Yabancıya inanmak

Selim FERAT yazdı —

  • Anter ile bugün arasına köprü kuruyorum: Devlete/yabancıya inanmayın! Kurtuluşunuza denk düşüyorsa, şeytanla bile pazarlık yapın. Oyunun en az yarısını kendi sahanızda oynayın, eşeklere değil, kendi gücünüze inanın!

Kolonyal devlete inanmak?

Bu sorunun cevabını ararken, Musa Anter gibi bir Kürt büyüğünün yaşamında iz aramaya çıktım.

Musa Anter muhtemelen 23 yaşındayken (1943) "Dicle Talebe Yurdu“na gelen bir polis memurunun yurtta Kürtçe ıslık çalanlara:

“Eşek herif, radyonuz yok mu? Hain oğlu hain, o kadar güzel Türkçe plaklar var; siz neden yurtta Kürtçe ıslık çalıyorsunuz?” dediğini hatırlatıyor.

Musa Anter hala yaşamış olsaydı…

Aradan 70 yıl geçtikten sonra, Türkiye’de hala Kürtçe şarkı söylemeyi yasaklayan bu rejimin Reis’ine:

"Öğrenmeyi terkeden eşek oğlum, yüzbinlerce Kürtçe şarkı söyleyen binlerce Kürtçe sanatçının olduğunu bilmene rağmen, hala neden Kürtlerin şarkılarına gem vuruyorsun;

Hain oğlu hain, hem kendine, hem Türklere hem de Kürtlere ihanet ediyorsun;

Uslan artık;

Gel, uslan ve ortak bir yol bulalım; PYD ile görüş, kör olmayı bırak, uslan oğlum, eşek oğlum, uslan…“ derdi.

Musa Anter o dönemde hapisken "Birîna Reş/Kara Yara“yı yazdı.

Kara Yara, Musa Anter’in de içinde olduğu kolektif yaşanmış birçok yaranın ortak ismi olmuştu.

Trahom, verem, cüzzam; bütün bu yaraların anası olan "cahil“ bırakılmak.

Size yabancı bir güç, sizi çaresiz bıraktığında, "psikosomatik“ birçok rahatsızlığın pençesinden kurtulamıyorsunuz.

Daha sonra, diğer sosyal kara yaraların çemberine giriyorsunuz.

Kurtuluşu olmayan bir yoldasınız.

Musa Anter bunların tümünü yaşıyor.

Düşünün bir kez, sanki 40’lı yıllarda bir ses:

"Umarım Türk devleti belinizi kırar, bir gün önce susuzluktan, açlıktan ölürsünüz“ demişti.

Sonra aradan yıllar geçmiş, Musa Anter birkaç kez “Kürtçülükten“ tutuklanıp serbest bırakıldıktan sonra, kendisinden tecrübeli bir Kürt şahsiyeti kendisine:

"Unutma, Türk devletinin bahtı yoktur, ona inanma!“

Sonra Musa Anter, 1984’den 90’lı yılların ikinci yarısına kadar, bu devletin bahtına inanmayanların tarihine tanık olmuş:

Ve sonunda, devlete, yani size yabancı ve kaderinize hükmetmekten feragat etmeyen Türk devletine karşı direnenlerin tarihini gözlemlemiş ve:

“…Kim ne derse desin, ister ‘eşkıya’, ister ‘terörist’ desin, hava. Bugün Kürt milletinde bir milli şuur uyanmıştır ve yedisinden yetmişine kadar bir ilkeye bağlanmıştır.

İlke de şudur: “Biji Kurdistan”, yani “Yaşasın Kürdistan.”

"Kökünüzü kazıyacağız“ diyen kolonyal devletin maskesinin düştüğü yıllar, 90’lı yıllardı.

Kolonyal faşizm, kendisine itiraz edenlerin kökünü kazımak için tedbirler alırken Musa Anter:

“Onların kökü biziz“ demişti.

Kaderini belirlemek için yola çıkanları izleyen Anter’in huzur bulduğu yılların, 90’ın ortalarından sonra başladığını hayat hikayesinden okuyorum.

Musa Anter sırtını yabancı güce dayamayan yeni nesilin tarihini bir Kürt büyüğü olarak şöyle tarif ediyor:

“…Zulümden, hürriyetsizlikten, anadillerini konuşamamaktan…

Kurdistan dağlarına çıktılar…“

Anter ile bugün arasına köprü kuruyorum:

Devlete/yabancıya inanmayın!

Kurtuluşunuza denk düşüyorsa, şeytanla bile pazarlık yapın.

Oyunun en az yarısını kendi sahanızda oynayın, eşeklere değil, kendi gücünüze inanın!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.