Erdoğan'ın sahte zafer ihtiyacı

Cafer TAR yazdı —

  • AKP-MHP-Ergenekon faşist bloku Garê'de baltayı taşa vurdu; Erdoğan'ın sahte kahramanlık numaralarının ne içerde, ne de dışarıda alıcısı kalmadı; muhtemelen Erdoğan'ın sonu da Enver'in sonuna benzeyecek!

 

Garê'de ne olduğunu bizim medyamız bütün ayrıntılarıyla anlattı; Erdoğan merkezli faşist bloğun içine düştüğü utanç verici durumu hepimiz ibretle izliyoruz. Aynı şeyleri tekrarlamanın okuyucu açısından fazla bir anlamı olmayacak; fakat Garê saldırısı ve sonrasında yaşanan gelişmeler o kadar önemli ki, Garê saldırısını atlayıp başka bir konuyu yazmak da istemiyor insan.

Müsade ederseniz ben de Garê olayını başka bir açıdan tartışmak istiyorum, şöyle ki: I. Balkan savaşı sona erdiğinde Osmalı devleti Avrupa'daki topraklarının tamamını kaybetmişti. Fakat hemen sonra Osmalı Devletine karşı birlikte mücadele ederek Osmanlı'yı Avrupa topraklarından çıkaran; Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ savaştan hemen sonra kazandıkları toprakları paylaşamadıkları için birbirlerine düştüler.

Bu durumu fark eden Osmanlı devleti bunu hızla bir fırsata dönüştürdü. Dönemin Osmanlı Genelkurmayı “Bolayır Ordusunun” Edirne'ye girmesi emrini verir. Ordu 19 Temmuz 1913'de Lüleburgaz'a ulaştığında şavaştan yorgun düşmüş Bulgarlar haberi duyar duymaz şehri bir gün içinde boşaltırlar. Fakat çok ilginç bir şey olur; Türk ordusu ilerlemesini durdurur.

Türk Ordusu 21 Temmuz'a kadar gidip Osmanlı'nın ilk başkentlerinden olan Edirne'yi almak yerine Lüleburgaz'da bekler. Sorun artık tek başına Edirne'nin yeniden Osmanlı topraklarına katılması olmaktan çıkmış; Türk Ordusu içinde hangi gücün ilk olarak Edirne'ye gireceği tartışmasına dönüşmüştür.

En nihayetinde Enver Paşa'nın bölgeye gelmesi beklenir ve Enver Paşa komutasındaki ordu Bulgarlar tarafından iki gün önce Bulgarlar tarafından terk edilmiş şehre tek fişek atmadan kolaylıkla girerler. Böylece daha önce “hürriyet kahramanı” olan Enver Paşa bu olayla Edirne kahramanı olarak hem Ordu içinde hem de devlet içinde gücünü daha da artırmış olur.

Bu olay Enver'in devlet ve toplum içinde gücünü artırırken rakiplerinin de gücünün zayıflamasına neden olur; içten içe Edirne'yi bu kadar kolay teslim ettikleri için Bulgarlara kızarlar. (Denetimsiz, halktan kopuk iktidar insanı yalancı düzenbaz yapar, bütün despotlar sahte zaferlere gereksinim duyarlar.)

Türkiye halklarına savaş ve sahte zaferlerden başka somut hiç bir şey sunamayan Erdoğan liderliğindeki faşist blok toplum nezdinde her geçen gün inandırıcılığını daha fazla yitiriyor. Kendi taraftarları da dahil hiç kimse Türkiye'nin geleceğine dair iyimser değil.

İçerde oyları eriyen faşist blok özellikle ABD ve AB'ye taviz vermekte çok istekli olmasına rağmen bu ülkeler tarafından bir türlü ciddiye alınmıyor; sanki vebalıymış gibi başta ABD olmak üzere bütün Batı başkentleri Ankara'ya mesafeli davranıyor.

Türkiye'deki faşist blok sadece Türkiye halklarının geleceğini ve refahını tehdit etmekle kalmıyor; Erdoğan ve çevresi aynı zamanda bütün Ortadoğu ve Avrupa'nın da refahını ve istikrarını tehdit eder hale geldi. İki gün önce Metropoll Araştırma ocak ayı anketinin sonuçlarını yayınladı; buna göre nüfusun yüzde 47,37'si Türkiye'yi terk etmek istiyor.

Bu çok korkunç bir şey; bu rakamı sadece basit bir istatistik olarak değerlendiremeyiz. Bu durum özellikle Batılı başkentlerin Ankara'ya bakışını radikal bir biçimde değiştirir. Şöyle ki; Erdoğan rejimi başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri tarafından Türkiye'nin doğu ve güneyinden gelen göçü durdurduğu için uzun bir süre tolere edildi, desteklendi.

Fakat zaman içerisinde Erdoğan merkezli faşist blok Türkiye'yi öylesine istikrarsız bir hale getirdi ki; bırakın Orta ve Uzakdoğu'dan gelen göçü Türkiye içlerinde durdurmayı; bir adım sonra Türkiye'nin nüfusunun önemli bir çoğunluğu göç yollarına düşme noktasında gelecek.

83 milyonluk, Avrupa Birliği'nin hemen yanı başındaki bir ülkenin bir anda muazzam bir yoksullaşma ve bunun tetiklediği bir iç savaşla istikrarsızlaştığını düşünürseniz bunun AB için nasıl bir yıkım olacağını hemen anlarsınız.

İçerde ve dışarıda sürekli başarısızlığa uğrayan Erdoğan Garê saldırısı sonrası Rize 7. Olağan il kongresinde konuşan Erdoğan ABD'ye posta falan koymuyordu; aksine sitem ediyor, hatta yalvarıyor, ABD'den sahte bir zafer dileniyordu. Hatırlarsanız ifadesi aynen şuydu: “Siz Türkiye'ye (siz bunu Erdoğan'a diye anlayın!) yardım etmek zorundasınız!”

Biz kimi zaman para bulmak, kimi zaman AB üyeliği ve benzeri şeyler için Avrupa ülkeleri ve ABD'nin kapısını çalan çok lider gördük; fakat böylesine ilk defa şahit oluyoruz. Yerli ve milli Erdoğan ABD'den rakiplerine karşı kullanabileceği sahte bir zafer istiyor, ABD sahte bir zafer için kendisine yardım etmiyor diye kızıyor, bağırıyordu.

AKP-MHP-Ergenekon faşist bloku Garê'de baltayı taşa vurdu; Erdoğan'ın sahte kahramanlık numaralarının ne içerde, ne de dışarıda alıcısı kalmadı; muhtemelen Erdoğan'ın sonu da Enver'in sonuna benzeyecek!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.