluşturdu.

Gelecek için önermesi: "Barış önemli bir adım! Ancak mücadele devam ediyor. Öcalan‘ın kitaplarını okuyorum. Kürt halkının mücadelesini destekliyorum".

Eren Keskin’in Türkiye’de kendilerini muhalefet olarak görenlerle, iktidarda olanlar arasında bir farkın olmadığını belirtti:

"Muhalefet, iktidarı barışı gerçekleştirmiyor diye eleştireceğine, neden bir zamanlar "teröristlerle" görüştüğü için suçlama" basiretsizliğini gösteriyor. 

Kürdistan’daki savaş bağlamında; "dünya bazı savaşları görüyor, bazılarını da hiç görmüyor açıklaması, Eren Keskin’in, örtülü ödeneğe endeksli siyasetin şifresini çözen belirlemelerden biriydi.

Ertuğrul Kürkçü hatırlattı: "Öcalan 1994’te biz Türkiye’yi mağlup edemeyiz, Türkiye de bizi mağlup edemez" demişti.

Kürkçü’nün 2015 Haziran seçimlerinin sonuçlarının Türkiye’deki hegemonyayı sonlandıracak potansiyele sahip olduğu tezi hafızayı tazeledi. Türkiye’deki egemenler için "Barışın maliyetinin savaşın maliyetinde daha yüklü" olduğu tesbiti, hakim manzaranın vehametinin Kürdistan ve Türkiye halkları için ne anlama geldiğinin önemli bir emaresiydi.

Ve "Erdoğan 7 Haziran 2015’te elde edemediği egemenliği, darbeyle elde etti" saptamasını, sarsılmaz tarihi bir tespit olarak not ediyorum.

Öcalan’ın 1992 yılında, "biz bu hareketi, burada çözülmesi gereken bir sorun olduğunu dünyaya duyurmak için başlattık" sözlerini aktaran Hatip Dicle’nin Turgut Özal’ın öldürüldüğü haberini Mam Celal’den aldığını aktarmasından sonra, Türkiye’de "savaşı kaybedenler ölür" hipotezini, Türkiye’deki mevcut tabloya çok yakıştırdığını aktarayım.

Çıkarımım; Erdoğan ölmekte hala direniyor!

Devlete hakim olmayan Erdoğan’ın zaman kazanmak için Oslo görüşmelerine yanaşğı ve daha sonra Ergenekon ve MHP ile hareket eden Erdoğan’ın güç kazandıktan sonra, "masayı devirdiği" görüşüne sahip Remzi Kartal, on yıllardır tarihe tanıklık eden usta bir gözlemcinin görüşlerini katılımcılarla paylaştı.

Remzi Kartal’ın bu sistem (kolonyal faşizm) mücadele sonucunda çökmeli, 2025‘te kazanacağız, buna yürekten inanıyorum" sözlerini onun konferanstaki umut ve geleceğe dair notu olarak yad ediyorum.

Unutmamak için umutla tekrarlıyorum: İnsanı ağlayan topraklar güldürecek!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.