Zorun yarattığı devrimci kişilikler-II
Selim FERAT yazdı —
- Aynı yerde duruyor olmalarına rağmen, ayrı kişilikler. Dipten gelen dalganın oluşturduğu hareketin "kutsal kitabı“na dayandıkları için, bir kürsüden seslenirler.
Zora veya "şiddet eylemi yoluyla“, kısacası devrimin yarattığı kişilikler.
Onları yazmanın zor bir iş olduğunun bilincindeyim.
Biribiriyle yoldaş, aynı hareketin öncü kadrolarının sosyalizasyonları, ilgi odağım.
Aynı yerde duruyor olmalarına rağmen, ayrı kişilikler.
Dipten gelen dalganın oluşturduğu hareketin "kutsal kitabı“na dayandıkları için, bir kürsüden seslenirler.
Sadece küçük bir not: Almancası yakinen 9600 kelimeden oluşan "Komünist Manifesto“, dünyada 500 milyondan fazla sattı; rotasını kaybetmek istemeyenlerin her defasında anımsadıkları ve bilinçte aktifleştirdikleri baş yapıt olarak tarihe geçti.
Kurdistan’daki devrimci öncülerin de dayandıkları kendine özgü bir manifestosu var.
Sonradan gelenler, başlayanların yazdıkları "manifesto“ ya da programla hareket ederler.
Sosyalizasyonları ayrı, böylece renkleri ayrı olanların bir tabloda yer almaları o kadar rahat olmadı.
"Yeni bir fikri olan insanlar, fikir yerleşene kadar deli sayılırlar (Mark Twain) öngörüsüne dayalı, sabırlı durdular.
Biliyorlardı: "Gerçek devrimci suistimallere değil, geleneklere isyan eder“ (Ortega ve Gasset). Türk rasyonallerine ve feodaliteye dayalı gelenekleri altüst eden dinamik bir yapı oluşturmaktan kaçınmadılar.
Zor süreçlerden geçtiler.
Her kriz döneminde, öze dönüş gibi bir hafızaya sığındılar.
Ve yola devam diyen bir manifesto olmasına rağmen, aslında yürüyüşün devamını sağlayan başka bir güç de vardı: Devrim uğruna yaşamını yitiren “devrimci kişilikler“.
Berxwedan Gazetesi Kurdistan’daki mücadelede yaşamlarını yitirenlerin hikayesini yazan ilk yayın organlarından biri olmuştu.
Kalanlar, gidenlerin anısına yazmaya başladılar.
Daha sonra “Albümler” yayınlandı.
"Ölenler“ kaybolmadı.
Geride, gidenlerin bıraktığı iz, miras kaldı.
Deyim yerindeyse, Kurdistan’da binasız bir "Şehitler Müzesi“ oluştu.
Ancak, başlayan ve hala fiziki olarak yola devam edenlerin de var olduğu bir devrim sürecinden bahsedebiliriz.
Yıllardır sabır yüklü, devrime start veren kişilikleri merak ediyorum;
Devrimin ön saflarında yer alanlardan bahsediyorum.
İlgi alanımdaki devrimci kişiliklerden birinin, sanal dünyada "ikinci adam“ tanımını alması şaşırtıcı değil.
Ancak devrimin tarihi sürecinde bir tarama yaparsanız;
Sembolik olarak bir önderi, birinci adam olarak tanımlarsanız;
Devrim sürecinde onlarca "ikinci adam“ portresi bulursunuz.
Şimdilerde 69’undaki o öncü adamı benim gibi siz de tanıyorsunuz.
Bir çiftçinin oğlu olduğunu basından öğrendim.
İlk tanıştığı öncü devrimci Kemal Pir olunca, sonrasında Haki Karer ve daha sonrasında Mazlum Doğan’la yoldaşlık etmesi tesadüften değil.
ABD bu mülksüz devrimciyi ele verenler için, başına eskilerde "kelle parası“ yerine dolar bazında milyonlara varan ödül koymuş.
Mal varlığı olmayan bu devrimci kişiliğin "mal varlığı“ Türk kanunuyla dondurulmuş.
"Şahinlerin Lideri“ olarak anılmış.
1980 darbesinden sonra, Kuzey Kurdistan’a, kentlere ve oradan da Türkiye’ye müdahale edecek güçleri bir araya getirmek amacıyla, Rojava üzerinden Ortadoğu’ya açılmış.
Ateş hattından geçmiş.
Çöküşlere şahit olduktan sonra; trajik tarihi süreçlerden geçen bir hareketin sorumluluğunu taşımaktan sakınmamış.
Hep yeniden başlayacak kadar cesur durdu: "Hedeflerinin tümüne ulaşan herkes, onları çok düşük tutmuştur" ilkesine uymuş ve son gün ilk gündür gibi davranarak; fiziki 69, şuurda yeni doğmuş bir bebek gibi emekleyerek dünyayı keşfetme merakı taşıma kudreti göstermiş…
Onu ayakta tutan bu kudrete "devrimin gücü“ adını koymuş…