Şengal’den Mektuplar

Kadın Haberleri —

"Şengal’den Mektuplar" filminden kare

  • 74’üncü Ferman’ın 9’uncu yılında, acıları tazeliğini koruyan savaşın izleri, Şengal’den Mektuplar filminde karşımıza çıkıyor. Filmin yapımcısı Çiğdem Roj, kendileri için zorlu olan film yolculuğunun, bölge halkı sayesinde umutlu bir yolculuğa dönüştüğünü anlatıyor.

MAHİR FIRAT FİDAN

DAİŞ ve destekçisi çetelerin, Şengal’i işgal etmesinin ve ardından Êzîdîlere yönelik soykırımı başlatmasının üzerinden 9 yıl geçti. 3 Ağustos 2014 ise tarihe “74’üncü Ferman” olarak yazıldı. İşgalin hemen ardından gelişen soykırımla beraber kadınlar köleleştirildi ve binlerce Êzîdî kadının izine bir daha rastlanmadı. Soykırım devam ederken Şengal, HPG ve YJA Star savaşçılarının başlattığı hamle ile özgürleştirildi. Suriye Demokratik Güçleri (QSD) savaşçıları da DAİŞ’e karşı operasyonlarda yer alırken, soykırımın hemen ertesinde kurulan YBŞ ve YJŞ güçleri de topraklarının özgürleştirilmesi operasyonuna katıldı.

13 Kasım 2015’te Şengal kent merkezi DAİŞ ve destekçi çetelerden tamamen temizlendi. Şengal özgürleşirken hem acının hem de direnişin beraber yaşandığı bir 21’nci yüzyıl destanına sahne oldu ve bu süreçte birçok hikayenin tohumu toprağa düştü.

 

Çiğdem Roj

 

‘Şengal’den Mektuplar’ anlatıyor fermanı…

Yaşandığı gibi anlatılması güç olan bu hikayeler Dersim Zerevan’ın yönetmenliğini yaptığı “Şengal’den Mektuplar” filmine yansıdı. 6 bölümden oluşan film, Şengalli 6 kadının dilinden aktarılıyor. Şengal’de doğrudan olayların yaşandığı yerlerde çekilen film, Rojava Film Komünü, Kürt Sinemacılar Şirketi Nujiyan Film Prodüksiyon tarafından, İtalyan şirket FAR out FILMS’in ortaklığı ile yapıldı.

3 kişi şehit düştü

Film, şimdiye kadar Rûpelên Sor ve Jiyana Min Her Tim Şer bû film ve belgesellerini çeken tamamıyla kadınlardan oluşan Kevana Zêrîn’e bağlı kadın sinema ekibi KEZÎ Sinema Kolektifi tarafından çekildi. Filmin çekimlerinden hemen sonra filimde emeği olan Heval Öcalan Serêkaniyê hamlesinde, Heval Dilo, Tiltemir Serêkaniyê’de ve Heval Hejar ise Xabûr hamlesinde şehit düştü. Şengal soykırımının 9’uncu yıl dönümünde, “Şengal’den Mektuplar”ı filmin çekimlerinde yer alan, ayrıca filmin yapımcısı olan Çiğdem Roj gazetemize konuştu.

 

 

KDP’e filme dolaylı olarak engel oldu

Şengal’den Mektuplar filminin hazırlıklarına 2018 yılında başlandı ve 2019 yılında ise çekimlerine geçildi. 4 yıllık bir sürecin ardından film 2022’de tamamlandı 80 dakikalık filmin tamamı Şengal’de çekildi. Kurdistan’ın dört parçasından, Avrupa ve daha farklı yerlerden gelen Kürt ve enternasyonallerden oluşan 60 kişilik bir ekibin emeğiyle yaratılan film zorlu şartlar altında çekildi. Çiğdem Roj, Şengal’e geçişin dahi kendileri açısından son derece zorlayıcı olduğunu ifade ederek şunları söylüyor: “Koşullar zordu, bir taraftan Irak’ın Şengal’e dönük baskıları, diğer taraftan KDP’nin engelleyici tavrı, sayı olarak ekibin kalabalık olması da geçiş sürecimizi zorlaştıran etkenlerdi.”

