Erdoğan Beyaz Saray’ı göremeyecek!
Cafer TAR yazdı —
- Erdoğan, planladığı operasyon öncesi ABD’den onay, eğer bu olmuyorsa sadece görüntü almayı bile önemli bulduğu için Biden’la ısrarla görüşmek istedi. Bu bile Türkiye’ye psikolojik üstünlük sağlayacaktı.
Beyaz Saray Sözcüsü, Türk basınının büyük anlamlar yüklediği 9 Mayıs’ta gerçekleşmesi beklenen Joe Biden ve Recep Tayyip Erdoğan görüşmesinin ertelendiğini duyurdu. Halbuki Türkiye Ortadoğu’da büyük bir operasyon hazırlığı yapmış ve bunun için bizzat Cumhurbaşkanı düzeyinde diplomatik girişimlerde bulunmuştu.
Çok büyük ihtimalle Erdoğan çantasında Irak ve Barzani ailesinden aldığı operasyon onayları ile Biden’la masaya oturmayı ve onun da onayını almayı umuyordu. Başka bir açıdan da konunun diğer taraflarıyla ABD’nin de onayını almış olmanın öz güveni ile ilişki kurmayı umuyordu.
Türkiye’nin dış politikasının her zaman temel gündemi Kürt sorunudur; aslına bakarsanız iç politikasının da gerçek gündemi Kürt sorunudur. Söz konusu görüşme gerçekleşmiş olsaydı; muhtemelen masada yine Kürt sorunu olacaktı. Türkiye elinden gelen her şeyi yapmasına ve sahip olduğu bütün olanakları kullanmasına rağmen gerillaya karşı bir türlü istediği sunucu alamıyor.
Çünkü Türkiye sorunu her defasında yanlış tanımlıyor. Son elli yılda sayısız deneyimler edinmiş olmalarına rağmen Türkiye’yi yönetenler kendilerinden zayıf olduğunu düşündüklerini hala tehdit ederek, şantaj yaparak, kendinden güçlü olana da ödün vererek gerilla hareketine karşı sonuç alabileceğini düşünüyor.
Türkiye’yi yönetenler kırk yıldır her defasında, bu halktan aldığı güçle kendisini defalarca yeniden var eden gerilla hareketini, sadece dışardan almayı umduğu destekle yenebileceğini düşünüyor. Halbuki geçmişte başta ABD olmak üzere İsrail ve bütün NATO, gerilla hareketine karşı Türkiye’ye destek verdi.
Fakat sonuç ortada! Gerilla hareketi bunca şeye rağmen büyümeye ve yetkinleşmeye devam etti. Bu bizim tespitimiz de değil; kendilerinin sözde efsane komutan olarak tanımladıkları Osman Pamukoğlu bile Güney Kurdistan’da yaşayan askeri hezimet sonrası televizyonda katıldığı bir programda; bir önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile alay ederek, Kürt Özgürlük Hareketi’nin stratejik denge aşamasının sonuna geldiğini itiraf etmek zorunda kaldı.
Kurdistan dört parça ve dönem dönem her bir parçada başka mücadele biçimleri öne çıkıyor; fakat bütün araya girme çabalarına rağmen Kurdistan ruhta ve filen birleşiyor; aradaki sınırlar anlamsızlaşıyor.
Erdoğan/Bahçeli faşizmi özellikle son sekiz yılda Kürt siyasetinin bütün kesimlerine karşı amansız bir mücadele yürüttü. Şimdilerde HEP geleneğinde gelen partileri fiilen siyaset yapamaz hale getirdi. Binalarını bastı, çalışanlarını cezaevine attı, kimini parti binalarında infaz etti. SİHA’larla Kürt aktivistlerine karşı suikastlar düzenledi.
Fakat bunların hiçbiri sonuç vermedi; aksine Kürtlerin Ortadoğu’da siyasal ve askeri etkinliği daha fazla büyüdü. Bu aşamada Kürtleri imha etme üzerinden yürüyen hiçbir proje yürümez. Çünkü Kürtler bölgesel denklemde barışın ve istikrarın sembolü durumuna geldiler; çünkü Kürtler artık bir yaşam felsefesi olan örgütlü bir halktır.
Gelinen aşamada ne Türkiye’nin içinde ne de bölgede Kürtler olmadan bölgesel istikrar sağlanamaz. Kürtler sadece fiziki varlıkları ile değil, ortaya koydukları yaşam biçimi ve sosyo/ekonomik perspektifleri ile Ortadoğu’nun en büyük demokrasi dinamiği haline geldiler.
Erdoğan, planladığı operasyon öncesi ABD’den onay, eğer bu olmuyorsa sadece görüntü almayı bile önemli bulduğu için Biden’la ısrarla görüşmek istedi. Bu bile Türkiye’ye psikolojik üstünlük sağlayacaktı. Fakat ABD yönetimi buna izin vermedi.
Ortadoğu coğrafyası gerçekten büyük riskler altında; bölgenin sosyo/ekonomik yapısı dünya üzerinde kurulan yeni enerji denklemi ve her geçen gün negatif etkileri bölgede daha fazla görünen küresel ısınma nedeniyle büyük bir dönüşümün kenarında duruyor.
Ortadoğu küresel ısınmanın yıkıcı sonuçlarının görüleceği coğrafyaların başında geliyor; bölge bir süre sonra büyük problemlerle karşılaşacak. Bu sorunların hiçbirisi Erdoğan benzeri diktatörlerin başında olduğu yönetimlerle aşılamaz. Bölgenin kültürel mirasına ve etnik çeşitliliğine uygun tek çözüm olarak Kürt Halk Önderi’nin Demokratik Konfederalizm yaklaşımını öne çıkmaktadır.
Kendiliğinden büyük bir yıkımın kenarında duran Ortadoğu bundan sonra Erdoğan benzeri diktatörleri kaldıramaz. Bunu bilmek için solcu veya sağcı olmaya da gerek yok; bütün Ortadoğu ekolojik bir yıkımın kenarında duruyor. ABD’liler Ortadoğu’nun gerçek gündeminin küresel ısınma ve su sorunu olduğunu biliyorlar; buna savaş benzeri ekstra sorunlar yüklemek bölgeyi tamamen insansızlaştırır ve Avrupa’ya doğru yoğun bir göç hareketine neden olur.
Gelinen noktada herkes duvara dayanmış durumda; Ortadoğu’da barış dışında bir seçenek kalmamıştır. Erdoğan’ın savaş çığırtkanlığına çanak tutanlar altında kalırlar.