Hâlâ dönen Musa Anter saati
Selim FERAT yazdı —
- Musa Anter’i vurmayı azmettiren Çiller öncesi Başbakan Mesut Yılmaz sistemine bağlı JITEM. Musa Anter’in saati durmadı; Rıdvan Karakoç’un saati de durmadı. Devran döndü, yenileri mücadele alanlarına katıldı. Cumartesi Anneleri, Rıdvan Karakoç’un katledildiği yıl 1995’ten bu yana hafızayı diri tutmak için yola koyuldular.
Musa Anter’in saatini taşıyan ve bu saati bir kavgada kaybeden mücadele adamının adı: Rıdvan Karakoç.
Kardeşi Hasan Karakoç, Cumartesi Anneleri’nin haftalık eylemlerinin 1000. haftasında konuştu;
Kardeşinin 1992 yılında Musa Anter, Feqî Hüseyin Sağnıç, Cemşid Bender, İsmail Beşikçi’nin de içinde bulunduğu aydınlar tarafından kurulan Kürt Enstitüsü’nün kuruluş çalışmalarına katıldığını aktardı.
Musa Anter’in yakın arkadaşı olan Rıdvan Karakoç ile saatini takas etmiş.
Buradaki detay bilgi, Musa Anter’in saatinin bir kavga esnasında kaybolduğu.
Saatin kaybolduğu zamanla ilgili bir bilgi yok.
Musa Anter’in katledilişinin 32. yıldönümündeyiz.
Rıdvan Karakoç 1995’te gözaltına alınmış, işkence görmüş, bedenini gözaltına alındıktan 110 gün sonra Beykoz ormanında bulmuşlar. Dosyası bir daha açılmamış.
Çiller’in Başbakanlık yaptığı dönemde, "faili meçhul“ bir katl.
Musa Anter 20 Eylül 1992’de Diyarbekir’de vurulduğunda, elinde Rıdvan Karakoç’un saatini taşıyordu.
Musa Anter gittiğinde, Rıdvan’ın saati dönmeye devam etti.
Musa Anter’in saati mücadele alanında "kayboldu“.
Ölüm saati ile kol saati arasında bir bağ var mı, bilmiyorum.
Batı dünyasında, ölüm saati ile mutfak saati arasındaki ilişki bağlamında birçok hikaye var.
Bir varsayıma göre, ölüm saati ile mutfak saatinin durmasının çakışmasına, 7.812 vakıadan 200 ila 300’de rastlanmış.
Hasan Karakoç, Musa Anter’in saatinin kaybolduğuna dair bilgi vermesine rağmen, bu saatin elden ele, nesilden nesile el değiştirdiğinden ve en azından 32 yıldır durmadığından hareket ediyorum.
Batıdaki hikayelerin tersine, Kurdistan’da ölüm, saat durdurmadı; saatler dönmeye devam etti.
Rıdvan Karakoç için polis: "Bulduğumuz yerde öldürürüz“ demiş.
Musa Anter’i vurmayı azmettiren Çiller öncesi Başbakan Mesut Yılmaz sistemine bağlı JITEM (Yeşil?).
Musa Anter’in saati durmadı; Rıdvan Karakoç’un saati de durmadı.
Devran döndü, yenileri mücadele alanlarına katıldı.
Cumartesi Anneleri, Rıdvan Karakoç’un katledildiği yıl 1995’ten bu yana hafızayı diri tutmak için yola koyuldular.
1995 Newroz günü, Gazi Mahallesi’nde gözaltına alınan Hasan Ocak’ın 55 gün işkence gördükten sonra, cansız bedenine sarılan annesi Emine Ocak ve diğer kayıpların yakınları 27 Mayıs 1995’te Galatasaray önünde oturma eylemi yaptı ve bu eylem "Her Cumartesi aynı saatte Galatasaray meydanında sessizce oturalım" şiarıyla süreklilik kazanarak, "Cumartesi Anneleri“ kavramını tarih gündemine oturttu.
Türkiye Cumhuriyeti bu hafızayı silmek için 1999 yılından sonra Galatasaray Meydanı’na girişi engelleyip bölgeyi ablukaya aldı.
Devlet, Anneler ve ailelerini hafıza kaybına uğratmak istedi.
Devlet, kendi hafızasına yazılı suçluluk hanesindeki isimlerin sosyal yaşamlarının garantörlüğünü üstlendi.
Mehmet Ağar, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, sonrasında Süleyman Soylu cezasız kaldılar ve devlet korumasına alındılar.
Kayıpların "hafıza mekanı Galatasaray“ diri kaldı.
Musa Anter, Rıdvan Karakoç’un saatleri hâlâ dönüyor.