Garantisi olmayan oyun
Selim FERAT yazdı —
- Krizde olan bir Türkiye’nin, oynayacağı oyunun Kürdistan için bir "artı" olacağının garantisi yok. Kürt ve Kürdistan’ın mutlak varlığına dayanan adımlar atılmaksızın, garantisi olmayan bir oyun oynanacak; bu da yeni bir mücadele tecrübesi olacak!
Toplumsal eylemler, politik/sosyal davranışlar, önceden yapılandırılmış ilişki biçimlerinin toplumsal gerçekliğe yansıması olarak tarif edilebilir.
Paradoksal girişimler, ilk planda "Aha efekti"ne yol açar.
Ama yaşıyoruz ve hikayenin gerisini anlamak için, sadece yaşamak değil, sorumluluk gerekiyor.
Türkiye Cumhuriyeti, geçmişte sınıfta kalan oyunu yeniden başlatmak için düğmeye bastı.
Daha sonra ABD eksenindeki politikada hareketlilik yaşandı.
Biden’in Scholz’u ziyaretinin akabinde, Scholz’un Türkiye’yi ziyaretinin arka planında, sürpriz yok; mevcut politikayla ilgili iki önemli ayrıntı da var:
Birincisi: Türkiye’nin özellikle de İran’a ve Rusya’ya karşı duruşu;
İkincisi, Kürdistan sorunu (aktüelde PKK, Öcalan ve Rojava).
Siyasi kriz dönemlerinde, bu oranda yıldırım hızı görüşmeler gerçekleştirilir.
Gizli diplomaside, daha önceden müzakereleri yapılan konularda, kısa cümlelerle sonuç alınacağından yola çıkabiliriz.
ABD eski Dişişleri Bakanı Kissenger’in 1975’te Irak Dişişleri Bakanı Hammadi ile yaptığı görüşmeden sonra: "Eğer İsrail, Lübnan gibi bir devlet olarak hayatta kalmak istiyorsa, yani küçük bir devlet olarak, onları destekleyebiliriz" demişti.
Bununla verilen mesaj, Ortadoğu’da ABD’den daha çok etkili olacak bir İsrail istemiyoruz olmuştu.
Erdoğan-Scholz’un ortak basın toplantılarında aktarılan kısa hikayelerin tersini okursanız, belki bir varsayım elde edebilirsiniz.
Frankfurter Allgemeine Zeitung, Almanya ile Türkiye’nin "yüksek stratejik ortak hükümet istişarelerini" yeniden başlattıklarının altını çizmesi, NATO kapsamında Erdoğan‘ın, Biden ve Scholz hizasına getirildiğine işaret ediyor.
Almanya Türkiye’ye daha fazla silah (aktüel onaylanan 250 Milyon euro) verecek.
Türkiye bunun karşılığında Almanya ve NATO için neler yapacak?
İsrail ve Hamas konularındaki fikir ayrılıkları ön plana çıkarıldı.
Bu aksesuar da yanıltıcı.
Türkiye’nin, İran-İsrail savaşının neresinde duracağı konusu, silah satımı bağlamında önem kazanıyor; basın toplantısına yansımadı.
Türkiye-Suriye-Rojava üçgenindeki sorunlarla ilgili bilgi yok.
Türkiye’nin açmak istediği, daha önce denenmiş, negatif sonuçlarıyla güvenilmez "Denklem"iyle ilgili konuşulanlar basın toplantısına hiç yansımadı.
Ancak, yeniden açılmak istenen denklemle ilgili tahmin edilen gelişmeler var:
CHP de oyunun içinde olduğunu açıkladı.
Özgür Özel, "Diz çöken Bahçeli" olarak adlandırdığım, oyun sahnesi açıldıktan sonra: "CHP olarak oyunun dışında değiliz" derken, Erdoğan’la yaptığı görüşmelerde neler tartışıldığına dair işaret verdi.
Karayılan: "Adımlar atılmadıkça mücadele" açıklamasıyla, devrimin sürekliliğine ara verilmeyeceğiyle ilgili tarihi bir not düştü.
Deneyimli politikacı Ahmet Türk’ün ciddi bir adım atılmadan, Kürdistan’dan uzanan eli sıkacak bir jestin beklenmemesi gerektiğinin altını çizmesi, açılan sahneye düşen başka bir dipnot.
AKP’nin uyuyan eski hücrelerinden Bülent Arınç da söze karışarak, eski yol arkadaşlarına çağrıda bulundu: "Öcalan çağrı yapsın diyorsanız, bunun içini doldurmak zorundasınız" diyerek, "erkeklik pozu"nun içinin doldurulmasını önerdi.
Bilinen sahnelenen oyunun perdesinin açık olması.
Sahnedeki oyunun devamı için siyasi iradenin gerekli olduğunu bilenlerden biri de Öcalan’ın avukatı Cengiz Yürekli ve "İmralı’nın kapıları açılmalı"dedi.
30 yıllık tutsak Onur Kangal’ın "toplumla bütünleşmeye hazır değil" iddiasıyla serbest bırakılmadığı bir coğrafyada, Kürtler ve Kürdistan’la oyun oynanamacağı biliniyor.
Krizde olan bir Türkiye’nin, oynayacağı oyunun Kürdistan için bir "artı" olacağının garantisi yok.
Kürt ve Kürdistan’ın mutlak varlığına dayanan adımlar atılmaksızın, garantisi olmayan bir oyun oynanacak; bu da yeni bir mücadele tecrübesi olacak!