‘Çekilen acıyı yansıtamama kaygısı vardı’

Şengal’de yaşananların izlerini her yerde görmenin mümkün olduğuna dikkat çeken Roj, “Güvenlik olarak tehlikeleri olsa da, asıl zorlayıcı olan coğrafik yapısı, konumlanma ve esas olarak bizim Êzîdî halkımızın toplum sosyolojisini yeterince bilmeyişimizden kaynaklı kaygılarımızdı. Şengal halkının çektiği acıların, yaşanan direniş ve kahramanlığın hakkını verip verememe noktasında da kaygılarımız vardı” ifadelerini kullanıyor.

“Oyuncuların hepsi savaşçılardan oluşuyor”

Yaşamak ile dışardan bakmanın farklı şeyler olduğunu ve ağır bir sorumluluğun altına girdiklerini bilerek hareket ettiklerini söyleyen Roj, “Şengal halkı gittiğimiz ilk günden itibaren büyük bir coşkuyla karşıladı ekibimizi. Çalışmamızı kendi çalışması olarak görüp sahiplendi, hiçbir şeyi esirgemedi; her türlü desteği sundu.” diyor ve filmde yer alan oyuncuların hepsinin soykırım süreçlerini yaşayan, savaşta yer alan, katliamlara karşı halkın savunma görevini üstlenen insanlardan oluştuğunun altını çiziyor.

 

 

En büyük destekçimiz Zekî Şengalî’ydi

Filmin çekimleri sırasında kendilerini en çok zorlayan durumun Zekî Şengalî’nin şehit düşmesi olduğunu belirten Roj, çalışma sürecinde kendilerine en çok Zekî Şengalî’nin destek sunduğunu ifade ediyor.

Çekim sırasında canlanan travmalar

6 bölümden oluşan ve tamamen yaşanmış 6 hikayenin aktarıldığı filimde gerçek sahneler de kullanıldı. Filmin tamamında katliam süreçlerini yaşayan annelerin ve kadınların yer aldığını söyleyen Roj sözlerini şöyle sürdürüyor: “Birçok sahnenin çekiminde ağlama ve çığlık seslerinden ara vermek zorunda kaldık. Biz filmi çekerken, onlar kendi yaşadıklarını tekrar tekrar yaşıyorlardı. Bu anlamda onlar için çok daha zordu. Bazen çok zorlandıklarında biz ara vermek istiyorduk. Ama onlar itiraz edip, ‘hayır, ara vermeyin. Bizim yaşadıklarımızı dünya görsün, ne çektiğimizi insanlar bilsin’ diyorlardı.”

 

 

Gerçeği tam olarak yansıttılar

Annelerin soykırıma dair anlattıklarının kendilerine ayrı bir güç verdiğini söyleyen Roj, yaşlı bir kadınla olan hikayelerini şu sözlerle aktarıyor: ”Dikenli, taşlı bir arazide çekim yapıyorduk. Yadê Şemê’ye ayakkabı giymesini söylediğimizde, sert bir bakış atıp, ‘hayır, giymeyeceğim. Çünkü çıktığımızda hepimiz yalınayak kaçtık. Saatlerce, günlerce yalınayak kaçtık’ deyip karşı çıktı ve dikenlere, taşa toprağa aldırmadan yürümeye başladı. Böyle örnekler ekibimizin asıl moral ve güç kaynağı oluyordu.”

‘Halkın her acısını yüreğimde hissettim’

Çiğdem Roj sözlerini bitirirken filmin her sahnesiyle halkın çektiği her acıyı yüreğinde hissettiğini söylüyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Her sahne benim için çok zor ve aynı zamanda çok değerliydi. Ancak beni en çok etkileyen sahnelerden bir tanesi koridor sahnesiydi. Kürtlerde dağ; sırt, dost, sığınak demektir. O koridor halkımızın o dağlara ulaşma çabasını anlattığı için beni ekstra etkiledi. O sahne boyunca Şengalden kaçan o annelerden, kadınlardan biri gibi hissetim kendimi.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.