Diz çöken Bahçeli
Selim FERAT yazdı —
- Bir zamanlar "müzakere masasını" deviren Erdoğan’ın yeni bir masa kurması tarihi temayyül açısından, hala canlı duran hafızaya ters düşecekti. Bir güç, bükülmesi zor elin bükülmesini buyurdu ve Bahçeli o historyal pozuyla Kürdistan önünde diz çöktü. Bu, "gerçeklik"lerden sadece bir kare.
-I-
"Öznelerarası Gerçeklikler"e dayanarak yazmak istiyorum.
Bahçeli, DEM Partili milletvekillerine elini uzattı ve böylece bir yerde Cumhuriyet adına Kürtler’in önünde diz çöktü.
"Öznelerarası Gerçeklik": "Nesnel koşullar ne olursa olsun, algılama, sınıflandırma ve yorumlama açısından karmaşık bir konu üzerinde birden fazla gözlem"e dayanıyor.
Eğer 1921’i Koçgiri Ayaklanması’nın başlangıç tarihi olarak algılarsak, Türkiye 103 yıl önce Kürtler’e karşı silahlı savaş açmış;
Devam eden bu savaştan 53 yıl sonra, 15 Ağustos 84’te Kürdistan son büyük başkaldırısını başlatmıştı.
Türkiye’nin Kürdistan’a karşı açtığı savaşın son perdesinin, bükülmesi zor partneri pozunda olanı Bahçeli’ydi.
Bir zamanlar "müzakere masasını" deviren Erdoğan’ın yeni bir masa kurması tarihi temayyül açısından, hala canlı duran hafızaya ters düşecekti.
Bir güç, bükülmesi zor elin bükülmesini buyurdu ve Bahçeli o historyal pozuyla Kürdistan önünde diz çöktü.
Bu, "gerçeklik"lerden sadece bir kare.
Bu gerçekliğin ilgili taraflarca "gerçeklik" olarak kabul görmesi için, Türkiye tarafının da, bu hikayeye onay vermesi gerekiyor.
13 Ekim günü Diyarbekir’de yapılması planlanan "Özgürlük Mitingi"nin valilikçe iptal edilmesi, Bahçeli’nin diz çöküşüne soru işaretleri düşüren bir fotoğraf karesi.
Öcalan’ın hala tutuklu olması başka bir resim karesi.
Erdoğan’ın Bahçeli’nin elini uzatmasıyla ilgili yorumunun son bölümünde: "Koalisyon güçleri PKK terör örgütünün uzantısı olan YPG terör örgütünü destekliyor ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne en büyük tehdit olan bu duruma karşı Rusya, İran ve Suriye'nin daha etkin bir şekilde harekete geçmesi gerekiyor” sözleri, Türkiye tarafının Kürdistan cephesindeki "gerçekliği" hala paylaşmadığına işaret ediyor.
Willy Brandt 7 Aralık 1970’de Warşova’da, Anıt’ın önünde ıslak zemine diz çökmüş. Bu, Almanların İkinci Dünya Savaşı'nda işlediği suçlardan dolayı ülkesi adına af dilediği bir jest olarak tarih yazmıştı.
Bahçeli’nin bu diz çöküşünün tarih yazıp yazmayacağı, tekrardan historyal bir fiyasko olup olmayacağını birlikte göreceğiz.
Bu biraz da Kürdistan’daki öncü siyasilerin sahneleyecekleri hikayeye de bağlı olacak. Bundan sonra topu sadece Türkiye/Bahçeli/Erdoğan değil, Kandil’de odaklanan güç de oynayacak.
-II-
Devam edersek: Bahçeli’nin elini uzatması, "beklenmedik paradoksal bir girişim"dir.
Beklenmedik paradoksal girişim: "Bir yandan alışılmışın dışında ve beklenmedik bir durum; sorunlara ilişkin yeni bir bakış açısı sunar. Bu, alışılagelmiş düşünce ve davranış tarzından uzaklaştırır ve çözümlere yeni yaklaşımlar geliştirme olanağı tanır".
Yeni yaklaşım ve yeni gelişmelerin olup olmayacağı, oyunu oynayan tarafların siyaset gücü, manevraları ve hareket kabiliyetleriyle ilgilidir.
Bahçeli’nin bu diz çöküşten sonra: "Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin temenni ve teklifidir" açıklaması, "Türkiye’nin Kürtler önünde diz çöktürdüğü Bahçeli" tezini boşa çıkarmıyor.
Bunu diz çökenlerin, bükülmediklerinin pozuna dair bir Norm olarak algılamak gerekiyor.
Unutulmaması gereken ve çözüm bekleyen:
Kuzey Kürdistan, Rojava, Güney Kürdistan.
Ve son perdelerin birinde aktif olarak harekete geçecek olan, Doğu Kürdistan.
Historyal bir merdiven basamağı olarak düşünün:
Kuzey Kürdistan basamağından başlayan Kurtuluş Hareketi, önce Rojava’ya, sonrasında Güney Kürdistan’a ve son olarak Mahabad merkezli doğuya yansıdı.
Bunları düşününce, Bahçeli’nin Kürtler önünde diz çökmesini de Türkiye için bir şansı olarak görmeli.
Kürlere şart koşmak kurtuluş değil, Kürdistan’daki haklı mücadeleye karşı daha çok diz çökecekler, Kürdistan kazanıncaya dek!